8

203 28 5
                                    

🍷🍷

''Yardım...Et..'' Koltukta, kanlar içinde yatan adamın bana bakarak bir kez daha yardım istemesi üzerine hızla çöküp kaldığım yerden kalkarak adamın yanına gittim. Üzerindeki beyaz gömleğin her yeri kan olmuş ve beyaz, kırmızı rengine bulanmıştı.

''Ne oldu? Bu haliniz ne? Nereniz kanıyor, neden... Ambulans.. Ambulansı aramam lazım!''

''Hayır... Hayır ambulans olmaz, Yavuz'u ara.''

''Ama...''

''Yavuz! Sadece Yavuz.'' Kafa sallayarak salonun girişinde kalan çantama koştum ve telefonumu çıkararak Yavuz'u aradım fakat açan olmadı. Onu beş altı kez aramama rağmen hiçbir şekilde açan olmuyordu.

''Açmıyor! Bakın kan kaybından öleceksiniz.'' Ağlayarak kurduğum cümlenin, karşımda kanlar içinde yatan bu adam için hiçbir değeri yoktu.

''Peki, peki. Bu kadar kan neden peki! Yaranız nerede?''

''Sol omzumda bir kurşun yarası var, kurşun içeride kaldı. Ayrıca sanırım sağ kaburgam çatladı.''

''Pekala ambulansı arıyorum! Geberip gideceksiniz!''

''Eğer o ambulansı ararsan ben ölmem ama emin ol seni öldürürüm! Papağan gibi aynı şeyleri tekrarlayıp durma! Banyoya git, orada cerrahi malzemeler olacaktır. Kurşunu çıkarmamız lazım.''

''Ne? Biz... Burada kurşunu mu çıkaracağız?''

''Öylece ölmeyi bekleyecek değilim ya!''

''Buse... Buse'yi aramalıyım!''

''Yemin ederim geri zekalısın sen. Yavuz çok aramış mı seni?''

''Arkadaşım doktor!'' Bana hakaret eden adamı umursamadan telefonu elime alarak Buse'yi aradım.

''Oooo hanım efendi, siz Rakı Bey'in koynundan çıkıp beni nasıl arayabildiniz?''

''Buse, hemen sana atacağım adrese gel ama hemen!''

''Bismillah, ne oldu kız? Bir şeyin yok değil mi?''

''Benim bir şeyim yok ama lütfen hemen gel.''

''Tamam, tamam kuzum sakin ol hemen geliyorum.'' Telefonu kapatarak Buse'ye konum attım. Koltukta yatan adama döndüğümde onun da dikkatle beni incelediğini gördüm.

''İyi bari bir boka yaradın.'' Kafasını diğer tarafa çevirerek huysuz bir ses tonuyla konuşan adamla sabır çektim. Onu ilk gördüğümde genel olarak tepkisiz olan bu adamın bu kadar huysuz olabileceğini hiç düşünmemiştim.

''Öküz gibi suratıma bakacağına git bir havlu getir de yarama bastırayım. Bir de zırlamayı kes, başım yeterince ağrıyor.'' Alt üst olan sinirlerimle  daha çok ağlamaya başladığımda yüzünü buruşturan adamın suratına doğru çığlık atmadan duramadım.

Gerçekten, adamın suratına bakarak çığlık attım.

Yüzünü daha da buruşturarak bana tepkisizce bakan adama arkamı dönerek banyoya doğru ilerledim. Önce hızlıca musluğu açarak yüzümü yıkadım. Daha sonra ise dolap çekmecelerini karıştırarak elime iki üç tane havlu aldım. Alt çekmecede gördüğüm normalden iki kat büyük olan ilk yardım çantasını da aldım ve koşarak salona geri döndüm.

''Gel, kalkmama yardım et de şu gömleği çıkarayım.'' Elimdekileri koltuğa atarak adama yaklaştım ve bana uzattığı elini tutarak kalkması için sırtından destek verdim. Yüz ifadesinden canının yandığını anlasam da hiçbir şekilde gıkı çıkmıyordu. Yavaşça çıkardığımız gömleğin sakladığı yaralar ortaya çıktığında iç geçirmeden edemedim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 30, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Rakı ve Şarap (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin