İKİ AŞK BIR KADIN

Bölüm 16

Biz geldikkkkkk...!

Offf harbiden bu Deva Ve Sarper sizlere nasıl bir bağımlılık yaptı böyle. ? Allah'ım bölümü yazıp bitirene kadar ter döktüm. Yalnız, kabul ediyorum bu iki saftirik beni bile içine çekiyor.

Neyse çok uzatmadan bölüme geçelim. Öncelikle bölüm +18 içeriyor, lütfen yaşı yetersiz olanlar kendilerine sansür uygulansın. Ben sorumluluk almam, ben çoğunluğun isteğini ( bana uygulanan mobing baskıyı) yerine getirdim.🙈🙈 Siz okurken ben utanacağım o nasıl olacak?

Tamam ya sadede geliyorum, bir sonraki bölüm kaldığı yerden devam edecek.

Canımsı'lar, bacımsu'lar, bölümü okurken yıldıza basmayı, bir de değerli yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu?🤗 Siz bölümle keyiflenirken bende yorumlarla keyifleniyorum. Hepinize kucak dolusu sarılıyor kocaman kocaman 😘😘😘

Ayrıca; bana bu bölümü yazarken büyük desteği olan Özge ablaya çok teşekkür ediyorum. Bölümü ona hediye ediyorum.

Keyifle okumanızı dilerim 💐 çiçek gibi okuyucular...

"İçimde herşeyi gözleri dolu dolu kabullenen bir kız çocuğu var.

Dışımda ise buz gibi bir kadın."

"Öyle bir kapı açılsın ki, miladım olsun. Sonra dönüp diyeyim ki, Allah'ım bu hayal ettiğinden de güzel, sana sonsuz şükürler olsun."

Ömür, nefes alıp verdiğimiz mesafe kadardır. İnsanoğlu bazen öyle gereksiz şeylerin peşine düşer ki, kaybettiği zaman hem geçmişine hem geleceğine ziyan'lık olur.
Yaşadığımız hayatın içinden, kendimize düşen payı istediğimiz kıvama ve güzelliğe taşımak kişinin elinde elindeydi.

Tıpkı Deva'nın talihsiz başlayan hikayesini kendi rızası ile dillere destan hale getirmek istediği gibi.
Sevilmeyen bir babanın elinde, söz sahibi olmayan bir annenin yanında, korkak ürkek, baskı altında yetişen bir kadın olarak hayatında aşkı, sevgiyi, saygıyı bulduğuna inandığı kişi tarafından da gördüğü aşağılanma şiddeti artık onu yeni bir Deva olma, yeniden doğma yoluna adım attırdı.

Bir kadına uygulanacak en seri şiddet, ona sımsıkı sarılmak olmalıydı...

Mesela bir kadının başına gelebilecek en kötü evlilik;
Ailesinden kopamamış eş,
İki yüzlü eş, evde başka dışarıda başka.
Pısırık, yön vermen gereken eş.

Böyle bir adamın kimliği altında olan kadının, ne kadar mutluluğu olurdu.?

Bir adam düşünün; gençliğinin en fırtınalı döneminde çılgınlar gibi aşık olmuş gözleri sevdiğinden başkasını görmüyor. Öylesine seviyor ki, tırnağına taş değse kendi canı yanar.
Ama o taş tırnağına değil sevdiğinin canına değmiş , o da yetmezmiş gibi onun ölümüne sebep olan katil damgası yemiş.

Bazı evlatlar anne babası için herşeyden üstün, herşeyden değerli iken, bazıları da bir o kadar değersiz di. Ziya bey için oğulları pahası biçilmeyen, eşsiz bir mücevher gibiydi. Ancak Ali Sarper geçen zamanlar içinde onu çok üzen, çok yıpratan, baş belası denecek, yaka silkecek kıvamda bir evlat olmuştu. Oysa Ali Sarper daha önce asla bu karakteri taşıyacak bir adam değildi. Merhamet dolu, mütevazi, pırıl pırıl parlayan, kendi denginde olan grupların içinde parmak ile gösterilecek bir adamdı. Lakin, ne yazık ki toplumun acı yaftalaması ve onu bir katil zanlısı olarak görmeleri zamanla içindeki merhameti köreltmiş onu baş edilemez bir adam haline getirmişti...

Evleneli aylar olmuş bir evde iki yabancı, veya iki arkadaştan öte bir bağ kuramamışlardı. Geçen onca zaman içinde birbirine attıkları her adım ikisinin kendi isteği kontrolündeydi demeyi çok isterdim ama Deva'nın ki kendi kontrolü altındayken Sarper'in ki tamamen bir çekilmeydi. Kalbi Deva''ya çekildikçe, aklı onunla oyun oynuyor her defasında Deva'nın kalbi Doğu da, uzak dur ondan diyordu.