-SK 5-

91 12 8
                                    

-Yağmur'dan-

Gözlerim attığım mesaja gelen cevaplara takılıp kalmıştı. Hepimizin Bursa'da okuyacağına inanamıyordum. Hayallerimizin gerçek olması tüm benliğime neşe saçıyordu. Yüzüme yayılan istem dışı gülümseme sevincimi ortaya seriyordu. Onlar benim ilk gerçek arkadaşlarım olmuştu. Beni benliğimle kabul etmişlerdi. Bu onlara yüreğimde büyük bir yer vermişti. Güzel anılar yaşamıştık. Ailem boşandığında ruhum çöküntü içindeydi. Babamın yeni evlendiği Meltem ablaya alışamamıştım. Onun güzel bir insan olduğunu görmemi onlar sağlamıştı. Benim için çok önemli bir şeydi. İçimdeki kırılan küçük kız iyileşmişti çünkü. Onlar sayesinde. Yeni ailem olacak Meltem abla ve kızını kabullenmiştim. Asi'nin payı büyüktü kabullenişimde. Komik ve olgun biriydi. Çok iyi motive ederdi. Düşünceleri mantıklıydı. Kendimi en yakın hissettiğim Asi idi grupta. Ama hepimiz kardeştik. Biz kardeşliktik.

Yüzümü kaplayan sırıtış genişlemişti. O sırada kapı hızla açıldı ve odamı Selis'in güzel sesi doldurdu, "Yemek hazır." Yüzüme baktığında mimikleri söndü birkaç saniye. "Sevgilin olduğunu biliyordum! Babama söyleyeceğim. Babaaa! Ablamın bir sevgilisi var, kız ona." Koşarak odamdan çıktı. Arkasından büyük bir kahkaha patlattım. Arkadaşlarımı sevgilim sanması düşündükçe gülünecek olaylardandı. Bilgisayarı kapattım ve sakince aşağı indim. İki katlı güzel evim. Sofraya oturmuş beni bekliyorlardı. Babamın ateş saçan gözleri üzerimde sabitlenmişti. Güzel bir gülümseme yolladım ve baş köşedeki yerime oturdum. Dikdörtgen siyah masaya güzel yemek takımları yerleştirilmişti. Üzerlerinde en sevdiğim yemekler bulunuyordu. Kısa kenarlara babam ile ben, uzun kenarlara Meltem abla ve güzeller güzeli Selis oturmuştu. Babam imalı bir öksürük yollayınca bana konuşmak zorunda kaldım. "O bizim Facebook grubumuz. En iyi arkadaşlarım. Biri öyle sanmış." Cümlemin sonunda sevgili kardeşime baktım ve Meltem abla küçük bir gülümseme bahşetti babamın bakışları yumuşarken. "Yemek bittikten sonra mutfağı beraber toplarız değil mi Yağmur?" Dedi Meltem abla. Başımı onaylarcasına salladıktan sonra yemeğime baktım. Meltem abla benimle konuşmak istiyordu. Herkes birbirine 'Afiyet olsun.' dedikten sonra yemeğime daldım.

Meltem abla babamın yeni eşiydi. Ama benim için bir ablaydı. Çok şirin biriydi. Bana her zaman iyi davranmıştı. Babamdan ayrıldıktan sonra beni hiç ziyaret etmeyen annemin yerini tutmuştu. Dertlerimi dinler, bana destek olurdu. Hatta grubu bile bilirdi. Sözümüzü de biliyordu. İlk soğuk yaklaşsam da kızlar sayesinde ısınmıştım. Keşke ilk soğuk yaklaşmasam diyordum şimdi. Kızı Selis ise bize hep iyi yaklaşmıştı. İlk aydan babama baba, bana abla gözüyle bakabilmişti. Selis benimle aynı kaderi paylaşıyordu. Annesi ve babası ayrılmıştı ama o çabuk alışmıştı. Ne kadar ruhu küçük bir çocuk ruhu olsa da. Bu sene sekizinci sınıfa geçmişti. Ona güveniyorum. Hedefi Bursa'da bir liseye girmek ve aynı şehirde okumamız. Bunu duyduğum an içimi Selis'in saf sevgisi kaplamıştı. Bir çocuk gibi görünüyordu dışarıdan. Ama olgundu. Annesine üzgün olduğunu göstermemek için gece ağlıyordu eskiden. Yanına gelip az sarılmamış ve olgunluğuna hayran kalmamıştım.

Yemeğimizi yedikten sonra Meltem ablaya yardım etmeye gittim. Bulaşıkları makineye yerleştirirken konuşmaya başladı. "Yağmur, Bursa için hazır mısın? Burçin'e eşyalarını önceden gönderdim. İyi anlaşacağınıza eminim." Yine o içe sinen güzel gülümsemesini gösterdi.
Burçin abla, Meltem ablanın kardeşiydi. Aynı Meltem abla gibi sevecen ve güzel bir insan. Onu ziyarete birkaç kere gitmiştim. Kanım kaynamıştı hemen. O da beni sevmiş olmalı ki evine kabul etmişti. "Ben hazırım. Teşekkür ederim. Yarın gidiyorum değil mi?" Bulaşıkları yerleştirdikten sonra Meltem ablaya baktım. Düşünceli gibi duruyordu. "Seni özleyeceğim." Bu iki kelime içimi sızlattı ve onu sevmediğim günler yüzünden küçük çaplı bir vicdan azabı çektirdi. Ne cevap verdiğimi hatırlamadan odama koştum.

Yeni mesajları okuduktan sonra kapattım ve kendimi yatağa attım. "Oo bana yavşıyor musun sapık?"
"Evet çünkü çok güzelsin."
"Biliyorum, çok güzelim."
"Bildiğin ego kastın."

Diyaloğumu bitirdikten sonra gülerek yastığa yüzümü gömdüm. Kapı hızla açıldı ve içeri güzel kardeşim girdi. "Sorunların olduğunu biliyorum. Bakışlarını gördüm." Selis böyleydi. İnsanlara yardım ederdi.

Derin bir iç çektim. Yatağımda yana kaydım ve elimle iki kere boş yere vurdum. Yanıma oturduktan sonra konuşmaya başladım.

"İyi olamamamızdan korkuyorum." Selis bana baktı ve sarıldı. Yanıma yattı. Biçimli dudaklarından üç kelime döküldü. "Bir şey olmayacak."

***

Uyandığımda yerdeydim. "Sırtım." Diye inledim. Gözlerim yavaş yavaş açılırken ve ben ayağa kalkarken dün gece aklıma geldi. Yatağıma yayılmış Selis'i görünce sabah sabah bağırdım. "Yaktım seni Selis." Beni nasıl tekmeleyebilirdi ki! Beni beni Yağmur'unu. Ben ona ödetirdim. Onu yataktan attığım gibi dil çıkardım. O sırada beynim yerine geldi. Düşünceler tek tek dizildi beynimde. Bugün Bursa'ya gidiyordum.

Kahvaltıya indik Selis ile. Kahvaltıdan sonra odama çıktım. Kitaplığımla vedalaştım ve her kitaba öpücük verdim. Yanıma ekstra olarak alacaklarımı küçük bir el çantasına koydum. Gerekli ihtiyaçlarımı çantama attım ve evin her odasını gezdim. Anılar gözlerimi yaşartıyordu. Selis arkamdan gelip beni korkutana kadar her şey çok güzeldi. Tek tek vedalaştım herkesle. Üvey olmaması gereken ailemle sarıldık, babamla ise bakıştık sadece. Babamla öyle sevgi gösterilerini pek sevmezdi. Ama ben bilirdim beni sevdiğini. Beni havaalanına bıraktı babam. Uçağa yerleştim. Tuhaf bir histi. Ailemden uzak olacaktım. Uçak sağ salim Bursa'ya ulaştıktan sonra bir kötü oldum. Yolculukları sevmezdim. Ama adımımı Bursa'ya attığım an ferahladım. Burçin abla beni almaya gelmişti. Evine gittik. Güzel bir gün geçirdik Burçin ablayla. Evini çok güzel döşemişti. Benim kullanacağım misafir odasına çekildim akşam geldiğinde. Onlara getirdiğim, özel olarak hazırladığım hediyeleri çıkardım. 'Dünyanın En iyi Lipton Ice Tea İçicisine' diye Lipton Ice Tea kutusundan bir heykel Sahra için duruyordu. 'Dünyanın En İyi Aheycisine' diye bağıran bir kız olan heykel Asi'ye, 'Dünyanın En İyi Çalgıcısına' diye bir heykel Başak'a, 'Dünyanın En İyi Berbat Espri Yapana' diye bir heykel Ada'ya, Beren'e 'Dünyanın En İyi En'i' diye bir heykel vardı. Hilal'e ise 'Dünyanın En İyi Piyano Seven Ablasına' diye bir heykel vardı. Hediyeleri sahiplerini istiyordu. Hediyelerini gördüklerinde oluşacak yüz ifadelerini düşünerek...


-----

Facebook Grubumuz

Sanal Kardeşliği ✌ - Wattpad  

Sanal Kardeşliği ✌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin