13

1.6K 496 320
                                    

y/n: bi uyarıda bulunmak istiyorum. bunu okumayıp yorumlarda ağlayan olursa direkt engellerim

bu ağır bir kitap değil. bu hepinizin alışık olduğu klişe bir mafya kitabı ama aynı zamanda o kadar da klişe değil. ağır ve alışıldık bir şey okumak istiyorsanız yanlış yerdesiniz. ben sıkılırım yazamam. absürt komediyle harmanlayarak ilerliyorum. bu ne ya !!! böyle olmaz bi kere !! diyen olursa anında kitabı bırakabilir bu kadar basit

350 sınırını ve yorum yapmayı unutmayın

"Hng!"

"Şş sessiz ol, beynini patlatırım."

Göksel bir gün bu şekilde güne uyanacağını asla düşünmemişti. Ağzına sertçe bir el bastırılmış, şakağında silah, görüş mesafesinde ise sinirli Kadir. Uykulu şaşkın gözleri bir his barındırmayan kehribar gözlerde ve korku hissediyor. Ne bok yedim acaba diye içinden geçiriyor, yakın geleceğe baktığında gerçekten ilk defa masum.

Kadir'i sinirli gördüğü zamanlar elbet oldu ancak ilk defa kehribarlarının ardında bu kadar duygu ve düşünce barındırmadığını görüyor. Buraya nasıl girdiğini düşünürken aklına gelen ihtimaller ile zavallı kalbi çok kötü sıkışıyor. Sonuçta kendi evlerinde değiller, nenesinin torununun evinde kalıyorlar. Ya karşısındaki adam kafasına yasladığı susturuculu silahı nenesi ve torunu üzerinde kullandıysa? Ya sıradaki kendisiyse? Bir mafyaya güvenmek böyle bir şeydi zaten, keşke diğerlerini değil de sadece onu öldürseydi.

Endişeli gözleriyle hâlâ sertçe ona bakan adamın gözlerine baktı ve elleriyle ağzının üstündeki eli tutup tutuşunun sertliğini gevşetmeye çalıştı. Gevşetemeyince avcu ısırmak zorunda kalmıştı.

"Birader hayırdır ne oluyor? Kurabiye validenin midesini falan mı bozdu neden bu kadar sinirlendin?"

"Göksel çaldıysan söyle."

"Neyi?"

Göksel gerçekten anlamayan gözlerle bakıp masumca sorduğunda Kadir'in daha demin ısırdığı eli boğazına sarılmış, sıkılmaya başlayıp kendisini yatağa zımbalamıştı. Nefes alamazken ve esmer suratı nefessizlikten bordoya dönmeye başlarken kumral mafya dişlerini sıka sıka onunla konuşmaya başlamıştı.

"Göksel çaldıysan söyle. Gerçekten seni öldürürüm."

"Y-yemin- Oğlum konuşam-"

Göksel artık bayılacak raddeye geldiğinde mafya elini çekti ve çocuğun nefes almasına izin verdi. Esmer derin derin öksürüp kendisine gelmeye çalışırken şakağındaki silahı umursamadan doğruldu ve elleriyle suratını ovaladı. Böyle uyandırılmak, ölümle yüz yüze gelmek gerçekten ona hiç iyi gelmemişti. Öksürmekten ve sinirden dolan gözleriyle tutumunu değiştirmeyen adama döndü ve sertçe konuştu.

"Bir şeyini çalmadım. Çaldığımı zaten söylüyorum, niye boğazıma yapışıyorsun? Ölüm beni sence korkutur mu?"

Kadir'in bakışları istemsizce yumuşarken adamın anında suratında sıkıntılı bir ifade belirdi. Tetiğe bassa beynini parça pinçik edecek namluyu esmerden çekmiş, dalgın dalgın etrafa bakınırken silah ucuyla kendi sarıya kaçan kısa kumral saçlarını kaşımıştı. Göksel dehşete uğramış bir şekilde Kadir'i izlerken Kadir konuştu.

"Çok önemli bir belge var ve sen eve geldiğinden beri kayıp. Gerçekten önemli bir belge, asla bulamıyorum. Normal olarak da senden şüphelendim. Eğer çaldıysan gerçekten geri ver yoksa bayılttığım nenenle sevgilini öldürürüm."

"Sevgilim değil nenemin torunu. Kuran çarpsın bir şey çalmadım. Benim kafam zaten basmaz o tür şeylere. Altın maltın falan çalarım ben."

"Siyah kutuyu da çalmıştın."

biblo [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin