-Ne kadar korktuğumuzdan haberin var mı?
Kahretsin.
En nefret ettiğim kısma gelmiştik.Eve girer girmez önümde dikilmişlerdi,gece boyunca uyumamışlardı anlaşılan.-Marilyn'i de aradık o da çok endişelendi.
Eminim.
-Alex denen o çocukla bir daha görüşmeni istemiyoruz.Seni buraya kadar getirmesi bir incelik fakat problemli birisi olduğu ortada.Üstelik karıştığı suçlar bile var.Ceza olarak partiye gitmen yasak.
Bana uyar.
Aldığı cezadan mutlu olan bir tek ben vardım herhalde.
Derin bir nefes alıp ikisinin de gözlerinin içine baktım.Onlara kızmıyordum,evlatlık olmama rağmen bunu asla yansıtmıyolardı ve kesin olarak bildiğim tek şey onları çok sevdiğimdi.Eve geç gelince bile bu kadar endişelendiklerine göre ben gittiğimde neler olacağını düşünmek bile istemiyordum.Direnebildiğim kadar direnmeli ve O'yu yenmekte kararlı olmalıydım.Gerçek olmadığına inanmayı çok denedim ama şu yaşıma kadar iyice paranoyak olmuştum.Her gördüğüm işaret onu canlı kılıyordu adeta.Alex'in kolu gibi...
Yerimden kalkıp ikisini de sarıldım.
-Özür dilerim.Sizi bir daha asla üzmeyeceğim.Uzun kolları olan beyaz oyuncak ayısıyla duvarın üstünde oturuyordu.Gözleri az ileride neşeyle oynayan çocukların üstündeydi.Kahverengi örgülerinden bağımsız kısa saçlarını rüzgar uçuşturuyordu.Onlara katılmak istiyordu,isimlerini öğrenmek ve eğlenmek...Oysa tek yapabildiği hayal kurmaktı.Sanki onların içindeymiş gibi...
Kız hayaline o kadar dalmıştı ki bir süre yanındaki başka minik bedeni fark edemedi.
"Neden burada oturuyorsun?"
Başını çevirerek soruyu sorana baktı.Kendi yaşlarında sarışın bir oğlan çocuğuydu bu.Üstündeki kahverengi kareli gömleğinin düğmeleri sonuna kadar iliklenmişti.Siyah şortunun altındaki pahalı ayakkabılarından çıkan beyaz çorapları sevimli duruyordu.Yanında da kırmızı bir çanta vardı.Kız çocuğun sorusunu yanıtladı.-Öyle olması gerek.
-Seni bazen burada görüyorum.Sanki hep üzgün gibisin.Kız yüzüne bir gülümseme takınarak,
-Değilim.Bu arada benim adım Lia.Seninki nedir?
-Benimki de Alex.
-Çok memnun oldum Alex.Bir oyun biliyorum oynamak ister misin?
-Olur.
-Şimdi ben sana bir sırrımı söyleyeceğim sen de bana.Böylece daha yakın arkadaş olabiliriz.
-O zaman önce sen başla.
-Mmm peki.Benim bir arkadaşım daha var ama hayali.Bazen rüyalarımda yüzünü görebiliyorum ve istediğim her oyunu oynuyoruz.Ama bazen bana küsüyor.
-Neden küsüyor?
-Başka çocuklarla oynarsam kıskanıyor.Şimdi sıra sende!
-Babam eve içip geldiğinde beni dövüyor.Kızın gözleri hayretle açıldı.
-Neden peki?Niye sana vuruyor?
-Annem öldüğü için böyle oldu.Eskiden beni severdi.Çocuk küçük ellerini gömleğinden içeri sokup bir kolye çıkardı.Üçgen metal levhaya kazınmış süslü bir yazı vardı.
-Bak bunu da annem hastayken verdi.Güçlü kal yazıyormuş.Onu ne zaman özlesem buna baktığımda beni izlediğini hissediyorum .Ağlıyorsam hemen duruyorum.Sihirli bir kolye bu.
-Daha önce hiç sihirli bir kolye görmemiştim.Dokunabilir miyim?
-Tabikide.
Kız minik parmaklarını kolyenin üstünde gezdirdi.Sonra üvey annesinin ismini seslendiğini duydu.Yemek vakti gelmişti.
-Gitmem gerek sonra görüşürüz.
Alex'in yanağına bir öpücük kondurduktan sonra duvardan inip koşarak evine gitti."Bir gün bu kolye senin olacak Lia o zaman seni sevdiğimi anlayacaksın."
diye mırıldandı arkada kalan çocuk.