Karanlığın elleri üstüme bulaşmadan buradan çıkmalıydım.Lanet ormanın nerede bittiğini bile bilmiyordum.Tek yapabildiğim deli gibi koşmaktı.Yorulmamam gerekirken gittikçe nefes nefese kalıyordum.O'dan olabildiğince uzağa gitmeliydim.Gözlerimi kısıp daha dikkatli baktığımda ağaçların içinden gölgeye benzer varlıkların uçup geçtiğini gördüm.Her biri insan silüetindeydi.Yavaşlayıp birine dokunmak istedim.Elimi gölgenin içine daldırır daldırmaz bir kadının çığlığı kulaklarımı doldurdu.Panik içinde elimi çekip koşmaya çalıştım.Aniden ayağım kaydı ve kafam yerdeki kayaya çarptı.
Yatakta sıçrayarak uyandım.Başım fena halde zonkluyordu.Ayaklarımı yataktan sarkıtarak soğuk zemine bastım.Bir elimle başımı tutup odanın içine bakınıyordum.
"Alex nerdesin?"
Tam o anda kapı duvara çarparak açıldı.İrkilerek o tarafa baktım.
"Lia!"
Yüzü kıpkırmızı olmuştu.Bir elini yumruk yapmıştı.Hızlı adımlarla gelerek,tam önümde durdu.Gözlerini bir süre gözlerimden ayırmadı.Sonra bir anda kollarını belime dolayıp beni kendine çekti.Ne yapacağımı bilemedim.
"Beni çok korkutuyorsun."
Sonra devam etti.
"Ambulans çağırdım."Gözlerim iri iri açıldı.Kollarımla onu ittirerek serbest kaldım.
-Ne gerek vardı?Hem iyiyim ben.Arada sırada oluyor böyle.
-Değilsin.Israr etmeyi bırak.Tam o anda kapı çaldı.Alex beni yatağa oturtarak "Burada kal" dedi.Hastaneye gitmek istemiyordum.Ailemi tekrar korkutmak...
Alex ve iki tane sağlık görevlisi içeri girdi.Birinin elinde çanta vardı.
-Biraz önce ve bundan 4-5 saat kadar önce birdenbire bayıldı.Ne yapacağımı bilemedim.
-Tamam tansiyonu düşmüş olabilir,sakin olun.
Adam elindeki çantayı açıp içinden tansiyon aletini çıkardı.Yanıma geldiğinde diğer adam Alex'e sorular soruyordu.
-Sürekli kullandığı bir ilaç ve devam etmekte olan bir hastalığı var mı?
-Evet hastalığının ismini tam olarak bilmiyorum fakat ilaç kullandığına eminim.Nereden biliyordu?Marilyn dışında okuldan birine söylememiştim.Tabi ya!Kafa yormaya ne gerek vardı?O kıza sırlarımı asla anlatmamam gerekiyordu.Kimseye güvenemeden ve yapayalnız ölecektim anlaşılan.Alex hakkımda başka neleri biliyordu?
-Tansiyonu normal görünüyor.Kullandığı ilacın yan etkileri de olabilir.Şimdilik kötü bir durum yok fakat doktorunla tekrar görüşmen şart.
-Tamam en kısa zamanda gideceğim teşekkürler.İstemeden Alex'e bakıyordum.Dikkatle konuşan adamı dinliyordu.Yüzüne daha fazla bakmaya dayanamadım.Gözlerimi tişörtüne odakladım.Sağ kolunda kocaman bir kızarıklık vardı.Kan resmen oraya hücum etmişti.Daha önce böyle bir şey yoktu.Biraz daha inceledim.El izine benziyordu.Sanki orayı sıkıca kavramış devasa bir el.
Hayır.
O dediğini yapmıştı.Hediye bu muydu?Alex'e gerçekten zarar verebilmişti.Sadece benim görebildiğim şey etrafımdaki insanlara saldırıyordu.Buna katlanamazdım.Derinden gelen bir ses düşüncelerimi kesti."Tatlım bu henüz bir başlangıç.Gücümü sakın küçümseme."
Başımı sağa sola salladım.Alex'e zarar vermemeliydi.Kalbimde minik bir acı hissettim.Daha kaç saat olmuştu ki?Ondan gerçekten etkilenmiştim.Şimdi ise hepsi toz olmuştu.Buna katlanamıyordum.Neden beni seçtin lanet olası.Neden?
"Annen yüzünden tatlım.Hepsi onun suçuydu.Kendi dayanamadığı için beni sana bıraktı.Ne kadar bencil değil mi?"
Ne saçmalıyordu?Artık daha fazla düşünmek istemiyordum.Etrafıma baktım.Adamlar gitmişti ve fark etmemiştim bile.Sanki düşüncelere dalmam bir saniye sürüyordu ama gerçekte dakikaları buluyordu.Pencereye baktım.Hava aydınlanmıştı.
-İyisin değil mi?
Başımı salladım.Devam etti.
-Lia lütfen doktoruna tekrar git.Bu ciddi olabilir.
Önümde dikilen çocuğa baktım ve gözlerindeki endişeyi tekrar gördüm.
"Alex Morgorth seni hiç tanıyamamışım değil mi?Senden neden etkilendiğimi düşündüm.Sende gördüğüm güzelliğin fiziksel olup olmadığını...İnsanların taktığı sıfatlarla ilgilenmediğim açıktı.Sanırım ilki gerçekten beni önemsemendi.İkincisi ise dediğin bir şey yüzündendi.
"Yaşadıklarım için."
Sanki o tek bir anda senin içini gördüm.Siyah damarların etrafını sardığı ama ışığını kapatamadığı güzide kalbini.Sonra o ışık tüm vücudunu kapladı.Bu her insanın görebileceği türden bir şey değildi.Bir daha ben bile göremezdim belki de.Böyle olmasından korktum ve resmini yapmak istedim.O kısa sürede aklımdaki tek şey buydu.Fotoğrafını çeksem haksızlık ederdim sanki.Varımı yoğumu ortaya koyup resmini yapmam ve "İşte bu!" demem gerekiyordu.Kelimelere dökülebilecek bir şey değildi.Her ayrıntısını aklıma yazmak istedim.Maalesef hafızama kazıyamayacak kadar kısa sürmesinin tek sebebi vardı.
O.
Ya güzel bir şeyi görmemi istemiyordu,ya da hissetmemi.Yaşamak için ne gerekliyse benden hemen alıyordu.Nedeni açıktı.Ölüm kararını hızlandırmak.Nefret ve ne kadar pis duygu varsa iliklerime kadar işliyordu.Kendi çamurunu bana bulaştırıyordu.Parazit gibiydi.Sayesinde artık sana yaklaşamayacaktım bile.Bir gün bile sürmeden üstelik.Bunları hissettiğim tek insan sendin.Sanırım sana son kez bu kadar yakından bakabiliyorum değil mi?"Söylemek istediklerim bunlardı ama ağzımdan dökülen kelimeler bambaşkaydı:
-Beni düşünmen güzel ayrıca yardım ettiğin için sana borçluyum fakat ailem benimle yeterince ilgileniyor.Ayrıca onlara burada olduğumu bile söylemedim ki şuan çıldırmış olduklarına eminim.O yüzden lütfen beni evime götür.
Gözlerini kırpıştırdı.Bir elini ensesine götürüp,
-Haklısın düşünemedim.Seni arabayla bırakayım.Bu arada ceketin salonda duruyor.Sen hazırlanana kadar ben dışarıda olurum.
Kapıdan çıkıp gidişini izledim.Her zaman kalbimin olmadığını düşünürdüm ama şuan fena halde canım yanıyordu.Belki de bir çıkış yolu vardı.O'yla savaşarak ya da dediklerinin tam tersini yaparak.Artık sesini duymamak için sonuna kadar gitmeliydim.Daha önce de denemiştim fakat korkularım galip gelmişti.O sadece aptal bir parazit gerçek değil Lia.Kararımdan dönmeyecektim.Güçlenmesine izin vermeyecektim.Derin bir nefes aldım.Kendimi bir an önce toparlamam gerekiyordu.Ah telefonuma bakmayı akıl edememiştim.Annem ve babam kim bilir kaç defa aramışlardı.Eve gelmeyeceğim zamanlar mutlaka haber verirdim.Umarım polisi aramamışlardır.Bu arada elbisem neredeydi?Kesin yolda düşürdüm.Neyse artık partiye gitmeme gerek kalmadı.Marilyn'i görmek dahi istemiyordum.Odadan fırlayıp salona koştum.
Bu nasıl bir evdi böyle?O kadar büyüktü ki başım dönmüştü.Koltuklarından birinde kahverengi deri ceketimi seçebildim.Koşarak elimi cebine attım.Telefonumu elime aldığımda kilit tuşuna bastım."35 Cevapsız Arama"
"10 Yeni Mesaj"Tam anlamıyla boku yemiştim.Ekran kilidini açtım.Annem ve babamdan başka arayan yoktu.Ne yalan uyduracaktım acaba?Daha fazla panik olmamak için mesajlara bakmadan,ceketimi alıp kapıdan çıktım.Devasa bahçe kapısından Alex'in dillere destan arabası görünüyordu.Üstü açık mavi bir Mustang.Önünde beyaz şeritleri vardı.Tam modelini tabiki de bilmiyordum.Arabalarla çok işim olmazdı fakat bu cidden güzeldi.İçimde bir heyecan dalgası hissettim.Sanki midemle ağzım arasındaki bir yerde devasa bir lokma kalmış gibiydi.Nedeni açıktı.Alex arabasına yaslanmış ben gelene kadar gözlerini benden ayırmamıştı.Yere düşmemek için ona çok bakmadım.Hayatım tam anlamıyla bok çukuruydu ama halen normal insanların hissettiği şeyleri hissedebiliyordum.
Kapıyı bana açtı.Koltuğa oturur oturmaz emniyet kemerimi taktım.Filmlerde olduğu gibi bu işi ona bırakmak çok aptalca geliyordu.O da direksiyona geçip kemerime bir bakış attıktan sonra gülümsedi.Ardından motor sesi tüm sokağı doldurdu.