ŞARKI ADI: BEN COCKS - SO COLDHızlı adımlarım rüzgarın gücüne karışıyor, saçlarım bir daha toparlanamazcasına dağılıyordu. Gözlerim bir arayış içindeydi fakat onlar bile ne aradıklarını bilmiyordu. Rüzgar bir kez daha savurdu tüm gücüyle saçlarımı yalnızlığımı yüzüme vururcasına. Bir yaz sabahı için gereğinden fazla serin olan hava benim için seçilmiş bir günün izlerini taşıyordu. Bir şarkıyla, bir fotoğrafla belki de eski yazdıklarımızı okurken yüzümüzde oluşan gülümsemeyle bir şeyleri hatırlıyor aynı benim gibi kendimizi dışarı vuruyorduk. Fakat böyle anlarda yanımızda ihtiyaç duyduğumuz birilerini, kendimizi güvende hissedebileceğimiz ortamları istiyorduk. Nedense yüzüme yüzüme çarpan rüzgar ne bana ihtiyaç duyduğum kişileri getiriyor ne de güvenli bir ortam sağlıyordu. Hala gördüğüm rüyanın etkisindeyken kendimi ayıltamıyordum. Geçmişte çok iyi insanlar tanımamıştım. İhanet eden arkadaşlarım, beni yalnız bırakan dostlarım, kendi çocuklarıyla kıyaslayan akrabalarım vardı benim. Canımın bile bana acıdığı zamanlar oldu. Asi'ye beni kitaplarımdan çıkarıp neden insanların arasına girdirdin diye kızdığım çok zaman oldu fakat o da arkadaşlık görevim diye geçiştirdi beni. Ben o insanları hayatımdan çıkarmıştım çıkarmasına ama onlar çıkarmamıştı beni kendi hayatlarından. Ben geçmiştim onlardan sessiz sedasız ne vardı sanki onlar da böyle çıksalardı hayatımdan ? Ne vardı sanki geçerken delip geçmeselerdi ? Geride kalmışlardı anılarımda peki ya rüyalarım niye gösteriyordu onları bana ? Masallarla büyüyüp iyilerin her zaman kazandığı dünyalarda yaşayan çocuklardık bizler, ne zaman bu hale gelip kötülerin de kazanmasını normal karşılar olduk anlamıyorum. Rüzgar tüm ağaçları bir kez daha oynattı yerinden bir kez daha ittirdi beni gittiğim yönün aksine. Rüzgara karşı çıkacak gücüm kalmamıştı oturmalıydım bir yerlere. Yanımdan sessiz sedasız geçen "biz her şeyin farkındayız ama yapabileceğimiz bir şey kalmadı" ifadeli insanları aşıp oturdum dalgaların çarparak aşındırdığı bir kayanın üzerine. Ne dalgalar ne fırtınalar görmüş olan bu kaya hala ayaktaysa benim bu yorgunluğum niye ? Bir rüyadan etkilenip kendimi nasıl salıverirdim böyle, nasıl izin verirdim güçsüz gibi görünmeye ? Ben böyle düşüncelerimle savaşırken kim kazandı ki mağlubiyetimi veya kim kaybetti bana olan inancını ? Hiçbir şey değişmedi, dünya dönmeye devam etti, belki bir çocuk daha doğdu, bir yaşlı daha vede etti bu dünyaya, yanımdan sessiz sedasız geçen insanlar yine devam etti o dur durak bilmeyen sıkıcı hayatlarına. Derin bir nefes aldım. Ah deniz.. Sesiyle yaralayan, dalgalarıyla can alan, görüntüsüyle hayata döndüren büyük hayaller birikimi. Hangi acıları taşıyorsun içinde, bir şişeye konulmuş dileğinin gerçekleşmesini bekleyen ne kadar çocuğun umutlarını taşıyorsun, kimin fısıltıları var içinde, kimlerin sırları var o hırçınca savurduğun dalgaların arasında, ruhunda dinen fırtınalarından sonra huzur veren görüntün kaç çığlığın bastırılmış hali ? Olabilir miyim ben de senin gibi ? Bütün hayatımı dalgalarla boğuşturup yine o güneş ışıklarıyla parlayıp huzur veren denize döndürebilir miyim kendimi ? Döndüremem. Bu kadar kolay değil. Sen sadece kendine hesap verirken benim hesap vereceğim çok kişi var çevremde. Ben kendi dünyamda bir şeylerle boğuşurken bir martı attı çığlığını bana bir şeyler kanıtlamak istercesine. Rüzgar en sert vuruşunu yaptı bana "hala buradayım" dercesine. Deniz son kez savurdu dalgasını üzerime asla yalnız olmadığımı vurgularcasına. Hala vardı en kötü anımda bile yanımda olan bir şeyler. Hala buradaydı masalların içerisinden fırlayıp gelmiş en yakışıklı kahramanlarım. Geçmişte kötü bir şeyler yaşamış olabilirdim ama ne deniz ne martı ne de rüzgar bırakmıştı İstanbul'u. Göz kırptı Kız Kulesi "beni unuttun mu güzelim" der gibi. Ah be Kız Kulesi unutabilir miyim seni İstanbul'a aşkın bu kdar büyükken ! Deniz, düşündüğüm şeye gülmüş olmalı ki ağzında su olan birisinin gülerken suyu dışarı püskürtmesi gibi çarptı bir avuç suyunu yüzüme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK "SAVAŞ"MAYA DEĞER
Teen Fiction"Kız Kulesi yalnız lakin İstanbul ona aşık" derler. Peki ya İstanbul'a aşık olanlar ? Onlar ne yapmalı bu platonik aşk karşısında, nasıl ayırmalılar İstanbul ve Kız Kulesi'ni ? Olmayacak gibi kabul edip vaz mı geçmeliler, yoksa sırf kendi aşkları iç...