3

327 24 3
                                    

(Medya Balca'nın elbisesi)

Ondan kaçacağım diye Zeynep'in evinin önünde indiğimde artık ayakta duracak halim neredeyse yoktu. Yorgunluk, psikolojik baskı ve az da olsa içtiğim alkol beni beter hale getirmişti. Zeynep ve annesi bu gece kal dese de kendi evime gitmek istemiştim. Akıtamadığım yaşlar boğazımda sertce bir yumru olmuş duruyordu. Sürekli yutkunmak zorunda kalıyordum,sesim titriyordu. Durumu anlayan arkadaşım beni eve bırakması için kuzenine seslenmişti. Sağ olsun sağsalim eve geldiğimde bu saatte onu da yorduğum için pişmanlık duymuştum. Ama o an onunla aynı arabada tek olma fikri üzerime çok ağır gelmişti, aklıma ilk geleni yapmıştım.
Annemler uyuduğu için sessiz adımlarla odama çıkmıştım. Üzerimdeki elbiseden kurtulduğumda kendimi direkt olarak duşa atmıştım. Artık hıçkırıklarımı tutmak zorunda olmadığım için özgürce ağlamıştım, bu sırada banyonun duvarlarına çarpan şarkının sesi de canımı daha çok yakıyordu. Artık buhardan bayılacak gibi olduğumda bornozuma sarılıp odama geçmiştim. Elime geçen ilk pijamaları giyip saçlarım kabarmasın diye hızlıca tarayıp çatlayacak gibi ağrıyan başım eşliğinde uyuya kalmıştım.
Sesini kısmayı unuttuğum telefonumun sesi tüm odada değil de beynimin içinde çalışıyormuş gibi bir gürültüyle uyandığımda zar zor yatakta bulmuş sonra da açmıştım.

"Balca bak vallahi uyandın İnşallah. Yarım saate kuaför geliyor eve. Seni bekliyorum." demişti Zeynep. O an saatin farkına varmıştım. Öğlene geliyordu. Ona binbir yalan söyleyip uyandığıma ikna etmiştim. Hızlıca yatağımı toplayıp hazır bir şekilde beni bekleyen elbisemi kılıfına geçirmiştim. Büyük bir bez çantaya ayakkabılarımı ve elbiseme uygun iç çamaşırlarımı güzelce yerleştirip elimi yüzümü yıkamak için banyoya girmiştim.
O sırada gördüğüm kabarık saçlarım ve şiş yüzümle bu halde imkanı yok gidemezdim. Kendimi tekrar duşa attığımda abartısız beş dakika içerisinde geri çıkmıştım. Başımdaki havlu dururken üzerime v yaka geniş bir elbise giyip elimde binbir tane eşyayla aşağı indiğimde babam merdivenlere dikkat etmem için sesleniyordu.

"Balca sakin kızım dikkat et düşeceksin."

"Geç kaldım baba yetişmem lazım." diyerek bir sağa bir sola koşturmuştum. Sonunda her şeyimi bulduğumda babamın verdiği anahtarla atlayıp Zeynepler'in evine gelmiştim. Beni gören herkes başımdaki havluya gülse de yapabileceğim bir şey yoktu. Saçlarım sırılsıklamdı.
Zeynep'in odası çekim için süslendiğinde Ayşe teyze beni kolumdan çekip sofraya oturtmuştu. Önümdeki tabağa ne bulduysa dolduruyordu.

"Yeter vallahi Ayşe teyze yiyemem biliyosun."

"Sus da aç ağzını bakalım. İki günde eridin gittin yine. O tabak bir bitmesin bak ben senin o etlerini dürmüyo muyum?! Gerçi etin de kalmamış pü seni sıska." dediğinde laflarına ben dahil sofradaki herkes gülmüştü. Benim bu tabağı bitirmem imkansızdı,imdadıma onun görmediği anlarda tabağımdaki fazlaları yiyen Zeynep'in yeğeni Aras yetişmişti. Karnım doyduğunda kendime geldiğimi hissetmiştim. Baş ağrım biraz geçse de bir ağrı kesici içmek daha iyi hissettirmişti.
Arkadaşımın odasına geçtiğimde makyajına başlanmıştı. Bizim için hazırlattığı şeker pembesi sabahlıkları giymiştik,arkamızda ismimiz yazıyordu. Aynı anda çekim ekibi de her anı kayıt altına alıyorlardı. Birimizin saçı birimizin makyajı derken birçok pozumuzu çekmişlerdi. Erkek tarafının yarım saate geleceğini öğrendiğimizde giyinmek için herkes bir odaya dağılmıştı.

Zeynep kendi odasının kapısını sessizce kapatıp kilitlemişti.

"Şışşt Balca. Kimse gelmeden gelinliği sen giydir bana,her odadan birisi çıkıyo vallahi."

"Kızım bunu sıkmak için gücüm yetecek mi benim? Sen nasıl taşıyacaksın bu gelinliği hem çok ağır." derken askıdaki gelinliği indirmekte zorlanmıştık.

Ela Balca ve Barış AlperHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin