-1-
❝Ebru❞
Son zamanlarda sıkça uyanma sebebim olan şeyle yataktan fırladım yine. Bulantı. Sabah bulantıları. Banyoya koşturduğum gibi henüz hiçbir şey yemediğim için mide öz suyumu boşaltmıştım. Sevgili kocam Akel'in yaptığı tek şeyse her zamanki gibi başını banyo kapısından içeri sokup iğrenerek bakmak oldu.
"Ne oluyor yine sana böyle? Git bir doktora görün ya, ne bu böyle her sabah?"
"Akel sanki keyfimden kusuyormuşum gibi davranma. Belli ki üşütmüşüm."
Memnuniyetsiz bir biçimde yatak odasına geri dönüp şirkete gitmek için hazırlığına kaldığı yerden devam etti. Ne düşünceli bir koca. Elbette bizim hikâyemiz böyle başlamadı. İlk zamanlar böyle değildik. Sevgiyle başlayan ilişkimiz çalkantılı bir dönemece girmişti.
3 yıllık evliliğimizin ilk çatırtıları bir türlü bebek sahibi olamamamızla başlamıştı. Hamile kalamıyordum. Olmuyordu. Bu konuyla ilgili defalarca doktora gitmiştik ve ikimizde de bir sorun görünmemesine rağmen bir türlü hamile kalamıyordum. Bu süreç bizi çok yıpratmıştı. Sanırım bizi uzaklaştıran da ilk etapta bu oldu.
Eğer hamile kalmamla ilgili bir sorun olmasaydı ilk zamanlar olduğu gibi bu sabah bulantılarımı hamile olabileceğime yorabilirdim ama yormadım. Çünkü bu senaryoyu defalarca yaşadım. Hep hamile olduğumu sanıyor, ümitleniyor, doktora gidiyordum ama sonucunda stresten kaynaklı, psikolojik olarak hamile kalmaya kendinizi şartlandırdığınız için gibi saçma sapan yanıtlar alıyordum. Ben de kabullendim. Zamanla Akel gibi kabullendim. Bebeğimiz olmuyordu.
İlişkimizin daha da çıkmaza girmesine sebep olan şey ise İstanbul'da yaşarken aniden Hatay'a atanmam oldu. İlk zamanlar bu pek sorun olmasa da zamanla Akel İstanbul'u bırakıp buraya senin yüzünden geldik, bütün arkadaşlarım orada, sosyal yaşamım kalmadı, senin yüzünden işimi buraya taşımak zorunda kaldım deyip durmaya başlamıştı. Artık iki lafından biri senin yüzünden olmuştu.
Aramızda gerçek bir sevgi olduğuna ve bunun geçici bir süreç olduğuna inanmasaydım bu kadarına katlanmazdım. Ama Akel benim için buraya yerleşerek evliliğimiz adına yeterince fedakârlık yapmıştı. Bebeğimiz olmamasına rağmen beni bırakmamıştı. Bu da şunu gösteriyordu ki yıpratıcı bir süreçten geçiyor olmasına rağmen beni hâlâ seviyordu. Yorulmuştu. Ama yorgun da olsa beni seviyordu. Biraz olsun sırtındaki yükü ben devralabilirdim. Evlilik bu demekti.
Yüzümü yıkayıp odaya döndüğümde aynanın önünde kravatını bağlayan adam göz ucuyla bana bakarak "Akşamki daveti unutmadın değil mi?" sorusunu yöneltti teyit etmek istercesine.
Pijamalarımı çıkarıp beyaz atletimi geçirdikten sonra kiremit rengi pantolonlu takımımı üzerime giymeye başladım. "Nasıl unutabilirim ki Akel, bir haftadır her gün hatırlatıyorsun."
"Güzel. O davette kesinlikle bulunmamız gerekiyor. Hatay'ın ileri gelen aileleri katılıyor. Yeni ihalelerle ilgili bize yardımı olacak kişilerle kontak kurmamız için bulunmaz fırsat." Kravatını düzeltip bana döndü. "Tabii karım olarak senin de yanımda bulunman gerekiyor."
Tebessüm ettim. "Elbette yanında olacağım." Başımı onaylayarak salladım ve ekledim. "İsteklerini gerçekleştirememen için hiçbir sebep göremiyorum. Sen her şeyi başarırsın."
Dudakları kıvrıldı ve ağzının kenarıyla gülümsedi. Ancak çok sürmeden o memnuniyetsiz yüz ifadesi yine oturdu üstüne. "Başarsam iyi olur. Burada bir şekilde ayakta kalmalıyız. Gerçi İstanbul'da her şey daha kolaydı, kurulu düzenimiz vardı ama..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yıldızlar
Fiksi UmumDoğu Karaçay, rakibini bitirmek isteyen hırslı ve gizemli bir adam. Ebru Akyel Çelik; en yakınının ihanetine uğramış, masumiyetini bir kenara bırakıp tamamen değişmeye hazırlanan canı yanmış bir kadın. Bu hikâye, iki yabancıyı bir araya getiren kade...