Salon koltuğunda yığılmış ve uyumuştum. Baya derin bir uyku çekmiştim ama hala yorgun hissediyordum. Sude biraz önce dürterek ve çığlık atarak beni uyandırmıştı. İnsanlık ölmüş ya. Hiç o eski anne şefkati yok. Zaman ilerledikçe şefkat yok oluyor. Annemde bile. Beş sene önce uyandırmak için gelir yanağımdan öperdi. 'Hadi kalk geç oldu canım' derdi. Zaman ilerledikçe o öpücük dürtmelere, 'Hadi kalk geç oldu oğlum'lar da 'Gecenin bir köründe yatıyorsun sonra kalkamıyorsun! Kalk çabuk, okul var okul!'a dönüştü. Aah ah o eski günler. Sanki 60 yaşındayım da 'Ah o eski bayramlar yok muydu' der gibi. Bunu düşününce gülünce Sude "Ne gülüyorsun!" diye bağırdı. Tamam, Sude'yi tamamen unutmuştum. Başımda 10 dakikadır motora bağlamış şekilde konuşuyordu. Düşüncelere dalmışken duymuyordum onu. Bunu başka yerlerde de denemek lazım. Neyse Sude'ye 'Aklıma komik bir şey geldi de ona güldüm' demek olmazdı. Klişe bir öğrenci yalanıydı. Tamam aklıma başka bir şey gelmiyordu. "Aklıma komik bir şey geldi de ona güldüm" dedim. Sude "O zaman banada anlat bende güleyim" diyince bir kahkaha patlattım. Sude'nin sinir kat sayısı sürekli atıyordu. Ama buda komikti şimdi. Ben öğrenciyi oda hocayı oynamıştı. Şu anda durumumuz da pek farklı değildi. Sadece versiyonu farklıydı. Sude bir anda patlayıp "Egemen!" diye bağırdı. Ne yani bu ülkede düşünmek gibi bir suç yok. Sude'ye "Susma hakkımı talep ediyorum" dedim ve "İşi şakaya vurma Egemen. Akşam sağlam bırakıyorum sabah ağzın yüzün dağılmış bir halde karşıma çıkıyorsun! Derhal bir açıklama bekliyorum!" düşün Egemen düşün hadi çalıştır kafanı. Ne söylesem, ne söylesem. Araba çarptı, hayır. Kafamı vurdum, ne kafaymış be, hayır. Tamam buldum. "Ya dün yürüyüşe çıktım sonra sokakta kavga vardı ayırayım derken bende nasibimi aldım işte." Yalanım güzeldi ama şimdi. "Burda, bu sitede?!" Diye sitem etti. Haklıydı bu sitede özel güvenlik fazlaydı. Sonuçta İstanbul'un sayılı zenginleri buradaydı. "Yok site dışında" dedim. Bir şey söylemek için ağzını açtı ama kelimeleri yuttu ve tam gidiyordu ki, "Bugün bütün gün burdasın istirahat edeceksin." Dediğinde şaşkınlıkla ağzımı açacaktım ki "İtiraz istemiyorum" dedi ve salondan ayrıldı. Neyse bu kadarıyla kurtulmak da bir fırsattı. Cebimden telefonumu çıkardım ve kurcalamaya başladım. Clash of Clans'ı açtım ve oynamaya başladım. Bir kaç dakika sonra Sude odaya girdi ve telefonu elimden çekti aldı. "Hey!" Diye sitem edince "Bugün telefon yasak, Clash yasak, Wattpad yok, whatsapp yok, Face yok artık ne yaparsın bilmem televizyonun kumandasını alırken Sude kapıya doğru yürüyordu. En azından televizyon serbestti o bana yet- "Kumandaların pilini attım" dedi. Hey düşüncelere saygısı yol muydu bu kızın!? Bende iyice paranoya yapmaya başladım düşünceleri nerden duyacaktı ki. Kafama iyi darbe almışım demekki.
--
Sude içeriye elinde bir tepsiyle geldi. Üzerinde bir çorba vardı. "Aman da aman çorba da mı yaparmış" diyince "Eh tabi maharetli ellerimden çorba içmek de pek çok kişiye nâil olmaz" dedi ve kıkırdadı. "Peki niye çorba? Hasta değilim bu ne hastane yemeği mi?" Diyince "Ah hazretleri kusura bakmasın bildiğim tek tarif buydu. Tabi bir de portakallı ördek biliyorum o ayrı." Diyince yüzümü maymuna benzer bir ifadeyle buruşturdum. Oda aynı şekilde yüzünü buruşturunca gözlerimi devirdim. Çorbayı içmek için kaşığa uzanınca kolumdaki dikişi zorladım ve sessizce inledim. Sude sabır diler gibi kafasını yukarı kaldırdı ve kaşığı elimden aldı. Sude bir kaşık çorbayı ağzıma götürdü ve istemsizce gülümsedim.
--
Akşam Sude "Hadi tamam bütün gün uslu durdun buda ödülün" dedi ve kıkırdayarak telefonumu bana uzattı. Telefon açılınca bir mesaj belirdi. Sadece numara vardı. Mesajı açtım. Mesajda 'Bizim mekana girmek cesaretindeysen cezasını da çekeceksin. Kaçacak delik aramaya başlasan iyi edersin.' Ah tamam. Bir bu eksikti. Kısık sesle küfür ettim ve telefonu sinirle kapattım. Kaçacak delik aramış mış mış. Alenen tehditti bu. Bu ne ya sanki film çekiyoruz. Daha neler çıkacak bu işin altından acaba.
Bölüm hazırdı. Wattpad biraz kastı. Sonradan halledebildim. Ama size söylediğim tarihte paylaştım en azından. Gelen mesaj hakkında ne düşünüyorsunuz? Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHİPSİZ KALPLER
RandomHer insan ağlayacağı bir omuz, tutacağı bir el haketmez mi? Hayallere kavuşmak, geciktiği için kızmak istersin. Hayaller gerçek olsa kim ne kaybederdi ki? Sevginin de dozu vardır ama. Çok olursa sonunda kaybın büyük olur.