nineteen

426 60 14
                                    


***

"Oturduğumuz yerden denizin kokusu
Esiyor son baharın esintisi
Sarı saçlarına baktıkça içimde oluşuyor bi huzur hissi
Burnuma değince kokun, yok oluyor denizin havası
O an anlıyorum; Değildi hoşuma giden ne deniz ne bahar, ta karşımda duruyor işte her an ve an"

O gün onunla deniz kenarında oturunca kafamda yazdığım şiirdi bu. Onun yanında durmak bile şiirdeymiş gibi hissetiriyordu zaten.

Lee Felix'i ilk gördüğüm andan bu yana dünyam renklenmişti.

Onu ilk defa Minho'nun ve Jisung'un yanında görmüştüm. Katı kalbimin heyecanını hala anımsarım bir yerlerimde. Gözlerimiz ilk buluşunca gerçekten atmaya başlamıştı çünkü.

Hayatımın anlamını bulmuş gibiydim. O hayat ki Lee Felix'i tanıdıktan sonra gerçekten başladı.

Her görüşümde onu, yaşadım aynı heyecanı içimde.

Aylar geçti onu uzaktan sevme sürecim. Hep uzaktan izledim her acısını, sevincini.

Aramıza katıldı kısa sürede bizimle dışarı çıkmaya başladı. Hep koruduğu bir mesafesi vardı. Ait olmadığını hissediyor gibiydi.

Bunun yanında Felix'i gördüğümden beri kimseye dokunmuyordum. Onun varlığı içimdeyken kimseden etkilenemezdim zaten. Aklımda bir o vardı.

Günün biri dayanamamış ve ona yazmıştım. Belki de ona ahlaksızca gelmiştir ama her anımda onu düşünürken en pis anlarımda bile o vardı.

Hiç beklemediğim bir şekilde cidden yakınlaştık. Sabah akşam konuşmaya başladık. Herşeyi unuttum sadece ona odaklandım. Ama asla adımı veya ben olduğumu belirten birşey söylemedim.

Tüm aile sıkıntılarını dinliyordum. Ne kadar uzak olsakta herşeyini anlatırdı bana.

Bana beni sevdiğini söyledi.

O kadar imkansız gelmişti ki bana asla beni seveceğini düşünmemiştim.

Bundan sonra hep onu gözlemledim. Buluşmalarda bana yazıyordu. Ve hep gülümsüyordu. Güvenini kazandığımdan her şekilde bana fotoğraf ve olayı anlatıyordu.

Ama günün biri benimle gerçek hayattan da iletişime geçmeye başladı. Benimle konuşmaya, buluşmaya başladı.

Bana az önce imkansız gelenden bile daha imkansızdı bu olay benim için.

Bu sefer gerçek hayattan daha da yakınlaştık. Tek amacım ona sevgimi hissettirip anonim hesaptan soğutmaktı.

Bunda da başarılı oldum zaten. O gün öpücüğüme karşılık verdiğinde göğe yükselmiş gibiydim. Sevgili güneşim Lee Felix ile dudaklarımız birbirine değince kutsandığımı hissetmiştim.

Beni gerçekten sevdiğine emin olduktan sonra sadakatli bir ilişkiye başlamak için ona gerçekten kim olduğumu söylemek istedim.

Sadakat?

Bunda cidden yanılmışım. Yüzüme bir tokat atmayı bile çok gördü. Öyle bir kırgınlıkla bakmıştı ki yükseldiğim gökten yere çakılmıştım.

Onu o günden sonra bir kaç ay göremedim. Hep ulaşmaya çalıştım ama beceremedim.

Kabuğa çekilmiş gibiydim. Sadece onun fotoğraflarına bakıp iç çektim. Özlemimden kafayı yediğim zamanlar ise ailenin finansal şirketine odaklandım. Yaz boyunca çalıştım.

O kadar hakim oldum ki işe 1 yıl sonra mezun olduğum da kendime bir yer ayırtmıştım oradan. Ailem bunu red etmemişti.

Bana bir oda hazırlamış ve her türlü katkı da bulunmuşlardı. Ailem bana ilk defa aile olmuş gibiydi.

Yaz tatili bitimi kendimi biraz daha toparlamıştım. Ne kadar başka şeyle oyalanırsam Felix'i daha çok kafamdan atabiliyordum. Ama günün sonu hep aklım onda oluyordu.

Dönemimiz başladığında Minho'nun ısrarları ile bir parti vermemi önerdi. Kafamı dağıtmak amacıyla kabul ettim. Başka amacım falan yoktu veya bir beklentim de yoktu.

Ama onunla kendi partimde göz göze gelince umudum yeşerdi.

Saçları uzamıştı çok güzel olnuştu.

Neden geldiğini bilmiyordum ama benim için geldiğini düşünüyordum.

Bana baktı hep. Yanına biri geldi ama yine de bakışlarını benden çekmedi.

Yanımda bir kız vardı. Sekreterimdi partiye katılmak falan istedi. Bana yakınlaşıp duruyordu ama pek pas verdiğin söylenemezdi.

Felix onu kıskanmış olmalı ki yanındaki adamla yakınlaştı. İnatlaşır gibi bende kızla yakınlaştım.

Yüz ifadesi değişirken önündeki adamı itip bana doğru geldi. Yapacağı şeyden çok güzelliğine odaklanmıştım.

Tam karşımda durmuştu. Dizlerimiz birbirine değiyordu. Elimdeki içkiyi alıp tadına bakmış ardından tam olarak düşündüğüm gibi üzerime dökmüştü.

Yanımdaki kız ayaklanırken Felix ait olduğu yere geçmişti. Hiç beklemeden beni öptüğünde büyülenmiş gibiydim.

Resmen herkese partinin sahibinin sahibi olduğunu göstermişti.

Bir süre birbiri üzerinde kaydı dudaklarımız. Bu yumuşaklığa kavuşmam beni tekrar göğe çıkarmıştı sanki.

Bir kolumu beline sararken aniden ayaklanıp benden uzaklaştı. Geri itti beni istemedi.

Hızla ayrıldı oradan.

Peşinden gittim.

Koşuyordu.

Tuttum onu, elimden bir daha kayıp gitmesine izin veremezdim. Bana çok sinirliydi. Dolmuş gözleri ile bana hamle yapmaya kalkıştı.

İzin vermedim, sarıldım ona.

Sakinleştiğini anladım. Birbirimizin koynunda ağladık bir süre tekrar öptüm onu. Gözlerinden anladım özlese de bana gelmeye korktuğunu.

Bu sefer uzaklaşmasına ben izin verdim. Gitme demek istesem de diyemedim. Hakkım olmadığını anlatmıştı bana hareketleri ile.

O günden bu yana sanırım 1 hafta geçti. Yine onu düşünür oldum. Ne iş ne de eğitim. Saldım bir süre, sadece onu bekledim.

Herşeyden çok yine gelmesini bekledim.

Friends  - {Hyunlix}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin