Giray Saraçoğlu...
"Konuşmamız gerekiyor."
Kadının gri gözlerinin içine bakmaya başladığımda evdeki bebeğimi görmesini istemediğim için kapıyla beraber bedenim evin içini saklamama yardımcı olmuştu.
"Nasıl içeriye girdin?"
Karşımdaki kadın hayran bakışlarıyla yüzümü incelemeye devam ederken bundan ne kadar rahatsız olsam da büyük tepkiler vererek boşa çabalayacak ve bu tepkilerin işe yaramayacağını bilecek kadar çok fazla deneyimim vardı.
"Mine ile girdim, aşk olsun oğlum Mine'nin bile parmak izi var. Benim neden yok?"
Yapı gereği sinirli bir insandım ancak bu siniri sporla atabildiğim ve kontrollü olduğum için açıkçası sevdiğim hiçbir insana saldırgan bir tutum sergilememiştim.
Ama karşımdaki kadın konuştukça, bana oğlum diye seslendikçe o kadar çabuk öfkelenip çıldıracak raddeye geliyordum ki damarlarımda akan kanın şiddetini hissediyor, alnımda atmaya başlayan damarın baskısı bu kadın konuşmaya biraz daha devam ederse eğer benim olmaktan korktuğum ama annemin görmekten hoşlandığı hatta babama olan aşkından daha çok hayran duyduğu o canavara dönüşmeme neden olacaktı.
"Mine ile yalnız mıydın?"
Bu cümlemin hemen ardından Mine'nin bana heyecanla gelerek bağırışını duymuş ona doğru dönmemek için kendimi zor tutmuştum. Mine benim öfkeli ve saldırgan hâllerime maalesef ki çok şahit olmuştu çünkü ben her Mine'yi annemin elinden almaya giderken travmalarım tetikleniyor ve oraya gittiğimde de çoğu zaman kontrolü kaybediyordum.
Mine'nin, abilerinin içinde bana karşı ayrı bir hayranlığı olduğunu biliyordum bunu fark ediyordum ama her çocuk hatta öfkemi normal yaşamadığımı düşünürsek her insan gibi ürkmesi doğaldı, bense küçük kız kardeşimin bir gün benden korkup uzaklaşmasından deli gibi korkuyordum.
"Abiciğimm!" her karşıma geldiğinde onu kucağıma alıp öpücüklere boğmama alıştığı için bana koşarak gelmiş ancak ona doğru dönmediğimi fark ettiğinde yalnızca bacağıma sarılmıştı.
"Nasılsın? İlk sana geldim biliyor musuuunn!"
Sarıldığı bacağımı öptüğünde ona dönmemek için kendimi sıkmam gerekmişti. Öfkelendiğimde gözlerim nedeniyle yüz ifadem ürkütücü oluyordu ve ben bu ifadeyle Mine'nin gözlerinin içine bakmak istemiyordum. Bir çocuk için hoş bir anı olmazdı.
Mine ona cevap vermeyeceğimi anladığında sessizleşmiş bense kontrollü bir sesle konuşmuştum. "Mine, Arın'ın yanına git. Ben seni almaya geleceğim."
Annem"Neden çocuğu gönderiyorsun? Hep beraber içeride oturalım."
"Evet! Evet! Hem abi, annem artık bana zarar vermiyor." dediğinde kulaklarımın uğuldamaya başladığını hissetmiştim.
Annem artık bana zarar vermiyor.
"Kurtarın beni buradan! N'olur kurtarın beni!"
*
"Sen intihar etmeyi mi düşündün? Bunu nasıl yaparsın Giray, nasıl kendini öldürmeyi düşünürsün!" ve şiddet...
*
"Canım yanıyor, yalvarırım yeter!"
*
"Sana karnıyarık yaptım oğlum, sen çok seversin." günlerdir aç olmama rağmen canım deli gibi istese de yemeğe hayır dediğimi hatırlıyordum... Annem tekrar tekrar ısrar etmiş en son açlık grevimi beni dövdüğü için ağlayarak zorla yedirdiği yemeği onun üstüne kustuğumda bitirdiğimi hatırlıyordum. Biliyordum ki eğer o grevi o an bitirmesem beni daha çok dövüp işkencelerini çoğaltacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Notaların Ruhu +18/ Yarı Texting
ChickLitEleanor: Sorunun nedir? Eleanor: Neden bana yazdın? Armin: Seni seviyorum. Eleanor: Eros'un okları önceki mesajlardan anladığım kadarıyla münasip bir yerine girmiş onu anladım. Eleanor: Ama bu durum ile ilgilenmiyorum. Armin: Ayyaş değilim, eğe...