Merhabalar hoşgeldiniz
Yeni bölümü atmakta biraz geciktim üzgünüm (üşendim)
Hepinizden bol bol yorum ve oy bekliyorum çünkü her ne kadar bölüm bir sayıda okunsada kimse oy vermiyor ve yorum yapmıyor bu da yazma isteğimi düşürüyor.
Medyadaki şarkı isteğe bağlı açılabilir
İyi okumalar
(Sabrina Carpenter-Taste)<>
"Garip bir aileler"diye mırıldandım telefona, Dora anında bilmiş ses tonuyla konuşmuştu.
Bir filozof ya da profesör gibi konuşarak dediği şeyin doğru olduğuna daha kolay inandırıyordu bu ses tonuyla, etkisi oluyordu.
"Seninde çok normal bir erkek şahıs olmadığını düşünürsek senden birkaç tanenin olduğu aile çok normal olmaz zaten Rızacığım. Ha bir de ablalarını ve ananı saymıyorum"dedi ve konuşmaya Doruk girdi.
"Artı Dora'nın salak olduğu için aşık olduğu kitap karakterleri sayısı"dedi Doruk. Dora'nın gerçek olmadığı ya da gerçekliği kanıtlanmadığı adamlara karşı duyduğu yoğun sevgi onu sinir ediyordu.
Dora "Siz erkekler düzgün olursanız kitap karakterine gerek kalmaz zaten ikiz!"dedi aynı ses tonuyla. Doruk ağzının içinde cıklarken konuşmaya kaldığı yerde devam etmişti.
"Hem sen kitap karakteri olsan olsa olsa başrolün sürekli yırtık dondan çıkar gibi her sahnede olan şebek arkadaşı olurdun"dediğinde güldüm.
"Ben kim olurdum bayan kitap profesörü"dedim Dora'ya merak ederek. Bir süre cevap alamamıştım.
"Bilmiyorum"dedi normal haliyle konuşarak. Ara verdikten sonra devam etmişti.
"Sanırım başrolden çok sevilen yan erkek karakter ya da kitabın sonunda illa romantik aşık olacak erkek başrol olurdun. Kötü son yakışmazdı sana, sanırım yani"diye cevapladı sorumu sonunda.
"Hımm"dedim sadece. "Sana aldığım peluşu beğendin mi?"diye devam ettim. Kargoya verdiğim peluş gün içinde ona kesinlikle ulaşmıştı.
"Evet. Çok tatlı!"dedi ve Doruk'a birkaç laf attı. Telefon konuşmamız neredeyse bir saat sürmüştü, en sonunda onların dozuna doyduğumu söyleyerek aramayı sonlandırmıştım.
Yatağa uzandım, gözlerim kapattım sıkıca. Yemek saati gelmek üzereydi fakat Gökay bey bildiğim üzere işten dönmemişti, Altay hâlâ görevdeydi.
Derin bir nefes verdim dışıma, hızlı aramalar kısmından bir numaraya tıklamıştım. Tıkladığım numara Lena'ya aitti, Teksas'taki lisemde en yakın arkadaşlarımdan biriydi.
Bir süre çaldı telefon, sabırla baktım ekrana. Arama ilk meşgule atıldı, kaşlarımı çattım. Saniyeler sonra arama talebi düştü ekranıma, Lena arıyordu.
Kaşlarım çatıkken aramayı yanıtladım, benim hesap sormama izin vermeden açıklamasını yapmıştı.
-Telefonum dondu bir an, yanıtlamak yerine reddetmişim
Dediğinde güzel İngilizce aksanıyla dediklerini dinledim ondan. Yatakta yattığım için nefes alış, verişlerim düzensizdi.
-Tamam problem değil, liseyi dondurduk biliyorsun ama ben bu yılı dondurmak değilde açıkta okumanın taraftarıyım.
-Eğer notlarını tuttuysan bana atsana, bende senden sonra müdür ile konuşayım. Bir yılı çöpe atmak istemiyorum
Dediğimde sabırla beni dinledi, konuşmamı bitirdiğimde sevecen bir tonla bana cevap vermişti.
-Aynı şeyi Dora'larda dedi bana, onlar için notları hazırlıyordum zaten ben attığımda onlar sana atar. Henüz bitmiş değiller
Dedi bana, onu onaylamış ve vedalaşıp aramayı sonlandırmıştım. İçim artık rahattı, zaten Lena atarsa Dora bana ben unutsam bile atardı.
Telefonu kapatıp odaya göz gezdirdim, iyi yerleştirmiştim. Babamın mezarına gitmeliydim, İstanbul'a dönmüştüm ve babamın mezarını ziyaret etmem için bir problem yoktu.
Her ne kadar gerçek ailemin yanında olsamda beş gerçek ailem olsa onu silemezdim.
Yatağımda gerindim, süzdüğüm odamın soğuk duvarlarında gezinmişti bakışlarım. Derin bir iç çektim, kalktım yataktan.
Her şey iyi, her şey iyiydi.
Evet iyi ilerliyoruz.
Aklımdan birkaç cümle geçirdiğimde odamda dolanmaya başladım. Yıllar sonra yabancı bir evde olmak zordu ama iyi ilerliyordum.
Odamdan banyoya geçtim, yorgunluk yüzüme işlemişti. Bembeyaz yüzüm iyice beyazlamış dudaklarım yinede kuruluğa rağmen nemli kalmıştı.
Yüzümü yıkadım soğuk suyla, ayılmama yetmişti.
Hadinden fazla karışmış saçlarımı ayna karşısında az uz düzelttiğimde onları biraz dağıttım, dağınık saç seviyordum ama kötü veya sağlıksız görünen değil.
Banyodan çıkıp giyinme odasına geçtim o sırada kapım tıklanmıştı, giyinme odasından geldiğim yolu döndüm ve kapıyı açtım.
Yüz yüze geldiğim kişi ikizim Ekin'di. Benziyorduk sadece ben ondan biraz daha uzun ve kaslıydım.
"Yemek hazır, babam birazdan belir o zamana kadar yemek odasında ol. Şu alışveriş merkezine gittiğimiz kıyafetlerinide değiştir artık"dedi bana.
Hâlâ o kıyafetlerleydim, zaten değiştirecektim...eğer gelmeseydin.
"Beş dakika sonra gelseydin değiştirmiş olurdum ama alacaklı gibi vurduğun için!"dedim kapıyı yüzüne örterken.
Giyinme odasına geri döndüm, üzerimde her şeyden kurtulduğumda rahat bir gri eşofman ve kısa kollu beyaz bir tişört tercihim olmuştu. İkiside kendi kıyafetlerimdendi, dönerken eşyalarımı almıştım Doruk'lardan.
(Rıza'nın kombini bu şekildedir. Eğer tarzınıza uymuyorsa aklınızdaki ile devam edebilir, sizden sonra okuyacaklar için içinize sinen uyumlu bir kombin bırakabilirsiniz)
Üstümde istediğim gibi duran kombimle tatminlik içinde baktım aynaya.
İyi olduğum kanaatine varınca arkamı dönmüş ve önce giyinme odasından ardındansa ceplerime koyduğum eşyalarımla odadan çıkmıştım. Merdivenlerden indiğimde direkt olarak yemek odasına geçtim...
<>
Evetttt
Bölümmm sonuuu
Bana kalırsa bir tık kısa bir bölüm yazdım bu nedenle vaktim olursa arkasından yeni bir bölüm atacağım
Lütfen oy vermediyseniz oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın
Kitabım hakkında düşünceleriniz ve istekleriniz??
Görüşmek dileğiyle
Hoşçakalın
YOU ARE READING
RIZA
Teen FictionAmerika'nın Teksas eyaletinde normal bir geceydi. İçkiler,şarkılar ve danslar. Her şey gelen SMS mesajı ile değişmişti... - Yazdığım ilk erkek gerçek ailem kurgusudur 'Rıza' adına sahip ilk ve umarım tek kurgudur Yazıldığı tarih:06/10/2024 Yayınland...