İkisi de inanılmaz şaşkınlardı,dünya küçüktü ve karşılaşma ihtimalleri her zaman vardı ama ikisi de bu anı hiç beklememişti. Barış her ne kadar çiçek yollayıp adım atmış olsa da üzerine garip bir gerginlik çökmüştü. Sanki onlarca kameranın önünde röportaj verecekmiş gibi elini ayağını nereye koysa bilememişti aynı gerginlik Balca için de geçerliydi. Sanki o çiçekleri gördüğünde havalara uçan kendisi değilmiş gibi şimdi üzerine bir gerginlik bir utanç yüklenmişti. Bakışlarını kaçırdıkça o ela gözler tam da gözlerinin içine bakıyordu. Tüm gücü çekilmişti sanki istemsiz geçmişe gidiyordu zihni elinde değildi. Sessiz kalmayı sürdürdü ama ayakları ne ileri ne geri gidemiyordu. Barış ise bir atak yapması gerektiğinin farkındaydı yine tek bir laf etmeden uzaklaşmasını istemiyordu. Sonunda sesini topladığında kelime hatası yapmamayı umuyordu gerçi yapsa ne olurdu karşısındaki onu hiçbir şekilde yargılamayan aksine düzelten birisiydi. Sonra kendisine hatırlattığı bu gerçekle saniyelik yüzü düşüp kalbi burulduğunda o bakışı genç kız görmüş ve yanlış anlamıştı. Tam kendisinde adım atma gücü bulduğunda onun sesini işitmişti.
"Tebrik ederim. Projenizi tamamlamışsınız." çok da yüksek olmayan bir ses tonuyla konuşmuştu şanslılardı ki koridorda kimse yoktu.
Balca gözlerini kaldırıp genç adama baktığında Barış açıklaması gerektiğini farketmişti."Şey yani Kerem,Hande ile konuşuyordu da o zaman söylemişti oradan duydum yani yoksa." dediğinde kelimeleri birbirine girse de sonunda tamamlamıştı. Balca hala sessiz bir şekilde dinliyor tepki vermiyordu yüzünde bile değişim olmamıştı. Barış'ın umutları tükeniyordu. Galiba bir daha toplayamamak üzere parçalamıştı gerçekten,Balca onun yüzündeki düşüşü gördüğünde hissettiklerine anlam veremiyordu,düşen omuzları ve solan gözleri neden onu da yaralıyordu ki!
Barış yine de içinde olanları tutmak istememişti her an gidecek diye ödü kopuyordu."Umarım çiçekleri beğenmişsindir. Kusura bakma iznin olmadan iş yeri adresini aldım ama...o an başarını kutlamak istemiştim tekrar tebrik ederim." ne dese bilemiyordu yanlış bir cümle kurmaktan tedirgin oluyordu. Zaten Balca'nın bakışlarından da bir şey anlayamıyordu ama bu durumu hakettiğini bildiği için sesini asla çıkarmıyordu. Balca,içindeki insani dürtülere daha fazla engel olamamış çenesinin yanında minik gamzesi belli olacak kadar küçük bir gülümseme sunmuştu. Bu Barış'ın kalbinde ve yüzünde adeta çiçekler açtırmıştı.
"Teşekkür ederim çok güzel kokuyorlar." diyebilmişti sadece aslında daha fazla samimi cümle kurmak istemişti ama engel olmuştu. Barış tekrar konuşma girişiminde bulunacaktı ki Balca minik bir baş selamıyla arkasını dönmüş ve adımlamıştı. Ne bekliyordu ki!? Hiçbir şey olmamış gibi davranmasını beklemek tamamen kendi salaklığıydı. Kendisi giderken arkasında kokusunu bırakan kızın o yumuşacık kokusunu içine çekti. Sanki cennetti bu koku. Genç kız gözden kaybolduğunda Barış da tüm düşük suratıyla arkadaşlarının yanına dönmüştü. Siparişler çoktan gelmişti. Arkadaşları neden bu kadar uzun kaldığı hakkında şakalar yaparken hiçbirisiyle muhattap olmamış yemeğine odaklanmıştı ama gözü Balca'yı arıyordu. Oturdukları yeri görememişti. Kerem ise durumdan haberdar olduğu için arkadaşının üzerine gitmemişti,sonra konuşurlardı.
Balca masaya döndüğünde neredeyse bayılacaktı zar zor oturmuştu sandalyeye o an Hande arkadaşının halini görünce ne olduğunu sormuştu tahmini vardı fakat yemek servisleri yapıldığı için kısa bir an susmuşlardı.
"Barış'la karşılaştık." dediğinde Hande mahcup bir ifadeyle bakmıştı bunu nasıl akıl edemezdi,kendisini suçlu hissediyordu.
"Balca özür dilerim yemin ederim aklıma gelmemişti. Hem biz çıkarken hala antrenmandalardı aklımın ucundan bile geçmedi." derken Ela arkadaşının eline uzanıp tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ela Balca ve Barış Alper
FanfictionBarış Alper ve Ela Balca annelerinin hamileliklerinden beri yanyanadırlar. Lise yıllarına kadsar hiç anlaşamayan bu iki genç sonrasında kendileri aşkın kollarında bulurlar