Dördüncü Bölüm, Hastane
"Ben kızımı büyütemedim Hakan...bak kendisi nasıl güzel büyümüş, ben olamadım yanında"
-ŞİMDİ TÜRKİYE, İSTANBUL-
TALİSA SWAN'IN AĞZINDANOdada yazan isimi okuduğumda Aeros kapıyı açtı, elini daha sıkı tutmuş ve odadan içeri girerken odadakilere göz gezdirecek cesareti bulamamıştım.
Aeros beni yönlendirerek hastane koltuklarından birisine oturtturduğunda yanıma bacağının sıcaklığını hissedebileceğim kadar yakın oturdu.
"Kafanı kaldır Talisa'm"dedi bana Fransızca. Emrini dinleyerek yavaşça kafamı kaldırdım ve gözümün önüne gelen kahverengi saçlarımı geriye attım.
Odada bizimle birlikte toplam yedi kişi vardı. Biz, orta yaşlarda bir doktor, hemşire, orta yaşlarda bir çift ve bir ergen erkek çocuğu.
İfadesiz bakmaya çalıştım, bunu başarmıştım. Sonuçta uluslararası bir hukukçuydum ben, kimsenin yardımı olmadan okumuş stajımı kocamın adının yardımıyla yapmıştım.
Normaldede aynı büyüklüğe sahip şirketlerden birinde iyi bir staj yapabilirdim fakat zaten stajımı yapabileceğim en iyi şirketlerden birinin sahibi Aeros olunca bu iş epey kolaylaşmıştı.
Beni izleyen kadın kocası olduğunu tahmin ettiğim adama daha fazla yaklaştı ve kulağına tam duyamadığım Türkçe bir şeyler fısıldadı. Duyamayınca kaşlarım çatılmıştı.
"Evet Talisa Hanım da geldiğine göre kanları almaya başlayalım. Önce sizden kan alalım Hakan Bey"dedi doktor.
Aeros'un soğuk bakışları doktorda dolandı, ne dediğini tam anlamamış olmalıydı.
"Ne diyor?"diye sordu bana en sonunda, meraklı bakışları bana dönmüştü.
"Kanları almaya başlayacağını söyledi. Önce şu yaşlı adamdan alacakmış"dediğimde biyolojik babam olduğu söylenilen adama baktı.
Adam birbirlerine kenetlenmiş ellerimize hoşnut olmadığı belli bir ifadeyle bakıyordu.
"Adamın bakışlarını sevmedim"dediğinde güldüm. "Bende"dedim en sonunda kan vermek için kalkan adamı süzerken.
Ergen olduğunu söylediğim çocuğun gözleri bendeydi. Tahmini lise bire veya ortaokul sona gidiyor olacağı yaşlardaydı. Benim gibi yeşil gözleri ve kahverengi saçları vardı fakat benim beyaz tenimin aksine buğday tenliydi.
"Güzelim?"dedi bana Aeros gözleri bana bakan çocuğun üzerindeyken.
"Hı?"
"Çocuk sanırım sana aşık, olmadı dimi?"dedi kendisini 'hayır' diyerek rahatlatmamı bekleyerek.
"Olabilir"dedim fısıltıyla, cevabım hoşuna gitmemiş olmalıydı ki ben tam karşıma bakarken ofladı.
"Sana bir şey derse onu dövebilir miyim?"
"Saçmalama Aeros. Çocuğa bakmayı kes!"dedim uyarırcasına. Odadaki herkes dediklerimizden hiçbir şey anlamıyor olmalıydı ki hepsi aptal yüz ifadeleriyle bize bakıyorlardı.
Aeros ile fazla önemli-değil-konuşmamızı bölen kendisini bir şey sanan-o kadar tıp okumuş-doktorun öksürmesi olmuştu.
"Artık sizden de kan alalım Talisa Hanım"demesi ile ayağa kalktım. Elini hâlâ bırakmadığım Aeros da benimle kalkmıştı.
Aile demişken sürekli meşgule attığım halamı aramalıydım. Gerçek ailemin onlar olmadığını söyleyip yüzüne telefonu kapattığım ve hiç açmadığım(ız) için endişelenmiş olmalıydı.
Kan alma koltuğuna oturduğumda hemşire iğneyi hazırlarken kolumu sıyırdım. Aeros kan alınacak olmayan elimi tutmuş ve sıkmamı gözlerimin içine bakarak beklemeye başlamıştı.
Gözleri çok güzeldi, bir insanın ölümüne sebep olacak kadar derin bir deniz. Bir insanın yaşamasına yardımcı olacak bir damla su.
Kanımın alınmış olduğunu fark ettiğimde şaşkın bir ifadeyle Aeros'a baktım, her seferinde dikkatimi nasıl dağıtıyordu bilmiyordum ama o varken kan verme fobim geçip gitmişti.
Kan alma koltuğundan kalktığımda kan alınmış yere pamuğu bastırdı.
Diğer eli ile belimden destek vererek beni kalktığımız hastane koltuklarından birine oturtturduğunda göğsüne yaslandım.
Doktor test sonuçlarının o ailenin hastane sahibi olduğu sebebiyle iki saat sonra açıklanacağını söyleyip gitmesi üzerine o aile diye bahsettiğim kişiler bakmakla yetinmeyip yanıma yaklaşmışlardı.
"Türkçe biliyor musun?"diye sordu ailedeki kadın bana. Kafamı salladığımda üçüde derin bir nefes vermişti, Aeros hâlâ varlığını sevmediği ergen çocuğa bakıyordu.
"Sizi dinliyorum"dedim sadece. Gözlerimi kırpıştırdığımda konuşmaya devam etti.
"Kızım nasıl büyütüldüğünü, kim olduğunu ya da kim olduğunu sandığını bilmiyorum. Bilemiyorum. Benim yavrum, iki yavrum birlikte gitti benden. Abinin doğum günüydü, 13 yaşına girecekti ve bizde onu kutlayacaktık ama hayat benden önce onu sonra seni aldı bebeğim."
Gözünden bir damla yaş süzüldü.
"Abini, o-onlar vurdu kızım. Seni kaçıran, seni bizden alan o adam ve o kadın. Seni yıllarca bulamadığımız için affet beni, ne olur bir daha gitme bizden. Biliyorum bizim kızımızsın sen, elimizde saçınla yapılan bir DNA testi var."dediğinde son cümlesi ile kaşlarım çatıldı.
Saçlarımı nerden bulmuşlardı?
"Saçım?"dedim anlamayarak.
"En küçük abin Aytekin seni o adam ve kadının mezarlarının başında görmüş. Fazla benzetmiş seni bana, küçükkende çok benzetirlerdi"
Bir damla yaş daha.
"O- Aeros'u işaret etti gözleri-saçını örerken bir kaç saç telini düşürmüş. Aytekin'de yapmış bir test, yoksa bulamazdık seni. Gerçekten, meraktan yapmış o"
Kafamı salladığımda konuşmam için bir süre bana baktı ama konuşmayacağımı anlayınca devam etti.
"Eğer bu sonuçta pozitif çıkarsa bizimle gelir misin? Kızım ne olur hemen reddetme, biz seni bir daha bırakamayız"dedi tereddütüme karşı.
Gözlerim Aeros'a gitti, o da cevabım için bana dönmüştü. Düşünmeden kadına döndüm ve kafamı salladım, öğrenmeye hakkım vardı en azından. Hayat bana bunu borçluydu.
"Sonuçlar pozitif çıkarsa bir restoranda yemek yemek isterim"dedim, evlerine gitmekte istemiyordum.
Kafasını salladığında kapı çalınmadan açıldı ve gözlerim kapının ardından çıkan Aytekin denen adamın gözleriyle buluştu...
<>
Anlamayanlar için söylüyorum. Bu şekilde normal yazılan yazılar hep Fransızcaydı. Bu şekilde yazılanlar Türkçe. Bu şekilde yazılanlar İngilizcedir.
<>
Bölüm ile ilgili fikirlerinizi bekliyorum, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Hesabımı takip ederseniz memnun olurum<3
YOU ARE READING
TALİSA
Roman pour AdolescentsHayatından son derece mutlu yeni evli bir genç kadın. Mezun olacağı üniversitesi ile uğraşırken bir yandan kocasının şirketinde stajyerlik yapıyor ve huzurun tadını çıkarıyordur. Balayı için ölen annesinin(üvey) memleketine gitmeye karar veren Frans...