18. Bölüm

2.5K 110 32
                                    

" Beni özlemedin mi?" Hayır bu ses o  olamazdı yıllar sonra karşıma çıkmaya tekrar cesaret edemezdi.

Biraz daha yaklaştığı için aynadan artık onun yansımasıda gözüküyordu. Yıllar geçmişti onu görmeyeli ve gerçekten çok değişmişti.

Yine yüzünden hiç eksik etmediği gülümseme ile omzuma elini uzatıp beni kendine çevireceği sırada ondan önce davranıp ben kendim bedenimi ona çevirdim. Ve bir iki adım geriledim.

Bu yüzden eli havada kalmıştı. Benden beklediği bir tepkiydi. Fakat yinede görmezden gelip elini indirdi ve baştan aşağı rahatsız edici bir şekilde süzdü.

" O iğrenç gözlerini üzerimden çek ve defol git. Yoksa inan Boran'a bırakmadan seni burda ben parçalarım." Şimdilik Boran'a söyleme gibi bir niyetim yoktu. Bugün çok mutluydu ve herşeyin en ince ayrıntısına kadar kusursuz olmasına özen göstermişti.

Bide böyle bir aptalla, Boran'ı uğraştırmak istemiyordum.

Kağan bu dediğime sırıtıp
" Hadi ordan Berfin. Sen lise yıllarında bile o adamın yüzünü görmemek için yeri geldiğinde okula gitmeyen biriydin. Şimdi mi sevesin geldi." Tamam o zamanlar nefret ediyordum ve onu görmek istemiyordum doğru.

Ama şimdi herşey değişmişti.

" Kağan sende unutma istersen lise yıllarımda peşimde köpek olup sonrada Boran'ın beni sevdiğini öğrenince bir daha korkudan yüzüme bakmayan biriydin. Ne olduda kınama gelecek kadar cesaretlendin?" Kağan'ın alnında beliren damarları ve kızaran yüzüyle sinirlendiği ortadaydı.

Onun bu halini görmek yüzümde Zafer kazanmışcasına bir gülümseme bırakmıştı.

Fakat beklemediğim tepkiyle bir anda kolumu sertçe tutmuştu. İşte bunların gücü zaten kızlara yeter diye ağlayıp Boran'a söylemek gibi bir niyetim yoktu.

Ama kolumuda öyle bir sıkıyordu ki canımda yanıyordu. Çırpınıp bırak diye ağlamak gibi bir niyetim yoktu. Bu yüzden sağda duran dirseğimi onun yüzüne geçirince saniyesinde kolumu bırakıp yere eğilip burnunu tutmuştu.

Yere düşen bir kaç damla kanda burnunun kanadığını gösteriyordu zaten.

Kızaran bileğimi görmezden gelip saçından tutup konuşmaya başladım.

" Seni buraya kimin yolladığı bariz ortada. Ama ne oldu biliyor musun? Kerem'e de aynısını yaptılar parayla ve arkasında duracaklarını iddia ederek beni kaçırmasını söylediler. Fakat Boran Kerem'i bulduğu gibi bana vuran elini kesip yüzünü tanınmayacak hale getirip ölüm kararını çıkarttı. Şimdi sende aynı şeyleri yaşamak istemiyorsan defol git burdan." Diyip saçını bıraktım.

Ve daha sonra yerden destek alan elinide görünce koyu kırmızı topuklumla eline bastım. Kağan'ın canı yandığı ve bağırmamak için zor durduğunu farkedince gülümseyip

" Sencede çok mu acımasızım?" Hayır estağfurullah diyeceği yoktu. Erkek milleti işte kız görünce şey zannediyorlar böyle susup yalvaracak ağlayacak zannediyorlar.

Ama ben öyle birisi değildim. Aslada olmayacaktım. Bir insan yedisinde neyse yetmişindede odur.

Kağan acı içinde kıvranırken bir anda odanın kapısı pat diye açıldı. İçeri giren kişi neyseki Yunustu. Ben rahat bir şekilde Yunus'a bakarken Yunus şokla Kağan ve bana bakıyordu.

Fakat o da ailemin yaptırdığını az çok tahmin etmişti. Ben biliyordum zaten illaki birşey yaşanacaktı kınada hissetmiştim.

Fakat Kağan'ı gönderecekleri aklımın ucundan bile geçmemişti. Ailem Kağan'ı tanıyordu yada birşekilde kağan onlara ulaşmıştı. Ama tabiki ilk seçenek daha mantıklıydı.

BERDEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin