-SK 6-

89 12 0
                                        

 -Başak'tan-

Gruptan kızlar ile uzun zamanlar sonrasında konuşmuştum,sanırım hayallerimiz elle tutulur birer gerçeğe dönüşüyordu. Daha başka hedeflerim vardı. İstanbul gibi,ama onlar uğruna vaz geçmiştim. Hayal kırıklığına uğramazdım umarım,sonuçta geleceğimi hiçe sayıyordum. 

Sanırım hiç biri aktif değildi,eski mesajlara göz gezdirdim. Kimi birbirleri ile buluşmuştu bile. Ben mi? Dışarıda kahve içiyordum. Yanlız da değildim.

Bursa bensiz yapamazdı,çellomsuz da yapamazdı. Tabii ki beraber gidecektik. Viyolonselim beni temsil ederdi,fazla asil ve gününüzde üç saat çalan bir enstrümandı. Yıllarımı verdim lan ben ona. Gözümün önünden ayırmıyorum o yüzden. 

Bir keresinde evimizde misafirliğe gelmişlerdi,çocuk çoğunluktaydı. O gün çellomu korumak için fena bir uğraş sarf etmek zorunda kalmıştım. "Abla dokunabilir miyim?","Başak abla bu ne?" "Sen bunu mu çalıyorsun?", Zor mu?","Nasıl çalınıyo' ya bu?","Başaaak Abla! Neden dokunmamıza izin vermiyorsun ki?" gibi soruları peş peşe duyup idrak etmek oldukça zorlayıcıydı. Canımın içini koruyana kadar pert olmuştum. Siz görmemişlere enstrüman gösterende kabahat,sizi odama sokanda kabahat işte.  Evde yine misafirler vardı,ben de canım enstrümanım tacize uğramasın diye yanımda getirmiştim.

Madem Bursa'ya gidecektim,niye hala kahve içiyordum ben? Bavulum hazır değildi,hatta tek hazır olan şey konservatuar okuyacağım üniversitemdi. Masadan tam kalkarken telefonum çaldı.  Aha,annem arıyordu. 

"Kızım? Hala ne yapıyorsun sen orada? Eve gelsene! Daha çok işimiz var,çabuk hadi çabuk..." diye çığırdı telefona karşı,ses tonunu hapsetmiş ısrarcı tavrı oldukça sinir bozucuydu. Ama haklıydı işte.

"İyi be anne ya,kalkıyorum tamam. Bak attım sırtıma çellomu."

"Bir de o dev şeyi mi aldın yanına? Manyak mısın kızım,o kadar para verdik ona. Oraya buraya götürme şunu."

"Anne onun daha devi de var,dev deme yavrucağızıma. Misafirleri eve dizersen ben de alırım onu yanıma." diye çıkıştım ona. Bizim evden de misafir eksik olmuyor,ayıp diye bir şey var. Hem misafir gelince de annem beni pışpışlıyor dışarı. 

"Gittiler misafirler atla da gel hadi." sesi pes etmiş gibiydi,onu bıktırdığımı anlayıp ilk otobüse atlayacağımı söyledim. 

Hesabı ödeyip çellomu kutusuyla beraber sırtıma attım,korumasız götürecek değildim ya. Bir de bunu taşıması vardı,her ne kadar sesine aşık olsam da taşımak zor geliyordu. Gülü seversen dikenine de katlanacaksın işte. Zar zor otobüse tıkıştırdım ikimizi de. 

Eve ulaştığımda kapının önünde durdum,orada her zaman wi-fi çekerdi,eve girince mesaj atsam annemin bana telefonu bıraktıracağından adım gibi emindim çünkü. Ellerim klavyeye kaydı,küçük butonlar ince ama kuvvetli parmaklarım ile buluştu.

"Hala Bursa'da olamayan var mı? Bir ben sanırım..."

Tek aktif olan Yağmur vardı,mesaja cevap vermesini bekledim.

Yağmur:"Ben de Bursa'dayım,ne zaman geliyorsun?"

"Bavul hazırlayacağım,biletim hazır. Yarına orada olmuş olurum."

Yağmur mesajımı görmekle yetindi,cevap verme zahmetine girmedi galiba.  Annem evin zilini çaldığım anda kapıyı açtı. "Harika zamanlama!" dedim melodik bir sesle. "Zamanlamam hepinizden iyi. Herneyse,konuşma,geç içeri haydi. Şu çelloyu da odana koyayım ben." anneme çelloyu uzatırken konuştum. 

"Ya da sadece kapının önünde beni bekliyordun?" soru sorarcasına ettiğim bu kelimeler annemi cevap vermeye sürükleyememişti. Kadın benden heyecanlı.  Kahverenginin hakim olduğu salona kapıdan bakıverdim. Salona geçince günün yorgunluğu direkt koltuğa atlayarak atmaya kalkıştım. Babam yerinden kalkmamıştı,ne kadar soğukkanlı gözükse de gözlerinin içine bakarsanız benimle en gurur duyanların başında onun olduğunu ve ne kadar heyecanlı olduğunu sezebilirdiniz. "Hoşgeldiniz Başak hazretleri,hazır mısınız bakalım?" dedi babam. Her zaman ki gibi üçlü kahverengi koltuğa yayılmıştı. Ciddileşmek adına oturuşunu kalıba soktuğunu fark ettim. Babama karşı biçimsiz oturuşumu düzelttim. "Bir tek gideceğim yer,bilet gibi şeyler hazır.  Bavul vesaire ise duruyor." babam beni odama sürükleyip hazırlanmamı sağlamak adına bana kesici bakışlar attı. Koltuktan zıplayarak kalktım,yüzüme bir gülümseme yerleştirip tüm ısrarcılığı bozdum. "Mesaj alınmıştır Alper Bey!" babam bana gülümsedikten sonra odama doğru yöneldim. 

Annem her zamanki gibi ellerini beline koymuş beni bekliyordu. Tokamı çıkarıp kahverengi-kırmızı arası saçlarımın omzumdan aşağı çikolata nehri misali akmasına izin verdim. Komodinimin üstünde kalan kitaba ilişti gözüm,annemi oracıkta bekletmeye razı olarak içeriğini,yazarının yaratmak istediği her türlü duygusal etkiyi nihai olarak suya düşürerek üstünkörü okudum. Sadece önemli addetiğim yerlerde duraksadım,daha sonra devam edebilme ihtimaliyle eskiden durduğu yere geri koydum. "Selin Hanım..."diye seslendim anneme. "Sen zaten benim yerime doldurmuşsun bavulu. Ben tekrar kontrol edeyim yine de." annem bavulun başından kalkıp yatağıma oturdu. "Bak tabii,eksik gedik olmasın. En son kişisel bakım malzemelerini koyarız. Diş fırçasıydı,diş ipiydi... Ha bu arada,bir süreliğine teyzende kalacağını biliyorsun değil mi? Sonrasına bakacağız." 

"Biliyorum,hallederim ben onları. Biraz yalnız kalabilir miyim odada?" annem kapıyı hışımla kapatırken ani sesle gözlerimi kapattım.  Kendi düşüncelerim ile azıcık baş başa kaldıktan sonra ve bavulumun iyice hazır olduğunu anladıktan sonra odamdan çıktım. Salona doğru ilerledikçe buralardan nasıl ayrılacağımı düşünüyordum,gözlerimi doldurmaya yetmişti. Özlemeyecek değildim;ailem,arkadaşlarım,tüm yaşantım,sevdiğim mekanları terk etmek zor olacaktı. Ama daha önce yüz yüze görüşmeyip özlediğim arkadaşlarım ile görüşecektim. Kendime yedirmek zor olsa da her yapılan işin avantajları-dezavantajları vardı. Birini sileceken diğerine katlanmak zorundasın demişti annem. Haklıydı da,hem okumak zorundaydım. Benim için iyi bir deneyim olmasını umut ederek salona kaçtım. Hepimiz için olmalıydı. Bu arada göz yaşlarımı silmeyi ihmal etmeyerek annemler ile "nerede,ne yapacağım" hakkında uzun süren bir konuşma yaptık. Resmen sorguya çekilmiş gibiydim o anda,lakin ailem ile arama uzun süre girmeden önce ki son uzun konuşmamdı. Yüzümden gülümseme ile ayrılarak kapının eşiğinde durdum,"herkese iyi geceler!" mesajlarımı dile getirdikten sonra karşılıklarımı cebe toplayıp odama ilerledim. 

Güzel bir gece,güzel bir sabah getirir.

Gece rutinimi halledip yatağa fırladım.

"İyi uyu Başak. Sabah güzel olacak." diye fısıldadı annem,yanağıma bir öpücük kondurduğunu fark ettim sonradan. Bunu uzun zamandan beri yapmamıştı. Belki yılların telafisine eşdeğerdi.

**

O gün sabaha karşı göz yaşları ile evden ayrılıp beni havaalanına bıraktılar. Mutlu ayrılmıştık,mutlu ulaştım buraya. Teyzemin samimi evine yerleştim ve gruba geldiğimi belirten bir mesaj atmadan duramadım.


Facebook Grubumuz: 

Sanal Kardeşliği ✌ - Wattpad  

Sanal Kardeşliği ✌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin