11. BÖLÜM

6.6K 537 429
                                    

LARA BOZKURT

Sabah uyandığımda, Ecrin hâlâ uyuyordu. Bekir de benimle birlikte uyanmıştı. Birlikte Ecrin'e kahvaltı hazırlamaya başladık.

"Ecrin acaba daha iyi olur mu?" Diye bir soru sordu Bekir. Elimdeki peynir tabağını masaya bırakıp, ona döndüm.

"Olacak."

"Aynı şeyi 2. kez yaşamak çok sarstı onu. Dün eve gelirken tek kelime dahi etmedi. Gece de odasından ağlama sesleri geliyordu. Sabaha karşı uyudu sanırım." Biliyordum. Ben de gece boyu uyuyamamıştım. Ecrin'in ağlama sesleri geldikçe içim daha fazla eziliyordu. Kalkıp yanına gitmek istedim. Ama gitseydim, psikolojisi iyi olmadığı için benimle bir şey paylaşmayacaktı. Ecrin'i tanıyorum. Arkasını dönüp, "bir şey yok senin uykunu böldüğüm için özür dilerim" diyecekti.

"Biliyorum. Ben de sabaha karşı uyudum. Duydum hepsini." Bekir'in de uyumadığını biliyordum. Gözleri şişmiş, esneyip duruyordu. Aynı şey benim içinde geçerliydi. Bekirden bir farkım yoktu.

Masaya, kahvaltılıkları yerleştirdikten sonra, Ecrin'in yanına gidiyordum ki gerek kalmadı. Kendisi mutfağın kapısında göründü. Gülümseyip;

"Günaydıın güzeller güzeli arkadaşım." Dedim. Ruhsuz bir cevap verdi:

"Günaydın." Gözleri ağlamaktan ve uykusuzluktan feci hâlde şişmişti.

"Günaydıın Ecrinilikoo." Dedi Bekir bir enerjiyle. Fakat cevap yine ruhsuzdu.

"Günaydın." Canımız bu hâline çok sıkılıyordu. Fakat bozmadık enerjik hâlimizi.

"Gel bak kahvaltı hazırladık. Hem Bekir sana patatesli sucuklu kaşarlı yumurta yaptı. Ben yapınca beğenmiyorsun, sadece Bekir'in yaptığını beğeniyorsun diye ona yaptırdım." Dedim.

"Yalan söylüyor, ben yapacaktım zaten onun zoruyla olan bir şey yok." Diye itiraz etti Bekir. Alttan bacağını cimcikledim. Ecrin'in bunu bilmesine gerek yoktu.

Bekir, canının acıdığını belli eden bir ses çıkardı. Kulağıma eğilip;

"Napıyorsun be? Canım acıdı."

"Kapa çeneni o zaman."

Eski enerjimizi yakalayıp, Ecrin'in de bizim gibi olması için uğraşıyorduk. Normal de bu hâlimize gülerdi. Fakat şu an yüzünde tek bir duygu kırıntısı yoktu. Hâlâ ruhsuz bir şekilde bize bakıyordu.

"Size afiyet olsun, ben duş alıp çıkacağım. Sağlık ocağına gideceğim." Dedi en sonunda ve banyoya ilerledi. Peşinden bizde.

"Ecrin saçmalama dün öğlenden beri hiçbir şey yemedin. Hem sana izin aldım. Bir hafta izinlisin." Dedi Bekir.

"Ecrin, bu hâlde seni hiçbir yere bırakmam kahvaltını yap. Sonra duşunu alırsın. Açlıktan başın döner." Dedim.

"Evet. Ecrin gel hep birlikte yapalım kahvaltımızı." Dedi Bekir.

"Bekir'e katılıyorum. Hem-" lafımın devamını getiremedim. Banyo kapısına gelmiştik. Ecrin yüzünü bize dönüp;

"Aç değilim. Gidin yapın kahvaltınızı. Ben temizlenmek istiyorum. 500 kere vücüdumu yıkamak istiyorum. Suyun altında kalmak istiyorum. Gidin siz."

"Ama Ecrin-" kapıyı suratımıza kapattı. Temizlenmek istiyordu. Bunu suyla sabunla yapacağını düşünüyordu. Ne kadar çok yıkarsa yıkasın yine o piçin ellerini üzerinde hissedecekti. Bunu biliyordum.

Bekirle birbirimize bakıp, mutfağa doğru yürümeye başladık. Daha fazla zorlamak istemedik.

İkimiz de masanın baş uçlarına oturduk. Boğazımızdan bir şey geçmese de bir şeyler yemeğe çalıştık.

BATAKLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin