14-
Camlardan sızan karanlığın arasında, tavandan yansıyan ışığın gölgesinde işlenen bir dersin ardından; sözlü sınavı olacağımız ders gelmişti. Hastaneden ayrıldıktan sonra, okulun kütüphanesine geçmiş ve derse kadar çalışmaya devam etmiştim. Hayatımda ilk kez bu kadar fazla ders çalıştığımı hatırlıyordum. Sırada oturup karnım biraz ağrıyarak kağıdı bekledim, diğer öğrencilerin bazıları uykusunu açmaya çaba harcarken bazıları sınavın olacağını yeni öğreniyor, bazıları ise haberi olmasına rağmen bir şey yapmadan oturuyordu.
Odesa, öğretmene sorduğu sorunun ardından yeniden sıraya oturmuştu ve yüzünü tahtaya dönmeden önce bana çevrilerek yüzümü inceledi. Elini kaldırdı ve salladı. "Başarılar Clara, umarım sınavın iyi geçer!" dedi tüm kalbiyle, onun bu ifadesine karşılık tatlı bir tebessümü layık gördüm. "Sana da," dediğimde sınıf bir anda ayağa kalktı çünkü öğretmen elinde bir yığın beyaz kağıtla içeri girmişti. Odesa, arkasını döndü ve öğretmen sınıfı inceledi.
"İyi akşamlar gençler," derken bir yandan da masaya doğru ilerledi. Eşyalarını masaya yığdıktan sonra sınıfı saydı ve bir öğrenci görevlendirerek kağıtları dağıtmasını istedi. Görevlendirdiği öğrenci Jane'di, fazlaca istekli ve yalaka görünüyordu. Kağıtları birbirinden ayırmakta dahi zorlanarak sıraları gezmeye başladı, o esnada ben de kalemimin ucunu kontrol ettim.
Arkadan başlayıp, bana doğru yaklaştığında kağıtları yine ayırmadı ve ben inadına ona çıkıştım. "Biraz hızlı olur musun? Vaktimden çalıyorsun." Lafım üzerine öğretmene bakmıştı ama kadın çoktan sınıf defterini doldurmakla meşguldü, geri işine döndü. Ben elinden kağıtları çekerek kendi kağıdımı ayırdım. Eline tutuşturduğum kağıtları yeniden alarak uzaklaştı, bozulmuştu. Kağıda ismimi ve soy ismimi yazarak sınava başladım.
Etraftaki uğultular yavaşça kesilmişti ya da odaklandığım için ben duymuyordum. Sınavın nasıl geçtiğini tahmin edemiyordum, yapıyordum ama bulduğum cevaplardan emin değildim. Birazcık moralsiz bir şekilde yapmaya devam ettim, birkaç sorudan emin olabildiğimde neşem yükselmişti ki hayal bekçisi hesabı keserek mutluluğumun yüzde onuna el koydu.
Geri kalan enerjim düşüktü ve öğretmenler kağıtları topladığında içimde burukluk vardı. Gerçek dünya gördüklerimizden ve düşündüklerimizden farklıydı. Çalıştıklarımızı başaramayabilir, bildiklerimizi uygulamayabilirdik ve şans göz ardı edilemezdi. Çevremdekiler de kağıtları isteksizce bıraktıktan sonra Mat'in hala elindeki parayla oynadığını fark ettim. Jane'in suratı asıktı ve Omi, Mia'yla bir soru hakkında tartışıyordu. Laura okula bugün de gelmemişti. Odesa'nın omzuna dokunarak bana dönmesini sağladım.
"Hey, nasıl geçti?" Böyle sorarak elimi çektim, anında arkasını dönmüştü. Kocaman gülümsedi ve sonra elini çenesinde birleştirip konuştu. "Teşekkür ederim, senin sayende iyi geçti." Sonra ayağa kalkarak bana kantine inmeyi teklif etti. Aklım hala sorulardaydı çünkü çalışmama rağmen iyi yaptığımı düşünmüyordum. Mat'in bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum.
Biz çıkarken, Omi Mat'in omzuna kolunu atarak sahaya gitmeyi teklif etti. Mia, biz çıkmadan önümüzden kırıtarak geçip gitti. Uzun okul eteğinin bilerek en kısasını seçmişti, saçları küçük iki topuz yapılıydı ve parfüm kokuyordu. Jane de hemen onun peşine takıldı. Biz, Odesa'yla birbirimize baktık ve konuşmadan, çıkmak konusunda anlaştık. Yanında usulca yürürken, aşağı kadar inerek kantin yönüne saptık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANSINA ŞAHSINI DENE
FantasyHisleri ve şansı sonucu kendini aynı isimlerin altındaki, değişen karakterlerin olduğu farklı bir dünyada bulan Clara geçmişten gelen yaşamıyla yüzleşmek ve gelecek yaşamını kurmak için mücadele vermek zorundadır. Bu mücadelenin bazen baş edilmesi z...