İki dost yeter mutlu olmak için :)

172 15 5
                                    

Sabah alarmın sesiyle gözlerimi açtım, yine kitap okurken uyuyakalmışım. Yanımda açık kalan gece lambasını kapatıp hazırlanmaya başladım. Üstüme salaş, turkuaz bir tişört altıma da ince, açık renk bir kot pantolon giydim. Saçlarımı dağınık bir topuz yaptım. Hafif bir kalem çekip rimelle kirpiklerimi daha şekilli hale getirdim. Kuruyan dudaklarım için de nemlendirici sürüp işimi bitirdim. Akşamdan hazırladığım toz pembe çantamı da alıp mutfağa indim. Annem kulübümün olduğunu hatırlamış olacak ki kahvaltıyı hazırlamıştı bile. "Bunu da ye bunu da ye" evresinden sonra her zaman ki gibi bin bir uyarıyla ve anneme bir öpücük verip evden çıkabildim. Kulüp yakın olduğu için ve yürümek hep zor geldiği için bisikletime binip sürmeye başladım.Gittiğim yer her yaz yapılan ve genelde bizim mahallemizdeki gençlerin geldiği bir okuma kulübüydü. Mahallemizden olan Aybike abla düzenlerdi bu kulübü. Abla diyorum çünkü orada bir hoca gibi değil bir abla , bir arkadaş misali yaklaşırdı yanımıza. Normalde annem gibi edebiyat öğretmeni olan Aybike abla yazları boş durmayı sevmediği için bu kulübün sorumluluğunu da üzerine almıştı. İşi gereği ailesinde uzak kaldığından veya kardeşi olmadığından bize ablalık yapmanın hoşuna gittiğini düşünüyorum ve biz bundan hiç şikayetçi değiliz. Çok iyi bir dinleyici olmasının yanında aynı zamanda bir psikolog gibi bizi kelimeleriyle, hitabıyla ruhumuzun derinlerine daldırır orada kaybolup gitmiş mutluluğumuzu bulmamıza yardım ederdi. Derdimiz olduğunda anlar kulüp saatleri bitince çikolata ve istediğimiz bir içecekle derdi olan kişiyi kandırıp kitaplarla dolu olan odasına götürürdü. Kandırıp dediğime bakmayın hepimiz bilirdik Aybike abla çağırıyorsa yanına, konuşmak istiyordur derdimiz hakkında, ama severdik işte nazlanmayı birileri tarafından ilgi görmeyi. Diğer hafta da derdi olan kişinin yaşadığı sorunlara benzer konuları içeren bir kitap seçerdi. Nasıl yapardı nasıl bulurdu bilmiyorum ama derdi olan kişi mutlu olurdu kendini anlatan bir kitap görünce. Aybike abla insanları mutlu etmeyi çok iyi biliyor, vesselam. Biz de onun bu iyiliklerini karşılıksız bırakmamaya çalışır eksiksiz okumaya çalışırdık verilen kitapları tabi ki bazı kişilerde aksama oluyordu ama kitap hakkında bahsederken ki eğlenceli anlarımızı görünce onlar da derslerini alıp bir daha hiç aksatmamaya çalışıyorlardı. Bu hafta ki kitabımız Ateş Böceği Yolu'ydu altı yüz küsür sayfası olan bir kitaptı. Konusu dostluk olan bu kitap derinden etkiliyordu okuyanı. Tully ve Kate'nin dostluğu gerçekten kıskanılacak bir dostluktu. Ne kadar mutsuz sonla bitip son sayfalarında gözyaşlarına boğulsam da benim bestsellerim arasına girmişti. Özet çıkarmayı unuttuğum için bin pişmanım ama bu hafta mecburen Asi'den bakacaktım. Kulübe yaklaştığımda frenlere basarak hızımı yavaşlattım. Bisikletimi demir kapıya kilitleyip kulübe girdim. Burası mahallemize bir hayırsever tarafından yaptırılmıştı. Sadece bizim kulübümüz yoktu : müzik, edebiyat, spor, takı vb birçok dal vardı. Ben okuma, edebiyat ve müzik kulübüne geliyordum , haftamın çoğu burada geçiyor desem yalan olmazdı yani. Sıralarla yuvarlak hale getirilerek iletişimimizi kolaylaştıran sınıfıma girip her zaman ki yerime oturdum. Daha kimse gelmemişti. Ben de fırsat bu fırsat diyerek kantine inip hem Asi'ye hem de kendime kahve alarak sınıfıma geri döndüm. Asi Allah'tan sınıfta beni bekliyordu, soğumuş kahveyi kimse sevmez sonuçta. Asi elimdeki kahveleri görünce gülümseyerek ikisini de alıp sıranın üzerine koydu.

- Aman da aman canım arkadaşım bana kahve mi almış?

- Yok ben Pelin'e aldım.

- Canım, benim olduğum yerde Pelin'e yer yok onun için hayali arkadaşını unutsan iyi olur.

Kahkaha atıp Asi'ye sarıldım.

- İki gün görmedim yine özledim seni.

- Ben de seni özledim de Pelin'unutmadım haberin olsun.

- Bensiz nasıl grup sarılması yaparsınız ? Hakaret sayarım bunu.

- Ve Poyraz da aramıza teşrif etmiş bulunmakta.

AŞK "SAVAŞ"MAYA DEĞERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin