Selamlar herkeseee
Umarım hepinizin keyfi yerindedir canımın içlerii bu bölüm benim baya içime sindiği için benim keyfim şu an gayet yerinde bgzqnswhğşx
Uzun ve biraz ciddi bir bölüm sizi bekliyor girişi çok uzatmak istemiyorum o yüzden umarım beğenirsinizzz
Bolca yorum yapmayı ve bölümü yıldızlamayı unutmayınn
Tetikleyici Unsurlar: Şiddet, taciz, ölüm...
"Bu hikayede yazılan her paragrafta yazardan parçalar saklıdır..."
İyi okumalar!
41. Bölüm: Acının Dibi
❝Burası acının dibiydi ve bu ilk düşüşüm değildi…❞
_____Birine inandığınızda onun yanında zırhınızdan kurtulurdunuz. Çünkü inancın verdiği güven duygusu onun sizi sırtınızdan vurmayacağını düşündürürdü. Savunmasız kalırdınız ve kalbiniz bu gerçeği göz ardı ederdi. Silahınızın emniyeti kapalı, hançeriniz kınında olurdu. Size zarar verebilecek her şeye karşı açıkta kalırdınız lakin bu sizi korkutmazdı çünkü o güven hissi aklınızı öyle bir bulandırırdı ki inancın da, güvenin de dozunu kaçırdığınızın farkında bile olamazdınız…
Ben Asef’in karşısında zırhımı çıkartmamıştım ama kendimi savunabileceğim silahlarımı ortadan kaldırmıştım. Ve dün buz pistindeyken Açelya’nın verdiği telefonda okuduğum mesajlar beni gafil avlamıştı. Kalbimin bir yara daha alışı ruhumu sersemletmişti ve ben zırhımı bırakmamış olmama rağmen ağır darbeler yemiştim, hâlâ daha yemeye de devam ediyordum. Bu kadar aptal olduğum için o kadar sinirliydim ki kendime, içinde bulunduğum durumu kelimelerle tarif edebilmeme imkân yoktu. Hem delicesine öfkeliydim, hem de sanki bir bataklığa saplanmışım gibi ağır bir hüzün içerisindeydim. Hüznüm kırgınlıkla karışıktı, bedenimin her yanını sımsıkı sarmış; beni iyice dibe çekiyordu. Dört bir yanım kuşatılmış gibiydi sanki. Zihnimin bir tarafı hüzün ve öfkeyle mücadele ederken diğer tarafı ise cevapları muamma sorularla savaşıyordu. Açelya’nın dün orada olmasının bir tesadüf olup olmadığı, o telefonu bana bilerek verip vermediği, mesajların gerçek olup olmadığı hakkında onlarca soru aklımın içinde cirit atmaktaydı. Tabii bu soruların bazılarının cevabı şu an gözlerimin önünde olduğundan diğer her şey arka plana atılmış sayılırdı…
Yaklaşık bir saattir Renas’la birklikte arabasının içinde oturuyorduk. Gözlerim hemen birkaç metre ötede olan kafeden bir an bile ayrılmıyordu. Dün Asef’in mesajlarından baktığım üzere tam bu kafede buluşacakları için kafenin masalarını gören bir yere geçmiş, arabanın siyah camlarının ardından kafeyi seyrediyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN ÇANAĞI
Fiction générale"Neşterle tenime atılan her çentik için, günlerce geçmeyen bir kan çanağı..." _____ Geçermiş herşey. Kitaplar, filmler ve herkes öyle söylüyor. Yaşadığımız acılar, unutamadığımız anılar, nefeslerimizin defalarca kesilmesine neden olan o korkunç kâb...