Acı veren gerçekler

758 116 38
                                    


Selam! Laptopum olmus tililililiii


Keyifli okumalar!

Yazarın anlatımıyla.
Hafta sonra;

Eftal Balıkesir'e döneli bir hafta olmuştu ve Serterlerin evinde bitmeyen bir huzursuzluk vardı. 

Eftal ise her ne kadar mutlu olmak için Balıkesir'e döndüyse de o mutluluğu bulamamıştı. Arkadaşları ve abisi onu mutlu etmek için her şeyi yapmıştı, mutlu olmuştu, eğlenmişti ama bir yanında hep bir boşluk hissediyordu. Tam gülüp eğlenirken içine oturan o garip hisle gülüşü donuyordu. Çevresindekiler de farkındaydı ama bozuntuya vermiyordu.

Yaşadıkları kolay şeyler değildi, her ne kadar eski hayatına dönmek için geldiyse bile eski hayatı değildi yaşadığı. İzmir'de de kalsa Balıkesir'e de dönse yeni bir hayata başlıyordu.
Balıkesir'de ki ailesi öz değildi, belli etmemeye çalışsalar da gerçekler buydu.

Acaba karışmasaydık nasıl bir hayatım olurdu diye düşünüp duruyordu Şuanda yanında olan kardeş olarak gördüğü çocuklar hayatına girecek miydi? Sarp abisiyle tanışacak mıydı? Tanışsaydı da böyle bir ilişkileri olmayacaktı.

Her şey bir yana öbür ailesiyle nasıl bir ilişkisi olacaktı? Eflalden nefret ettikleri gibi ondan da nefret edecekler miydi? Eflalden neden nefret ediyorlardı onu da bilmiyordu ki. 
Ki nefretlerini kazanması için Eflal olmasına gerek kalmamıştı.

Bir haftadır aklında olan bütün sorular bulunduğu ortamdan dolayı tekrar beynine akın etmişti.

Üvey annesi Hande hanım, Eflal, üvey babası Ahmet bey, Sarp ve Eftal hep beraber salonda oturuyorlardı. 
Hande hanım ve Ahmet bey Eftalin geri gelmesini sert karşılamamışlardı, aksine anlayışla karşılamış evlerini açmışlardı.

Eflal ise Eftalin geri dönmesine oldukça şaşırmış. Geri dönme nedenini Sarp ve Eftal odada konuşurken duyduğundaysa sinirlenmişti. Masum biri böyle muameleyi hak etmiyordu.

"Ay çocuklar bakın size ne diyeceğim. Bugüne kadar hiç bahsetmemiştik ama söyleyesim geldi birden. Sizi böyle ikiz gibi görünce aklıma geldi de."  Hande hanım Eftal ve Eflale gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Eflalcim biliyor musun, senin de ikizin vardı. Doğduğunuzda ikizdiniz, kuvöze alındıktan sonra ikizinin vefat ettiğini öğrenmiştik." Eflal öğrendiği şeyle kaşlarını çattı. Oysa onun zaten bu yaşına kadar bir ikizi vardı. On beş yaşındayken ikizi onu silmişti ama o hiçbir zaman ikizini silememişti.

"Bana niye hiç söylemediniz ki?" Eftal konuştuğunda Hande hanım ona döndü. 
"Oğlum evlat acısı çok acı bir şey, yaşı büyükte olsa küçükte olsa insan acısını yaşıyor. Zaten senden- yani şey neyse işte aman. Senden sonra çocuk yapamamamın bir sebebi de buydu, korkuyordum onu da kaybetmekten. Hiçte bahsini geçirmek istemedim evde size de bir şey olmasın diye. Saçma bir düşünce işte" Eftal kafasıyla onayladı onu.

Aniden yerinde dikleşen Eflal ile irkildi herkes.
"Yani benim ölü olan bir ikizim mi var?" hızlı hızlı konuşmasıyla, Hande hanım kafasını salladı.

"Tek yumurta mı çift mi?" Tek cevabını aldığında kaşları daha da derin çatıldı.

"Öldüğünden emin misiniz?" gelen soruyla şoka uğramıştı herkes.

"Eminiz oğlum. Yani neden ölmemiş olsun?" Tereddütle konuşan Hande hanıma baktı bir süre. Sonra ayaklandı.
"Benim bir arkadaşımla konuşmam lazım. İzninizle." diyerek salondan çıktığında arkasında garip bakışlar bırakmıştı.

Eftal/ ERKEK VERSİYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin