9.

58 9 2
                                    

İlk 15 dakikanın gerginliğini atamamış bir Yaman bırakıyordum buraya zira Igor Rus panzeri ile kapıdan girdiğimizde içerisi bildiğin yıldız şöleni gibiydi hayır hayır askeri forma giymemişti herkes çok şıktı lakin yüzlerinden bakışlarından çehresinden anlayabiliyordunuz hepsi asker ve rütbeliydi 

İkimizin girişi ile ortamdaki en uzun ikili olmamız dikkat çekmişti Beyaz bi rus ve yanındaki esmer Türk masaya tanışmaya gelenleri saymıyorum biri daha karşımdaydı Igor kısa anlığına bir tanıdığına uğramak için gittiğinde ben kenan ve Konstantin yüzbaşı kalmıştık

Masadaki içeceğime uzandığımda karşımdaki adam açıkça beni süzüyordu yüzüne hayırdır der gibi baktığında Konstantin'e bakıp bu ne ayak der gibi sorduğumda Konstantin elini ensesine koyup bana sırıtan adamı masadan götürdü "komutanım ney bunlar ya hepsi bir değişik" Kenanın benle alelen dedikodu yapmasına sinirli bakışımı anladığında huzurla önüne dönüp utanmıştı hala ona sert sert bakıyorken Aleksey albayın sahne gibi yere çıkmasıyla herkesin bakışları ona dönmüş konuşmaları sona ermişti

Rusça yaptığı konuşmadan tabiki de bir bok anlamadığım için masamdan ayrılıp dikkat çekmeyerek arka odada bildiğim tuvalet yerine adımladım kapıyı açtığım gibi sesler uzaklamış mis gibi huzur karşımdaydı aynadan kendime baktım kaşlarım kalkıktı bıyıklarım yüz çehrem her bir detayım onlara benzemiyordu

Ruslar geçekten çok garip bi milleti bir kere çok iyi ırkları olsa da aralarından bazılarının dişleri sarı ve çarpık gözleri mavi ama kaşları biçimsiz çene hatları hiç yoktu işte bu yüzden garip bir ırktı ruslar mesela Igor çehresi belirdiğin kaşları düzgün dişleri de sırma gibiydi şanslı rus tarafındaydı

Ellerimi lavaboya koyup kıçımı geniş mermere yasladığımda amacım biraz daha olsun vakit geçirmekti zira ben içerde çok bunalmıştım

Kapının açılmasıyla içeri giren sarı pipi ile gülümsedim elim ensemdeyken bakışları ilk önce saatli koluma ardından dayandığım yere kalçama inmişti kapıyı ardından kapatıp tuvaletin kabinlerine kısa bakarken tam önümde durup "napıyorsun burda" dediğinde elimi hala çekmemiştim ensemden

Konuşmaya başlarken ellerimi kullandığımdan elimi çekmiştim "bilirsin sıkıcı sen, sen niye geldin?" Dediğimde tam olarak kıçımın arkasındaki lavabo çeşmesine uzanıp ellerini yıkamaya başladı o kadar çeşme varken iki kalın bacağını tek bacağımın yanlarına koyup yapması kısa bir an dikkatimi fazlaca dağıttı

"Bilirsin albayı hep görüyorum" gülümsedim başım sola ondan uzağa düşmüştü yıkadığı ellerini arkadaki peçeteye silerken sol çaprazdaki çöp kutusuna sildiği peçeteleri attı ama attığı yere asla bakmadan isabeti beni oldukça şaşırtmıştı

"Diğerlerini az görüyorsun herhalde" sesim tuhaf mı çıkmıştı lan benim onun kaşları kalkarken ellerini önünde bağlayıp geniş boyuyla kafasını arkadaki mermere yasladı "nasıl yani"

"Tanıdıklarını diyorum yoldaşlar mı artık herneyse" dediğimde laf sokuşuma kısa gülüp sol elini kolumun altından çekip bana uzattı

Bana uzattığı eline bön bön bakarken napıcam der gibi başımı salladım işaret ver orta parmağını kendine çekerek gel gibi yapınca yaslandığım tezgahtan kalkıp tam elinin hizasında durdum eli anında sağ omzumu bulurken çok saçma olduğunu düşündüğüm bir şey dedi

"Sana sarılabilir miyim" gözlerim açılıp kaşlarım çatılınca yüzüne baktım yalvarır gibi ifade görmek beklediğim en son duyguydu kısık gözleri hayvani bedeni sanki muhtaçmış gibi bakıyordu afalladım hemde fazlasıyla cevap vermediğim için tuhaf olucak gibi hissettiğimde başımı hafifçe aşağı yukarı salladım

Binbaşı Imp YbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin