0.3

68 8 34
                                    

İki boş bardak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İki boş bardak. İkisi de tek kişiye ait.

Göz yaşlarını durduramıyordu Rin. Nedenini bilmeden ağlayarak uyanmıştı bu sabah. Büyük ihtimalle hatırlamadığı rüyası yüzündendi yanağından akıp yere doğru damlayan göz yaşları. Ne kadar çabalasada asla hatırlamadı onu ağlatan rüyayı. Veya bilerek hatırlamamakta istemiş olabilirdi beyni.

Bilmiyordu. Düşünmüyordu da çünkü düşünmek yoruyordu artık onu. Sadece huzurlu eski günlere dönmek istiyordu. O günden öncesine. Ama asla olmayacağının farkındaydı. Çünkü ne yaparsa yapsın zaman geriye akamaz.

Rin iç çekti. Baş parmakları gözlerindeki yaşları sildi. Bazen bu zamanlarda onları özlüyordu. Ama asla olmıycaklarını biliyordu.

Ailesiyle arası hiçbir zaman mükemmel değildi yinede kötü insanlar değildiler. Sadece o onlara uzaktı. Yine de abisini çok severdi. Onunla dondurma yiyip top oynamak en sevdiği zamanlardı sanırım. Ama artık top görmek bile onu iğrendiriyor. Hayır aslında bu yanlış bir kelime. Sadece canı acıyor. Çünkü onunla yaptığı bir şeyi artık yapamıyor ve bu canını acıtıyor. Rin onu çok özlemişti ama artık o yok. Bu canını oldukça çok yakıyor.

Abisi o gün ona bugün öleceğini söylemişti. Küçüktü ve dediğini anlamadı. Bir halat veya parlak bir mutfak bıçağı ile her şeyi bitireceğini böylece özgür olucağını söyledi.
Küçük bir çocuk bunu anlamaz anlasa bile asıl ima ettiği ihtimallin gerçek olucağını düşünmek istemez. 13 yaşında bir çocuk aslında bunun az çok ne olduğunu bilir. Ama bilirsiniz insanlar sevdikleri insanların bunu yapıcağını düşünmek istemezler. Bu ihtimalin gerçek olduğunu düşünmek acı vericidir.

Sae o gün özgür olucağını söyledi. Öyle de yaptı. O gün kendini astı tam da mutfağın ortasına.

Gece yarısı mutfağa su içmek için gittiğinde öylece kala kaldı Rin. Ağızından tek bir ses çıkmadı. İstese de çıkaramadı. Annesi ve babası yanına gelene kadar orada öylece durdu. Abisi gittiğinde sadece 13 yaşındaydı. O ise 16. O zamandan beri psikolağa gidiyor. Asla o görüntü aklından gitmiyordu. Şimdi ise 22 yaşında. 9 yıldır hayatında çok sevdiği abisi yok. Ama o anın her bir parçası tek tek hücrelerne kazındı. İstese de istemese de unutamıyor. 9 yıl geçse bile hâlâ taze.

Futbol topunun yerini Rin için boya ve kağıt aldı. Resim çizmek Rin'i rahatlatıyor ve bazen sinir krizine sokuyor. Yinede seviyordu Rin çizmeyi. Psikoloğuda ona iyi geldiğini söylüyor.

Psikoloğ demişken artık kalkma vakti geldi. Üstünü değiştirip dünden kalan boya lekelerinden kurtulması gerekiyor. Sonrada montunu giyip bu karlı günde hastanenin yolunu tutmalı. Randevu saati yaklaşıyor. Yeni psikoloğuna geç kalmamalı. Eskisi emekli oldu. 9 yıldır o adamın yüzünü kendi ailesinden daha çok görmüştü. Bu yüzden sahip olmaması gereken bir bağa sahiptiler sanırım. Hiç tanımadığı dedesi veya amcası gibiydi o adam onun için. Rin'e söz vermişti yerine gelen oğlanın iyi biri olduğuna dair. Umarım gerçekten öyledir.

Yenilik Rin'i biraz korkutuyor. Sonuçta koskoca 9 yıl boyunca hep aynı kişi vardı. Hâlâ Sae'yi oldukça özlüyor. Hastane yolunda bir dondurmacı var. Oradaki küçük çocuklar onunla olan anılarını canlandırıyor. Yine de yapabileceği bir şey yok. O çoktan gitti. Umarım olduğu yerde mutludur çünkü Rin değil...

Bazen tek bağlantısı portredeki çocuk gibi geliyor. Her gün onun için uyumayı dört gözle bekliyor. Çünkü sadece rüyalarında onun yanında mutlu.

Masadaki iki boş bardak ve kaseye bakıyor. Nedense portredeki çocukla olan rüyaları başladığından beri fark etmeden iki kişilik yemek hazırlama gibi bir alışkanlığı oluştu.
Çoğu zaman farkında bile değil. Bir ara dalıyor ve geri kendine geldiğinde ikinci tabağı hazırladığını fark ediyor. Sanırım yeni psikoluğuna anlatması gereken bilinç altından bir mesaj. Ne anlama geldiğini bilmiyor.

Sadece nasıl gideceğini öğrenmek istiyor. Çünkü aç olmasa bile boşa gitmesin diye iki tabağıda tek başına yemesi gerekiyor. Veya geri tencerenin içine boşaltıyor.

İyi yanı genelde küçük porsiyonlarda yemek yaptığı için ikinci tabağı yemek zor değil. Yinede orada olması canını sıkıyor. Sanki yanında olması gerektiğini hissettiği biri için yapıyormuş gibi geliyor. Ama o kişi orada yok. O sadece tek başına yapayalnız bir biçimde. Beraber yaşadığı biri yok.

Belkide ikinci tabağın sebebi yanında olduğunu hissetmek istediği abisidir.

Ya da bambaşka bir sebep. Kim bilir? Sonuçta o bu işin uzmanı değil. Ona bu cevapları psikolog verecek. Sonuçta uzaman olan o.

portre, rinsagi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin