25

216 45 6
                                    

🪐Bölümü dikkatli okuyun lütfen, text ve düz yazı kısımların biraz karışık, atladığınız bi yer olmasın🪐

İnsan hep en güvendiklerinden alırmış yaralarını, en sevdiklerine kırılırmış, en yakınında olmak istediği ile uzak düşermiş. Şimdi ben de en yakınında olmak istediğim kişiden uzaklaşıyordum adım adım.

Elimde orta boy bir bavul ile havalimanında ilerliyordum, kendi kaçtığım yere yine kendi ayaklarımla geri dönüyordum.

Aile evine.

Havalimanından çıktıktan sonra biraz ilerledikten sonra arabasının önünde beni bekleyen babamı gördüm. Kaportaya yaslanmış telefonuyla ilgileniyordu. Aramızda birkaç adım kaldığında bavul sesini fark etmiş olacak ki kafasını kaldırıp bana baktı. Göz göze geldiğimizde yavaşça doğrulup telefonunu cebine koydu, yüzünde yorgun ve özlem dolu bir tebessüm oluştu.

Kollarını sarılmam için iki yana açtığında hızlıca yanına gittim ve bavulu bir kenara bırakarak zaman kaybetmeden kollarının arasına girdim. Uzun boylu bir adam olduğu için sarılırken parmak ucuna kalkmam gerekmişti.

"Ne oldu da apar topar yanımıza gelmeye karar verdin bakalım?" Saçlarımı okşarken sorduğu soru ile babamın be düşündüğümden çok daha iyi tanıdığını anlamış oldum. Geri çekilip yüzüme alaycı bir ifade kondurdum.

"Aşk olsun, sizi özlediğim için gelmiş olamaz mıyım?"

Elini başıma koydu ve küçük bir çocuğun yaramazlık yapmasından sonra azarlarken saçlarını karıştırır gibi saçlarımı karıştırdı, söylenerek geri çekildim ve saçlarımı el yordamıyla düzelttim.

"Ben kızımın huyunu bilmez miyim, yol yorgunusun diye bir şey demiyorum. Eve gidelim alacağım ifadeni. Geç hadi arabaya." Dedikten sonra alnıma küçük bir öpücük kondurdu ve ön kapıyı açtı geçmem için. Ben oturduktan sonra bavulumu alıp bagaja koymuş, ardından da sürücü koltuğuna oturmuştu. Çok net hatırlamasam da buradan eve yaklaşık bir buçuk saat sürüyordu sanırım. Uçakta uyumuş olmasam eve gidene kadar kestirmek iyi olabilirdi ama şu an bir gram uykum yoktu.

Kol çantamdan yaklaşık üç aydır bitiremediğim 134 sayfalık cep kitabını çıkardım. Üç sayfa okuyup geri yerine koyacaktım ama önemli değildi. Üç sayfa üç sayfadır sonuçta değil mi?

"Konusu ne kitabın?" Birkaç saniye konusunu düşündüm, o kadar uzun süredir okuyordum ki unutmuştum.

"Bir kız var, hayatını değiştiren önemli bir olay yaşıyor. Kitap da ya o olay yaşanmasaydı nasıl olurdu gibisinden düşüncelerini falan anlatıyor işte."

"Ne zamandan beri böyle kitaplara ilgilisin sen?"

"Değilim. Kapağını beğendiğim için almıştım."

Hiçbir zaman kitap okumayı seven biri olmamıştım. Zamanımın çoğunda dizi veya film izlerdim, çocukluğum hep böyle geçmişti. Babam ise benim aksime çok kitap okurdu, elinden kitabı hiç eksik olmazdı. Hızlı da okurdu hem, üç gün üst üste aynı kitabı okuduğunu göremezdik neredeyse.

Verdiğim cevaba karşılık güldü. Onun gülmesine sebep olmayı seviyordum. Zaten kendine has bir gülüşü vardı. Kısık sesli bir kıkırdama gibi, omuzları sarsılarak gülerdi. O gülünce ben de güldüm ve kitabı torpidoya fırlatarak kafamı cama yasladım. Kulaklık takıp şarkı dinlemek daha iyi bir seçenekti.

🪐🪐🪐

Düşündüğümün aksine eve geldiğimde öyle aman aman bir sorgu merasimi yaşanmamıştı ve bu beni oldukça rahatlatmıştı. Yalnızca akşam yemeğinde annemin alttan alttan laf sokmaları ile uğraşmıştım. Bir de olmayan iş yerim ile alâkalı soruları beni biraz zorlamıştı ama bir şekilde atlatıp odama geçebilmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 6 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UZAY BOŞLUĞU | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin