31

2.7K 636 204
                                    

y/n: kısa bölüm kusura bakmayın çok müsait değilim bu sıralar biliyonuz düzenleyemedim de. sınır 450  öpüyenzi bal yanaklarınızdan şapşup

"Dursana oğlum!"

"Bu ellerle mi dokundun he elaleme? Bu elleri ısırır koparır tükürürüm!"

"Ben geçmişini açıyor muyum senin Göksel efendi?"

"Açmıyor musun Kadir efendi?"

"Tamam açıyorum ama sor bir neden açıyorum?"

"Sormuyorum ulan. Bu elleri, gözleri, dudakları koparacağım. Bana yenisini oluştur, bunları kabul etmiyorum. İlk bana dokun, beni gör, beni öp. Kalbini sök ilk beni seveceksin!"

Göksel'in çirkef sesi Kadir'in kulaklarına o kadar bıcır bıcır geliyordu ki o an, suratındaki gülümsemeyi zar zor saklayabiliyordu. Göksel ve sevgili nenesinin rutubetli ve yıkık dökük malikanesinde koltuğun üzerinde kucak kucağa oynaşma seansındaydılar. Aslında başta her şey o kadar güzel ve tıkırındaydı ki, esmerin birden kudurmuş gibi onu ısırmaya ve dövmeye başlamasını anlayamamıştı Kadir. Sonra ağzından çıkardığı baklayla birden kıskançlık krizine girdiğini anlamıştı. Bazen Göksel'in canını acıtmadan sevmek onun için imkansız oluyordu. Kudurmuş esmerin suratını kocaman eliyle kavradı ve sıkıştırıp iki yana salladı. O sırada Göksel, iğrensin, onu serbest bıraksın diye avcun içini şapır şupur yalayarak kendini kurtarmaya çalışıyordu.

Kadir böyle ufak hesapların adamı değildi. O ağzı zaten sömürürcesine öpüyordu hep, iki tükürük midesini mi bulandıracaktı? Göksel'in öyle noktalarını öperdi ki şimdi, esmer çocuk şok olup olduğu yerde kalırdı. Ayağını denk almalıydı çünkü mafyanın sabrı sınırına çoktan dayanmıştı. Diğer eliyle çocuğun boynunu hafiften sıkarak tuttu Kadir, ardından aşkının şapır şupur yaladığı elini suratından çekip anlamaz anlamaz güzel gözlere bakmıştı. Göksel boğazı tutulduğu için hafiften kızarırken bozuntuya vermeden kaşlarını çattı ve ıslak ağzı burnuyla tehditkar durmaya çalıştı.

"Tiksinir miyim sanıyorsun böyle şeylerden?" Kadir ses tonuna şaşkınlığını serpiştirerek sormuştu.

"Ne bileyim? Bak çektin elini hemen."

Esmerin boğuk ve derin sesiyle söylediği cümlenin hemen ardından Kadir uzandı ve sıkı sıkı ağzından, burnundan, kırmızı yanaklarından öptü.

"Gerizekalı iğrenebilmem için çok ileri gitmen gerekiyor ki muhtemelen o zaman hoşuma gider, ben değil sen iğrenen olursun."

"Sana çok kızgınım Kadir."

"Durup dururken niye?"

"Çok yakışıklısın nefret ediyorum senden."

Kadir sırıttı ve çocuğun boynunu biraz daha sıkarak kolayca kafasını kendisine yaklaştırdı. Yeniden sıcak ve ıslak dudaklarla kendi dudaklarını açlıkla birleştirmişti. O kadar olağan, o kadar yumuşakça gerçekleşmişti ki öpücük, ikisinin de içi çok kötü gıdıklanmıştı.

Hep bu kadar kolay oluyordu zaten öpüşmek onlar için. İlerisinin gelmesi daha da kolay oluyordu. Ruhları, dokunuşları, gülümsemeleri, hisleri akışa o kadar kapılıp düzeninde yuvarlanıp gidiyordu ki bazen mantıkları çırılçıplak kalıyordu henüz vücutlarının aksine. Birbirlerine bu kadar ihtiyaç duymaları, bu kadar aşık olmaları onları dizginleyen zincirlerden teker teker kurtarıyordu ve kendilerini pervasızva hareket ederken buluyorlardı. Akıllarına geleni söylüyor, istedikleri gibi davranıp, filtresiz birbirlerini seviyorlardı. Kıskançlıkları da, sinirleri de, kaprisleri de zirvede oluyordu bu nedenle. Normalde asla yapmayacakları, söylemeyecekleri şeyleri birbirlerine yapıp sarf ederken buluyorlardı kendilerini ve bu başta bahsedilen birbirine kapılma sanki şiddetli değilmişçesine daha da şiddetleniyordu.

Rüzgar ve ateş gibiydiler. Birbirlerini hiddetlendirerek içlerinde orman yangınları çıkarıyorlardı. Cayır cayır yanıyorlardı ve zaiyatı görmezden gelip ısındıklarını kâr sayıyorlardı.

Göksel bazen çok korkuyordu. Fazla naz aşık usandırırdı muhakkak ve Kadir'in bir gün onun bu şımarıklıklarına aynı parıltılarla bakmayacağını düşünüp kendisini üzdüğü çok fazla zaman oluyordu. Bazen kötü sonu düşünmekten ana odaklanamıyordu.

Yüzünün düştüğünü Kadir fark etmemiştir diye düşündü ama Kadir düşündüğünden daha çok onu tanıyordu ve her hareketini gözlemliyordu.

Öpücüklerinin arasında durgunlaşan çocukla hemen boğazındaki elini çekti. Onu rahatsız etmiş olabilirdi sonuçta. Çektiği elini koyu saçlara daldırıp sevgiyle okşadı ve hafifçe bal dudaklardan koptu. Göksel saklayamadığı keyifsizlikle Kadir'in kehribarlarına baktığında Kadir de aynı çocuk gibi tüm muzipliğini bırakmış, ciddiliğe ve şefkate bürünmüştü.

"Bir gün benden sıkılır mısın?" Göksel'in sorusuyla iç çekti. En azından çok net biriydi Göksel.

"Bunu mu düşünüp üzdün iki dakikada kendini?"

"Evet."

"Göksel ya sen benden sıkılırsan? Farkında mısın bilmiyorum ama seni sıkan benim," Bunu söylerken aynı zamanda sırıtarak çocuğun dolgun kalçasını avuçlamıştı. "tüm pislikler bende, katilim, kıskancım, bazen kısıtlayıcıyım. Ya asıl sen benden sıkılırsan yavrum?"

"Ben senden sıkılmam da sen benden sıkılırsın. Sen benim ilk aşkım sayılırsın. İlk aşklar unutulmazmış."

Bu söylediği şey Kadir'e o kadar tatlı gelmişti ki dişlerini sıka sıka homurdandı ve esmer boyna yüzünü gömerek derince kokusunu içine çekti.

"Allah canımı alsın ki şu kokudan, şu tenden, şu güzellikten, şu denyoluktan sıkılmam mümkün değil ya. Bunları düşünüp kendini üzmek yerine biraz tadını çıkar."

Göksel'in suratında şımarık tatlı bir gülümseme oluşsa da güzel gözlerdeki şüphe ve duman dağılmamıştı. Artık insan sarrafı, özellikle Göksel'in sarrafı olan Kadir en ufak göz kırpışından bile çoğu anlamı çıkarabiliyordu. Kucağındaki genci hiç zorlanmadan kaldırıp yan bir şekilde yeniden uzandırdı ve bebek pışpışlarmış gibi sallayıp ağzıyla sesler çıkarmaya başladı. Normalde daha erotik ya da sert dokunuşlarda bulunduğu için bu içten ve şefkat dolu eylemle Göksel gerçekten şaşırıp kıkır kıkır gülmüştü. Hoşuna gitmişti tabii. Dev gibi bedeniyle Kadir'in kucağındaydı, Kadir onu bebeği gibi seviyordu. Dışarıdan biri iki erkeğin böylesine birbirini sevdiğini görse çok garipserdi muhtemelen.

Aklı biraz dağılan Göksel yanağını Kadir'in hızlı atan yüreğinin üzerine yasladı ve bu atışların hızının hiç dinmemesini diledi. Biraz kıkırdamalar eşliğinde kucakta sallandıktan ve pışpışlandıktan sonra Kadir esmerin alnından uzunca öpmüştü.

"O kadar tatlı bir herifsin ki Göksel. Senin de benim ilk aşkım olduğunun farkında bile değilsin. Üstelik senin aksine benim kızlardan ilk, erkeklerden ilk olmak üzere iki ilkim yok. Sadece sen varsın. Ben ilk defa bir canlıya bu denli derin hisler besleyebiliyorum."

Göksel bir şey demeden sessizce Kadir'in konuşmasını bekledi. İtiraz etmek istedi, evet önceden kadınlarla birlikte oldum ama benim de şimdiye dek en derin hissettiğim kişi sensin demek istedi. Sonuçta evet başkalarına da hisler beslemişti, yalan yoktu lakin Kadir ona kendisini bulmasını sağlamıştı. Göksel Kadir olduğu için şu an Göksel'di.

Kadir'in içten içe bunu bildiğini biliyordu. Bilmese de şu an Göksel'in antep fıstıklı çikolatalı gözlerinde tüm açıklama mevcuttu zaten. Bir süre rutubetli, soğuk odada kendi atmosferlerini oluşturarak birbirlerini izlediler. Kadir açıklamayı her cümlenin her kelimesine dek birkaç kez okudu. Çoğu dile dökemediklerini gözleriyle birbirlerine anlatmışlardı ve bu özelliklerine bayılıyorlardı. En son yine aralarındaki yumuşak hava birden bire erotik ve sert bir havaya dönüşürken eller ayaklar birbirine hakim olamadı. Birbirlerinin orasını burasını mıncıklayıp muzipleşmeye başlamışlardı hemen. Kadir hiç zorlanmadan çocuğu kucağına aldı ve odasına doğru ilerlerken önce duraksayıp ardından dolgun kırmızı dudaklardan derince öptü.

"Benim sana ne kadar aşık olduğumu ve sana beslediğim takıntının ne kadar üst derece olduğunu bilmiyorsun. Bence sen yat kalk, kendi hislerin sönmesin diye dua et. Hayatı ikimize de zindan edebilecek aşk ve takıntıya sahibim çünkü."

biblo [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin