Eve koşarak girdim. Salonda bir sürü ölü adam vardı. İçim kalkmıştı. Gözümle Sude'yi aradım. Salonun köşesinde yere çökmüş kafasını bacaklarının arasına gömmüş bir şekilde ağlıyordu. Yanına gelince bende yere oturdum ve sırtını sıvazladım. Sude bir an telaş ve korkuyla duvara doğru daha çok gidebilecekmiş gibi kendini çekti. Bende "Sakin ol, benim. Egemen." diyince bana sarıldı ve kafasını göğsüme gömerek ağlamaya devam etti. Ben de tek kolumla onu sardım ve diger kolumla da telefonda polisi aradım. Evin adresini verdim ve olayı anlattım. Telefonu kapatınca Sude'yi kucağıma aldım ve evden çıkarıp arabaya götürdüm. Ön koltuğa onu yerleştirince bende şoför koltuğuna geçip gaza bastım. Arabayı sahil boyunca sürdüm.
--
Yarım saatlik bir yolculuktan sonra arabayı kenara çektim. Deniz kenarı bir yerde durmuştuk. Hava biraz rüzgarlıydı. Dalgaların kayaya çarpma sesi kulaklarımı dolduruyordu. Denize bakan bir banka geçtik. Sude hala ağlıyordu. Kolumu omzuna attım. Sude de bana daha sıkı sarıldı. Bir süre öyle durduktan sonra mendil satan küçük bir çocuk geldi. "Mendil ister misin abi?" diye sorunca kafamı hayır manasında salladım. Çocuk ani bir hareketle kucağıma bir mendil atıp koşmaya başladı. Ben şaşırmış bir şekilde çocuğun arkasından bakarken Sude başını kaldırıp "Egemen çocuğu yakala!" Dedi kısılmış olan sesiyle. Ben "Ne?" Diyince "Çocuk gidiyor, hadi" dedi. Bende itiraz etmedim ve çocuğun peşinden koşmaya başladım. Çocuğun arkasından "Hey, dursana! " diye bağırınca çocuk durdu ve "Abi para istemiyorum insanlık yaptım ben" dedi bende çocuğun yanına gelince devam etti. "Abi insanlık parayla değil" diyince duygulandım. "Ama bak ordaki abla seni çağırıyor." Diyince ikna oldu. Sude'nin yanına gittiğimizde Sude ona en icten ve samimi tavrıyla teşekkür etti. Benim de o sırada aklıma bir plan geldi. Yürüyerek yanlarından ayrılırken ikisine de göz kırptım.
--
Zamanını tahmin edemediğim bir süre zarfında elimde döner ve ayranlarla geri geldim. Sude bir döneri ve ayranı kapıp yemeye başladı. Çocuğa da uzattım oda başta istemese de ben diretince utana sıkıla aldı.
--
Dönerler bitince Sude ayağa kalktı ve "Bir saniye gelir misin Egemen" dedi. Yanına gittiğimde hemen konuşmaya başladı. "Bak bu çocukları birileri zorla çalıştırıyor. Mendilleri sayılı ve hepsinin fiyatı belli. Bu çocuğa para vermezsek onu döverler." cevap vermedim. Sadece onaylar biçimde başımı salladım. Banka geri döndüğümüzde çocuk bankta oturmuş denizi seyrediyordu. Geldiğimizi fark edince arkasını döndü ve bize gülümsedi. Ben onun önüne eğilip ona 100 Lira uzattım. Çocuk başını onaylamaz biçimde salladı. "Ama bak bunu alman lazım çünkü uzun süre mendil satamadın, sadece bize ücret talep etmeden bir tane verdin bunu almak istemiyorsan karşılığında mendil verebilirsin." Çocuk poşette duran mendillerin hepsini uzattı. Bende parayı uzattım. Çocuk "Teşekkürler" dedi ve koşarak uzaklaştı. Sude'ye baktığımda gülümsüyordu. "E hadi gidelim o zaman" dedim ve arabaya doğru yollandık.
--
Yolda müzik eşliğinde giderken çok eğleniyorduk. Sude sabahki olayı unutmuşa benziyordu. Bu iyi haberdi. Sude'ye dönüp "Evet küçük hanımefendi" diyince yumuşak bir şekilde omzuma vurdu. Tamam yumuşak değildi. Bende gülerek ekledim "Bu aksam güzel bir yemek ve sonrasında bizim eve gitmek nasıl olur?" Sude "Süper olur! Ama önce benim eve gidip bir kaç eşya almam lazım." Dedi. Bende başımla onayladım.
--
Eve vardığımızda nizamiyenin önünde durdum. Güvenlik aşağı inip "Her şey halledildi Egemen Bey. Temizlikçi de çağırıldı. Polislere konuştum by olay basına yansımayacak."
"Sağol abi" dedim ve "Abi artık bana bey demekten vazgeçersen sevinirim" diye ekledim ve siteye girdim. Evin önüne varınca bir polis arabası gördük. Of bu hiç aklıma gelmemişti. Arabayı durdurdum ve "Sude sen eşyalarını al, bende polislere konuşayım." Dedim. Başını salladı ve gitti. Polisler bizi görünce arabadan indiler ve bana doğru gelmeye başladılar. "Siz Egemen olmalısınız" diyince "Evet benim" diye onayladım. Adam daha da yaklaşıp "Bugün evde olanlar güzel şeyler değil. Sizin bir ilginiz olmadığını düşünüyoruz. Zaten bizim tahminlerimiz sizin eve hırsızlık amaçlı girdikleri ve birinin onları arkalarından bıçakladığı. Çünkü hepsi aynı çetenin üyesi ve hepsi birinin silahı ile vurulmuş bir kişinin de kaçtığını düşünüyoruz. Olay hakkında bildiğiniz bir şeyler varsa bize söyleyin lütfen." Dedi memurlardan biri. "Aslında ben o sirada evde değildim. Sude de uyuyordu ki zaten o silah seslerinden uyandı ve aşağı indiğinde bir yığın ölü adam vardı. Biz olayın sadece bu kadarından haberdarız." Dedim ve benimle konuşan memur "Tamam. Sadece bir süre şehir dışına çıkmasanız iyi olur. Çıkacaksanız da konumunuzdan haberimiz olsun." Dedi ve bende kafamı sallayarak onaylayıp "İyi günler" dedim.--
Sude bir bavulla dönünce şaşırdım. Çok şaşırdım. "Tatile gitmiyoruz bizim eve gidiyoruz" diyince "Egemen sence ben tatile bu kadar az eşya ile çıkar mıyım? " diye sordu. Ne demezsin. Şahsen ben bavula bile ihtiyaç duymazdım. Bir sırt çantası neyine yetmiyor. Ah bu kızlar yok mu.
Son bölümlerde aksiyon tavanda. Ama bu bölümde biraz tempoyu düşürmek istedim tabiki burda da ilginç şeyler oldu ama diğerleri ile kıyasla pek bir sey olmadı. Ayrıca mendilci çocuk kısmı gerçek bir hikaye. En azından mendili istemeden vermesi kısmı. Neyse çok uzatmadan kaçıyorum keyifli okumalar dilerim.
Not: Arkadaslar ben hikaye bölümünü yayınladım zannediyordum ama yayınlanmamış bende şaşırdım hiç bildirim yok diye. En son yeni fark ediyorum, gecikme için özür dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHİPSİZ KALPLER
RandomHer insan ağlayacağı bir omuz, tutacağı bir el haketmez mi? Hayallere kavuşmak, geciktiği için kızmak istersin. Hayaller gerçek olsa kim ne kaybederdi ki? Sevginin de dozu vardır ama. Çok olursa sonunda kaybın büyük olur.