KÇ-13

1.8K 74 1
                                    

Sessizce olduğum yerde durdum, yavaşça yere çöktüm. Bütün beyin hücrelerim harekete geçmişti: Kuzenim ne tür bi insan? Daha iki gün önce aşk acısından geberen Melissa şu an da Burak’la yiyişiyordu. Yani tamam filmlerden izlediğimize göre illaki aşık olduğun kişiyle yiyişmek zorunda değilsin. Ama yiyişen kişi Melissa ve Burak, bizim Melissa ve Burak olunca…

Gözümü onların üzerinden çekip odayı incelerken sehpanın üstündeki bira şişelerini fark ettim. Melissa sayesinde ev, ev olmaktan çıkmıştı; her türlü kötü alışkanlık, giren çıkan belli değil…

Ve o anda mutfaktan pencereye yansıyan gölgeyi gördüm, “biri” özellikle mutfak kapısını kullanarak evimize giriş yapıyordu, hakkaten giren çıkan belli değil. Ve bu kişi;

KAYA'ydı!

Artık evimize girme izni de olduğundan ön kapı, arka kapı farketmez diye düşünmüştü heralde. Sessizce olucakları bekledim. Melissa ve Burak öpücüklerinin sesinden başka bişey duymuyorlardı zaten. Onlar koltuğa doğru yürüdüler, Kaya mutfaktan salona çıkıp sağa döndü. Ve kafasını kaldırdıktan 5 saniye sonra elindeki çiçek buketiyle çikolata kutusunu yere düşürdü.

AMAN ALİ RIZA BEY AĞZIMIZIN TADI KAÇMASIN, harika bir karşılık olurdu ama “Söz sükûtsa gümüş altındır.” demeyi daha uygun buldum. Aman işte, “Söz gümüşse, sükût altındır.” olcaktı. Bu ikisini de hep karıştırırım. Herneyse. 

Melissa ve Burak’ın dudakları ayrıldı, Kaya’yı ve de arkasında beni gördüklerinde gözlerinde suçluluk belirdi.

“Kaya!” dedi Melissa.

Kaya cevap vermedi.

“Ben…” diye başladı ama artık toparlaması imkânsızdı. “Dün akşamdan sonra…”

Dün akşam bişeyler olduğunu biliyordum! ES OLWEYS!

Kaya’nın kaşları çatıldı, benim burada olduğumu hala fark etmemişti. “Dün akşam sana gerçekleri söyledim, yalandan daha iyidir. Ama seninle birlikte olmak istediğimi de söyledim!”

Melissa’nın gözleri doldu. “İkimizi birden nasıl sevebilisin?” Bağırıyordu. “Kim olsa, senin kıskandırmak amaçlı yaptığını söylerdi tıpkı ilki gibi.”

Kaya’nın dişlerini sıktığını duydum. Ciddi söylüyorum, dişlerin birbirini ezmek istercesine sürtüştüğünü duydum. Ve aynı zaman da arkandan da bir ses, “Mel, orda mısın?”

HEH ÇOK GÜZEL, Bİ EDİZ EKSİKTİ!

Kaya arkasını döndü, önce beni, sonra da arkamda belirmiş olan Ediz’i gördü. Hiddetle ve kırgınlıkla baktı.  

“Vay vay vay! KuzeniNden özenen Melis Hanım da eve erkek atmaya başlamış, hem de iki günlük erkekleri!” Sonra tekrar Melissa ve Burak’a baktı. “Kuzeninin de senden bi farkı yok işte Melissa, aynı kan aynı gen.” Burak’ın gözlerinin içine baktı. “Seni de kullanıyor, bil istedim!” Tekrar arkaya döndü. “Size de iyi fırınlar ve iyi mercimekler!” diye gürledi. Ön kapıyı kırarcasına çarparak çıktı.

Arkamda Ediz’in yumruklarını sıktığını hissedebiliyordum. Elimi bileğine koydum. “Boşver,” dedim. “Gel biz yukarı çıkalım.”

Ediz evet anlamında başını salladı. Sonra Melissa ve Burak’a döndüm. “Annemler kaçta gelir bilmiyorum ama buraları toplamanızı tavsiye ediyorum.” Onları yalnız bırakarak odaya geri döndük.

KUZEN ÇAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin