KÇ-25

494 26 16
                                    

(Sea canımlar, çok uzun bir bölüm olmadı ama ben yazdığım için çokzel hissettim. Aslında biraz yetersiz gibi geldi ama önümüzdeki bi ay bölüm yazamayacağım için hemencecik yazmam gerekti. Neyse, çok konuşmuyorum, iyi okumalar tatlişler!)

(MEDYA: Makbule theme song asdfghj)

Gün bittiğinde Ediz daha gelmemişti. Belki de kaydını aldırmıştır düşüncesiyle rahatlamıştım ben de. Fakat eve vardığımda, sağolsunlar sevgili ev halkı bu rahatlığı çekip aldı.

"Abinin sözlüsü gelicekmiş bu akşam, ona göre hazırlanın kızlar," dedi Boyacı. Melissa'yla bakakaldık birbirimize. "Aslı mı geliyo?" diye sordum.

Mutfakta anneme yardım eden Makbule Teyze, Usain Bolt hızıyla salona damladı. "Ben geçen sizin evde gördüydüm vallaha, dedim hayırdır bi soriyim Mehveş'e. Meğersem o da bilmiyomuş, dedi bi tanışalım şunlan. Ne de olsa bitane oğlu var, elin kızlarına mı bıraksın?"

Hasbinallah, tabi mevzu nerde Makbule Hanım orda. Ben kafa sallarken içerden annem seslendi. "Melis, kızım babanı arasana bi, eve erken gelmesini söyle."

"Tamam!" diye cevaplayıp telefonumu çıkarttım. Tabikide babamı aramadım, arayamadım; yıllardır süregelen geleneği bozmayarak ödemeli attım. Babam bana geri döndü.

- Yoboseyo?

- Alo baba, sen misin?

- Evet kızım, noldu öz babanı tanıyamadın mı?

- Ya baba of, yobos mobos açıyosun telefonu nası tanıyım ya! Neyse, naber?

- İyiyim yavrum, sen?

- Ben de iyiyim sağol, şey dicektim ben, abimin sevgilisi geliyomuş, annem dediki erken gelicekmişsin.

Yaklaşık bi on saniye kadar sessiz kaldı babam, ben de fazla detay verdiğimin farkına vardım. "Tamam kızım," dedi en sonunda. Sonra aklına bişey gelmişcesine heyecanlandı. "Kaya'ya söyle, o da gelsin."

Bu sefer de sessiz kalma sırası bendeydi. "Ya baba ne diyosun ya?"

"Ben çok sevdim o çocuğu, çok efendi çocuk. Onu da çağırın. Neyse hadi öptüm ben, çavv!" diyerek telefonu kapadı. Yoboseyo mu? Çav mı? Sanki o evin reisi değil de, tontiş bir Pelinsu babası!

Telefonu kapadıktan sonra, Kaya ikileminde kalmıştım. Babam Kaya'yı çağırın demişti ama ben bunu istemiyodum. Zaten son günlerde Kaya bi garip davranıyordu. Amma velakin, ona da ödemeli attım. Çok geçmeden aradı.

- Melis?

- Aaa, meraba Kaya!

- Meraba, naber?

- İyidir işte senden?

- Ben de iyiyim, hayırdır?

Hayır değil çocuk hayır değil! En son bize geldiğinde evde katliam çıkmıştı!

- Ben şey için aramıştım, şimdi babamı tanıyosun zaten, Metin, o seni sever baya. Abimin sevgilisi gelicek, Aslı, zaten onu da tanıyosun. Seni yemeğe çağırmamı istedi bu akşam için.

Sessizlik. Fakat ben, Kaya'nın suratında şekillenen gülümsemeyi hissedebiliyordum. "Tamam olur," dedi bi anda. "Şimdi kapatıyorum, hazırlanmaya başlıyım." Ve telefonu suratıma kapattı. Arkamda bekleyen Meraklı Melahat çakması Melissa da atıldı. "Kaya gelicek miymiş?"

"Evet," diye yanıtladım. Bunun üzerine, "O zaman Burak da gelsin," diye önerdi. "Sevgili enişteciğim bir şey demez heralde."

"Tabikide der salak, herkes her gece bizde her gece bizde yeter," diye karşılık verip salona geçtim. Abim de gelmiş, heyecandan salonu tavaf ediyodu. Usulca yanına yaklaştım. "Demek Makbule tadını kaçırdı ayol," diyerek kıkırdadım.

Bana öldürücü bakışlarından attı. "Çeneni kapatıp oturabilirsin mesela. Böylece hep birlikte çenemizi kapatıp otururuz."

"Tamam be tamam, geçmiş geçmiştir," diye çemkirdim. Abim, onu ve Aslı'yı, çok afedersiniz, bastığımı yaymamdan korkuyordu. Ama ben muhterika bir kardeş olarak müthüş derecede ağzı sıkıyımdır.

"Hemen de sözlün olmuş bakıyorum, ne iş?" Göz kırptım. Abim Makbule Teyzenin bozboğazlığı ve patavatsızlığı yüzünden tabiri caizse göte gelmişti. İçini çekti. "Kendini CSI ajanı sanıyo, tek yaptığı da konuşmak. Başka halta yaramıyo."

Abim salonu tavaf etmeye devam ederken ben de mutfakta dedikodu kazanına düştüm. Çok şükür Makbule Teyze benim hakkımda bişey yakalayamamıştı ama asla yoklukta değildi. Bölümlük dizi gibi, yaklaşık iki saat boyunca mahalledeki bi kadından bahsedip durdu. Tam en heyecanlı yerinde, "Sonra bu kadın sen kötü yola düş, kim kurtarmış dersin?", cümlesinin devamını getiremeden kapı çaldı. Daha fazla bünyem kaldırmadığından, hızla kapıya koştum. Fakat abim benden hızlıydı. Kapıyı o açtı. Gelenler babam ve Kaya'ydı. Abim onları buyur etti ama Kaya'nın da burda olması pek hoşuna gitmemişti. Onlardan beş dakka sonra da Aslı gelmesiyle, abim çok sorun çıkaramadı. 

Sofraya geçtiğimizde, Makbule Teyze dışında herkesin suratında gergin bi bakış vardı. Kadın gerçekten de, gıybet üzerine doktora yapabilirdi. Benim bir yanımda Aslı, diğerinde de abim oturuyordu, buluşmaya giden sevgililerin yanında dursun diye gönderilen küçük kardeş gibiydim.

"Eee Aslı kızım, annen baban ne iş yapıyor?" Boyacı ev sahibi tavrıyla atıldı. Makbule Teyze'nin gözleri ve kulakları fıldır fıldır; her detayın beynine kaydediyodu resmen. Kaya suskundu, onu ilgilendiren bi durum yoktu ve son olarak abim, tam anlamıyla Allah'a emanet bir vaziyetteydi.

Aslı pısırıkça cevapladı. "Doktorlar efendim." Makbule Teyze bu detayı da beynine kaydetmişti.

Yemekler yendi, çaylar içildi; son durumda babam Aslı'ya ısınmış, abim rahatlamış gözüküyorlardı fakat annem ve ablam hala kaynana görümce tribindeydiler. Ben de ara sıra Kaya'nın bakışlarını yakalıyordum. Babam da iyice kaynaşmıştı onunla, Boyacı ve Mustafa'nın düşmanca bakışlarını umursamıyordu.

"Ben kalkayım artık" diye önerdi Aslı, akşam olduğu için abim onu eve götürecekti. Annem ve ablam haset tavırlarla Aslı'yı öptüler, ben de ona sarıldım. Makbule Teyze de ona sarıldı, kız az kalsın boğuluyordu. Sonra babam Kaya'yla kafa tokuşturdu. Kafa! O da gidiyordu. "Görüşürüz efendim," dedi ve bana bakarak çıktı. Hiç konuşmamıştık, Melissa da kulağımın dibinde öksürüyordu.

"Hm, sanmıyorum bu bakışların, öhö öhö, ateşini söndürebiliceni."

"Salak spastik," diye azarladım onu. "Ateşi bi tarafına sokucam şimdi!"

Biraz aşağıda kalıp gıybet toplantısını dinledikten sonra, günlük kotamı doldurmuştum. Odama çıktım, yatağa uzandım. Dalmak üzereyken bir sesle irkildim. Sonra da büyük bir gürültüyle. Büyükçe bir çakıl taşı yatağımdan zıplayıp yere uçtu, cam kırılmıştı. Pencereden baktığımda, aşağıda Ediz vardı.

KUZEN ÇAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin