3.Bölüm;FIRTINA BÖLGESİ

538 51 76
                                    

Duman-Dibine kadar

Kalben-Yara

Şebnem Ferah-Bu aşk fazla sana

Oyunbozan-Mor ve Ötesi

3.Bölüm;
"Fırtına Bölgesi"

"Neleri yaşadığını düşünmekten neler yaşayacağını unuttun farkında mısın?Neden direnmiyorsun ki yolun sonundaki özgürlüğü görebilmek için?"

[~]

İstihbarattan ayarladığım araba durunca, sessiz bir baş hareketiyle teşekkür ettim.Geldiğim bina son derece görkemliydi.

Rüzgar saçlarımı yüzüme dağıtırken kestiğimi bir kez daha hatırlattı.Bunun içinde oturup ağlamalı mıydım?İki gün sonra kendimle alay etmekten yerlere kapanacağımı bile bile...Bunu yapmalı mıydım?

Kafam doluydu.Başım ağrıyordu ve hastaydım.Son üç saattir aldığım vitaminlerin haddi hesabı yoktu.

Üzerimdeki ağırlık gözlerimi sulandırdığında asıl sebebin ne olduğunu biliyordum.

Ben yaşamak istiyordum, ama böyle değil.

O küçük Liya'nın gözlerine bakacak kadar bile cesaretim yoktu.O mektubu tekrar okuyup, bamyayı tekrar yemeye bile cesaretim yoktu.Oysa istihbarat için güzide bir personeldim.

O kadar trajikomikti ki.

Nasıl çığlık atmamıştım ama ev yanarken?Öyle sanıyordum değil mi?Ev yandı, ben çığlık attım...

Hayır, kandırdım.Sesim çıkmadı.Korktum.Benide öldürürler diye korktum.Şimdi daha boktan bir durumun içine düşmüşken başarılarıma oturup sevinemeyecektim.

Kapısını çaldığım daire sessizce açıldı.Ayakkabılarımı çıkarıp, ayakkabılığa yerleştirdiğimde içerideki atmosfer bekar bir erkeğin evine göre fazla hoştu.Duvardaki tablolar elle çizilmişti.O çizmiş olabilir miydi?

Holden geçtim onunla beraber.Tuvalet ve banyo yan yanaydı.Siyah, beyaz döşenmişti.Odası olduğunu düşündüğüm yerin kapısı kapalıydı.Televizyon sesinin yoğunlukta olduğu yere ilerlerken dibine geldiğimizi fark ettiğim merdivenleri çıkacaktım ki duvardaki bir resim beni durdurdu.Benim aksime o hiç bakmadan geçmişti bu duvarı.Sıradan bir bakmamazlık değildi.Bunu bilerek yapmıştı.

Genç Kıbrıslı tüm yakıcılığı ile kameraya bakıyordu, ilk fotoğrafta.Ela gözleri kehribar gibi çıkmıştı ve boynunda kalın bir zincir vardı.Beyaz tişörtü oldukça salaştı.Omuzları ise şimdikine göre biraz daha küçüktü ama yinede dikti.Saçları dağınık, ama hoştu.

Pars Tunalı o zamanlar genç kızları gözdesi olmalıydı.

Bir basamak daha çıktığımda ailecek bir fotoğraf duruyordu.Pars annesi olduğunu düşündüğüm kadınla sarılmış ve ona tıpatıp benzeyen yakın yaşlardaki bir adamda babasının omzuna attığı kolunun altına girmişti.Önlerinde küçük bir kız çocuğu vardı.Şimdilerde 16'larında olmalıydı.

KURŞUN ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin