Binbaşı Imp Yb

8.

Eğitim eğitim eğitim

Askerlerimin en iyi olmasını istiyor onlar için çabalıyordum zorlanıyordu bedenleri ama olucaktı bu ben onları bir çatışmaya düşman eline hazırlıyordum evlatlarım gibi sevdiğim adamlardan başımı çekip rusların tarafına baktım

Dün bana yemek ısmarlayan sarı pipi bugün benimle konuşmuyor sabahki günaydın ıma sadece gözlerini kırpmıştı ben bunun dengesizliğine alışamıyordum arkadaş olmak istemediği de ortadaydı evelallah duracağımız yeri bilirdik bununla bundan beri konuşmayacaktım o bana nasıl davranıyorsa etkiye tepki yapıcaktım ama yapıcaktım bunu

O tarafa gözümü bir an bile çevirmeden eğitimi bitirdiğimde yüzbaşım ile son konuları konuşup yarınki gazinoya bi nevi hazırlık yaptık ben postalımla yeri oyarken kenan yüzbaşım aynı zamanda dostum bana ne kadar değişik tipler göreceğimizi söylüyor taklit yapıyordu ona kısa bi gülüp ardından rastgele baktığımda Rus yüzbaşı Konstantin'in buraya baktığını bana ve kenana bir şeyler dediğini gördüm

Kenanın omzuna elimi koyduğumda "sen git dertleri neymiş öğren o sarı beni sorarsa ya da siktir et sormaz bi şey uydur" dediğimde onlara bakmadan hızla odama ilerledim bir yandan üniformamın kalın montunu çıkartıyordum başım çok ağrıyordu birazda halsizdim neden bilmiyordum ama vücudumu sanki ben yönetmiyor gibiydim

O kadar eğitime o kadar tatbikata çatışmaya bi şey olmayan hayvani vücudum grip gibi soğuk algılıklarında kırılır giderdi bi keresinde daha ilk yıllarımdayken bi albayım bana "kurşun yarası seni gıdıklıyor nezle seni öldürüyor gibi davranıyorsun evlat" demişti komiktir ki haklıydı

Yazar bakış acısı

Konstantini çağırması için seslendirdiği binbaşı Igorun aklı tek gelen kenanın neden yanında Barca olmadığıydı bir hışımla binaya gidiyordu neden gelmiyordu buraya kaşları çatılan Igorun karşısına gelen Türk yüzbaşı anında esas duruşu ardından "Binbaşı?" Soruşuyla kenan kıvranmış ilk sorusu komutanı olan adama bi yalan söylemesi gerekiyordu "komutanım hasta biraz" diyen kenan ile Igorun kaşları daha derin çatılmıştı

Ne demek hastaydı az önce sapasağlam olan adam ben çağırınca mı hasta oluvermişti Igorun düşünceleri sürüp giderken yüzbaşılarına hiç bir şey demeden adımladığı yer ek bina yani Barcanın binası olmuştu tam kapıdan girip üst kata çıkan Igoru durduran kontrolsüz bu tavrının yeni aklına gelişiydi ne yapıyordu bu adam kendini tanıyamıyordu iki aydır altüst olmuştu her şey onun için,
onun buna sinirli olması gerekirken o bu durum karşısında bocalıyordu adımları gerisin geriyi bulurken odasına girmemişti binadan çıkıp kendi binasına gitmişti

Sakinleşmeye çalışıyor kendini alkole veriyordu camından dışarı bakıp tek elini cebine koyduğunda onun düzenini altüst edenin sebebi net olarak ortadaydı 4 ay sonra yok olacak olan o sebebi düşünen Igorun parmakları viski bardağını sıktığında elinde tuzla buz olan bardaktan akan biraz alkol onun az önce açılan yarasından içeri girmiş oldukça yakmaya başlamıştı

Eli önemli değildi Igor yaşlı bir ağaçtı onlarca izi onlarca saçma harf birleşimini üzerinde bulunduruyor aptal insanlar onun üzerine izini kazıyordu babası tarafından kaç kere şiddete maruz kaldığını saymamıştı sayılmazdı henüz küçücük bir çocukken başlamıştı bu nefreti sonraları kendini korumuş fakat karşılık vermemişti izleri babasından kalsa da o yara bereymiş önemsemezdi bedenini önemsemezdi elini soğuk suya tutarken aklında neler olduğu ve nasıl bu kadar kontrolsüz olduğuydu

Yaşı gördükler hissettikleri tüm bunların bu zamana kadar yaşantısında etkisi büyüktü lakin bu hissi ilk kez yaşıyordu korkmak, kaybetmekten korkmak insan sahibi olmadığı bir şeyi kaybetmekten korkar mıydı buna hakkı var mıydı neden o denli etkileniyor neden soğuyamıyordu bunlar Igorun içindeki 2 aydır aralıksız süren bir savaştı ilk gördüğünde ona karşı önyargıyla dolmasına rağmen dili adeta lal olmuştu bu koca panzerin,
yaptıkları yok muydu elbette neler yapmıştı neler nefret etmek onu kötü görmek iğrenmek için lakin Barca denen herifte öyle bir şeytan tüyü vardı ki kendini ne durumda olursa olsun kızdıramıyor sevdiriyordu.