Ada'dan
Her şeyimiz tamdı, sadece Başak'ı almak kalmıştı. Başak'a ne kadar yolu tarif etsek de anlamadı. O yüzden de Yağmur almaya gitmişti.
"Hilal bak eğer bir daha popoma bakarsan seni gebertirim."
"Güzel popolum."
"Ya şunu bir şey deyin, ayıp ayıp." Beren ve Hilalin kavgalarına sadece gülümseyerek bakıyordum. Kafamı teresa doğru çevirdiğimde, Sahrayı görmüştüm. Yanına doğru giderken, kafamı Hilalin olduğu tarafına çevirdim. Hilale sinirle bakan Beren, ve Berenin sinirlenmesi hoşuna giden manyak bir Hilal. Aldırmadan terasa çıktım. Arkası dönük olmasına rağmen benim olduğumu anlamıştı Sahra.
"Sen mi geldin?" dedi kısık sesle.
"Poponda göz mü var?" dedim yanına geçerken. "Ya kızım, bugün Başak'ın doğum günü. Şu sigaranı at, çünkü iğrenç bir koku ile çıkmak istemezsin değil mi?"
"Polat aradı."
"Yine mi? Poposunu keseceğim onun."
"Ya kızım dur... Sesi kötüydü."
"Aslında bakarsan, o çocuğun hiç bir şeyine inanmıyorum."
"Neden?" dedi gözlerini dikerek.
"Bilmem, her neyse... Bugün çok güzel olacak."
"Çok güzel." dedi gülümseyerek, ardından kollarını boynuma doladı bende onun beline.
"Kızlar Başak- Oha! Ne yapıyorsunuz? Kanka burada +18'lik şeyler olmaz ayıp."
"Beren kes."i
"Tamam be, Başak geliyor." Sahranın elini tutup, yavaşça geçtik demir kapıdan. İkimizin ayak sesleri mekanı doldurmaya yetiyordu. Gözleri siyah bir şey ile kapalı bir Başak ve onun elinden tutan Yağmur göründü.
"Biz geldik." diye bağırarak yanımıza geldi Yağmur.
"Ulan geri zekalı, bir bok görmüyorum yardım et."
"Tamam be geldim." Yağmur Başak'ı acele ettirdiği için Başak kafasını ilk önce kapıya vurdu. Ardından da yere düştü. Kocaman bir gürültü koptu. Biz gülmemek için kendimizi zor tutarken Hilal gelir ve tüm oyunu bozar.
"İyiki doğdun." diye pastayla içeri girdi.
"Aa, bilmiyordum, ne yapayım girdi sandım. " bana bakarak, "Sen gülme sen beni tuvalette kilitli bıraktın."
"He anladım, doğum günü şeysi yaptınız."
"Hilal ben senin a-"
"Ağzını bozma kocacığım." diye durdurdum Sahrayı.
"Ulan bu bağ açılmıyor." dedi Yağmur, Başak'ın gözleri kapatan örtüyü açmaya çalışırken.
"Makas yok mu?"
"Al şu bıçağı da kes şu lanet şeyi." Başak'ın gözlerindeki örtüyü açtıktan sonra hep bir ağızdan 'İyi ki doğdun.' şarkısını söyledik. Sonrası mı? Anlatmaya başlıyorum. Hilal pastasını Sahranın üstüne döktü. Bilin bakalım Sahra ne yaptı? Kolasını Hilalin üstüne döktü. Onlara anırarak gülen Berenin yüzüne pastayı yapıştırdım. Anlayacağınız 'Pasta' savaşı yaptık. Taa ki, Asi 'Yeterin ulan.' diye bağırana dek. Üzerimizdeki pastalara aldırmadan son ses müzik açıp, müziğe eşlik ederek, saçma sapan hareketler ile dans ettik. Şuan evdeyim. Hilal uyudu, doğum günümüz her ne kadar, Hilalin sakarlıklarıyla, Sahranın ona küfürleri ile, Asinin bize 'sizden iğreniyorum.' bakışı atmasıyla, Yağmurun kola ile kafasının güzel olmasıyla, Berenin masaya çıkıp sonra kolanlara atlayıp 'Alın size duvar dansı.' demesiyle, Başakın her şeyde gülmesiyle, benim mi? Ben çok eğlendim. Beren ile Sahranın sigaralarını kopardık hala haberi yok... Sanırım bunu asla unutmayacağım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanal Kardeşliği ✌
JugendliteraturBirbirlerinden bir yılı aşkın süredir haber almayan 7 sanal arkadaş.... Verilen bir Bursa sözü... Arkada bırakılan iyi-kötü 7 aile... - Hiç bilmedikleri bir şehirde 5 yıl önce bir sosyal paylaşım sitesinden tanışan 7 sanal dost ne tür zorluklar yaş...