14. BÖLÜM

4.2K 315 122
                                        

Hayat bazen olmadık süprizlerle karşılaştırır sizi. Mesela, uzun zaman önce konuşmayı kestiğiniz bir arkadaşınızdan mesaj. Mesela, bir cafede hoşlandığınız çocuğu görmek.

Bazen kötü süprizlerlede karşılaşabilirsiniz. Örneğin; çok sevdiğiniz birinin ölüm haberini almak. O cafede hoşlandığınız çocuğu başka biriyle görmek.

Tabi bunlar sadece bazıları. Daha kötü şeyler veya daha iyi şeylerde olabilir.

Ben kendi hayatımda birçok kötü süprizle karşılaştım. Annem ve babamın beni terk etmesi, bunun öncesinde sırf asker olmak istiyorum diye babamdan yediğim dayaklar. Karnımdaki bıçak izi...

Anneme sığınırdım dayaktan sonra. Her seferinde itileceğimi bilsemde ona sığınırdım. Anne şefkattir çünkü. Sevgidir, sıcaklıktır. Ama annemden bunların hiçbirini görmedim.

Babam ise sadece istediğim meslek için değil, başka şeyler içinde döverdi beni. Tek beni değil ablamıda. Ekmeği soğuk aldıysam, dayak. Sofraya elimi yıkamadan oturduysam, dayak. Daha birçok örnek söylenebilir bunun için.

Annemin yemek yapmadığı veya işte olduğu günler ablam yemek yapardı. Tuzu fazlaysa, dayak. Soğuksa, dayak. Hep dayak.

Babalar sevgisini göstermez diye düşünürdüm hep. Bu yüzden babamın bize böyle davrandığını. Çocuk aklı işte. Sevgisizliği ve nefreti görmemek için önüme perde çekmiştim. O perde terk edildiğimiz gün ablamın bana sarılarak ciğeri parçalanacak şekilde ağlamasıyla açıldı ve bir daha hiç kapanmadı. O küçücük bedenlere çok acı sığdırmıştık biz.

İyi süprizlerde oldu tabi ki.

Bekir ve Ecrinle tanışmam, boksörlük için Amerika fırsatımın olması, Nazla tanışmam, Albert ile tanışıp iyi yerlere gelmek, gücümün farkına varmam... Aklıma gelmeyen bir sürü iyi süpriz olmuştur hayatımda.

Ve en iyilerinden biri dün gece oldu.

Yüzbaşının bana olan aşkını itiraf etmesi.

Hiç beklemediğim bir şeydi. Bunun öncesinde de bana aşkını itiraf eden birçok kişi vardı. Ama en beklenmedik olan buydu. Koskoca bir yüzbaşının yarama pansuman yaparken aşkını itiraf etmesini kim bekleyebilirdi ki?

Ben.

Ya şurda ne güzel konuşuyorum girmesen olmuyor değil mi?

Yok. Olmuyor. Bensiz olur mu hiç? Ayıp ettin.

Kendime sabır diliyorum.

Saatlerdir yatakta dönüp duruyordum. Uyanalı çok olmuştu ama kafamı kurcalayan bir yüzbaşı olduğu için kalkasım gelmiyordu.

Nasıl bakacaktım suratına? Dün bir arama gelmişti ve hızla gitmişti. Bugün ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu.

Telefonum çalmaya başladığında kafamı kaldırıp kimin aradığına baktım.

Ecrin görüntülü arıyordu. Daha fazla bekletmeden aramayı yanıtladım. Kadraja geldiğinde, daha evdeydi. Sağlık ocağına geçmemişti.

"Laraleylo nasılsın?" Bekirden buna da bulaşmıştı saçma sapan lakaplar takma huyu.

Dediği şeye bak sanki kendi farklı.

Kes.

"İyiyim Ecrinilikko sen nasılsın?"

"İyiyim bende." Gerçekten iyiydi. Son olan olaylardan sonra kendini iyi toparlamıştı.

"Ablamlar nasıl?"

BATAKLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin