Günahkar/WOOSAN

3

Havadaki gerginlik pekmez gibi kalındı, ona zararlı bir parfüm gibi yapışan ihanet kokusu. Kızıl Sendika'nın acımasız lideri San, omurgasında sürünen huzursuzluğun karıncalanmasını hissetti. Her zaman kontrol sahibi bir adamdı, yeraltı dünyasındaki hakimiyeti boyun eğmezdi, ancak son zamanlarda özenle işlenmiş görünümüne sürünen bir kırılganlık duygusu sızmıştı. Her şey Gümüş Ejderhanın karizmatik ve tehlikeli kafası Woo Young ile başladı. rakip klanlarını zayıflatmak için stratejik bir hamleyle yakalanmıştı. Ancak güçten beslenen bir adam olan San, kendisini açıklanamaz bir şekilde Woo Young'un meydan okumasına, büyüleyici gülümsemesinin arkasına saklanan kırılganlık titreşimine kapılmış halde buldu. Başlangıçta rekabetle körüklenen çatışmaları, tehlikeli bir arzu dansı, ikisinin de inkar edemeyeceği gizli bir özlem haline gelmişti. Çalıntı bakışlar, gecenin köründe fısıldayan vaatler, yasak aşkın sarhoş edici heyecanı – oynadıkları tehlikeli bir oyundu, ikisini de tüketmekle tehdit eden bir oyundu. Tutku ve her an keşfedilebilecekleri bilgisiyle beslenen gizli toplantıları, amansız karanlığın dünyasında bir sığınak, kırılgan bir sığınak haline gelmişti. 

Gücü demir yumrukla kullanmaya alışkın olan San, kendisini hiç bilmediği bir kırılganlığa, Woo Young'un hem korktuğu hem de arzuladığı bir kırılganlığa teslim olurken buldu. 

Ancak aşklarının fısıltıları tek bir adamın kulağına ulaşmıştı: Jinwoo, San'ın güvendiği teğmeni, her zaman yanında duran, dünyalarını yöneten acımasız mantığı her zaman anlayan bir adam. 

Ancak Jinwoo'nun gizli bir hırsı, her zaman yüzeyin altında kaynayan bir güç arzusu vardı. San ve Woo Young arasında çiçek açan yasak aşkı, zayıflık olarak gördüğü bir aşkı, istismar edilebilecek bir kırılganlığı izledi.Jinwoo, onların dünyasındaki sırların gücünü biliyordu. Fısıltıların nasıl çığlıklara dönüşebileceğini, söylentilerin imparatorlukları nasıl yerle bir edebileceğini görmüştü. Ve San'ın yasak aşkındaki fırsatı, her zaman arzuladığı gücü ele geçirme fırsatını gördü. Bir akşam, şehir alacakaranlığın gölgelerine bürünürken Jinwoo, kendi yakın çevresiyle gizli bir toplantı düzenledi. Loş odadaki hava, planını açıklarken beklentiyle mırıldanıyordu, sesi pürüzsüz, baştan çıkarıcı bir yılanın fısıltısıydı. "San'ın zayıflığı" diye tısladı, gözleri kötü niyetle parlıyordu, "Woo Young'dur. Bu aşk onun çöküşüdür, sendika üzerindeki hakimiyetini zayıflatacak bir zehirdir."Jinwoo, San'ın Woo Young'a olan sevgisinden yararlanmak ve onu bir silaha dönüştürmek için titizlikle hazırlanmış stratejisini ortaya koydu.

San'ın yasak aşkını otoritesini zayıflatmak için bir koz olarak kullanarak, Kızıl Sendika saflarına anlaşmazlık tohumları ekmeyi, şüphe tohumları ekmeyi planladı."San, diye devam etti Jinwoo, zehirle dolu sözleri "bu aşk yüzünden kör oldu". O artık bir zamanlar tanıdığımız acımasız lider değil. Bu zayıflığı istismar etmeli, kendi lehimize kullanmalıyız. İktidarı ele geçirmeli, Sendika'yı imajımızda yeniden şekillendirmeliyiz."Sözleri, toplananlar, hırs ve açgözlülükle hareket eden ve her zaman San'ın hakimiyetine karşı kızgınlıkla kaynayan adamlar arasında ilgi uyandırdı. Jinwoo'nun planı onlara liderlerini devirme, her zaman ulaşamayacakları bir yerde olan iktidarın dizginlerini ele geçirme şansı sunuyordu. 

Yılanın fısıltısı dikilmişti, hırsın bereketli toprağına ekilmiş bir ihanet tohumu. Sendika, güç üzerine, acımasız hırs üzerine inşa edilmiş, sadakatin geçici bir kavram olduğu, arzunun ağırlığı altında kırılabilecek kırılgan bir bağ olduğu bir evdi. Ve Jinwoo, kurnazlığı ve acımasızlığıyla, onu sökmek için mükemmel silahı bulmuştu. Sorunun ilk işareti, San'a iletilen şifreli bir mesaj şeklinde geldi. Örtülü bir dille örtülü, yasak aşkının bilgisine işaret eden bir tehdit. Sözleri okurken San'ın yüzündeki kan aktı, soğuk bir korku kalbini sarıyordu. Bunun rastgele bir gözdağı eylemi olmadığını biliyordu. Bu hesaplanmış bir saldırıydı, imparatorluğunun tam kalbini hedef alan özenle hazırlanmış bir bıçaktı.San, gözleri korku ve çaresizliğin karışımıyla dolu Woo Young'a döndü.