2

151 14 2
                                    

"Hayatta olmaz!"diye bağırdım.

Cadı ırkı olarak Orta Çağ'dan çıkamıyormuşuz gibi hissettiğimiz aşikardı.Taştan duvarları olan şato gibi bir okul,şamdanlarla aydınlanma,siyah üniforma...Evet.İlkeldik.Sadece hafta sonları iki gün Boston'ın merkezine inerdik ve diğer gençlerin hayatlarına özenmiş şekilde geri dönerdik.

Otobüsdeydik ve Boston merkezine yol alıyorduk.

"Bunu yapamayız."dedim yeniden.

"Alt tarafı küçük bir bara gidip ortama bakacağız.İçki içmeyeceğimize dair sana söz veriyorum."dedi Laura.O ne zaman "alt tarafı" dese olay bana patlıyordu.

"Hayır.Siz ne yapıyorsanız yapın.Ben her zamanki gibi Bay Kelly'nin kitapçı dükkanına gidip kitap alacağım.Oradan da kahve içmeye giderim.Sonra da Jenna teyzenin yolunu tutmayı planlıyorum."Jenna teyze Laura'nın teyzesiydi ve biz üçümüz izinli günlerde onun evinde kalırdık.Laura'nın teyzesi çok zengindi.Büyük yalıda üçümüzün varlığı bile hissedilmezdi çoğu zaman.

"Lütfen sen de gel.Lütfen..."

"Benim gelmemi neden istediğininzi açık açık söyler misiniz?"

"Yanımızda güzel birinin olması kendimize güvenimizi getiriyor.Oldu mu?"diye yakındı Ashley.

"Siz de güzelsiniz.Hey...Beni güzel mi buluyorsunuz?"

"Megan...Lütfen sen de gel.Sana yalvarırım."

Ofladım.Bayan Ledwiv bundan hoşlanmazdı.

"Düşüneceğim."dedim yol boyu rahatsız edileceğimim bildiğimden.

o sırada otobüs durdu ve camdan dışarı baktığımda koşan Jessica'yı gördüm.Elbette yine gfeç kalmıştı.Sinirle arabaya bindi.Bize doğru geliyordu.

"Ezikle,kalkın."dedi.Laura ve Ashley genelde onunla zıtlaşamazdı.Kalkacaklarken durdurdum.

"Jess.Gördüğün gibi ön tarafta tıpkı kafa tasısının içi gibi boş yerler var.Orada oturabilirsin."dedim.Jessica bir şey söyleyecek gibi oldu ama araba yeniden hareket edince sustu.

"Ucube."

Jessica'nın konuşmadığına emindim ama kafamın içinde sesi yankılandı ve kulaklarım çınladı.

Okuldan gittikçe uzaklaşıyorduk.Huzur damarlarımdaki kana yavaş yavaş yerleşti.Okulda beni kendinden soğutan kasvetli bir hava vardı.Ayrıca sadece kızlarla dolu bir ortam kişiyi kendi cinsiyetinden bezdiriyordu resmen.Herkes birbirinin klonu gibi davranıyordu.herkes tek bir amaç gütmüştü.Sanki yaptıkları sayesinde olacbileceklermiş gibi;yüce olmak istiyorlardı.

Fakat bu kişinin kendisiyke alakalı değildi.Tabiat seçiyordu ve bunu ne zaman düşünsem hem Yüce'ye hem de Hudson'a acıyordum.Hiçbir zaman tam olarak birbirlerini sevip sevmediklerini kestiremedim.Eğer seviyorlarsa yıllar önce yapılan bir büyünün etkisiyke birbirlerine bağlılardı,içler acısı.Eğer sevmiyorlarsa,birbirlerinden ayrılma gibi bir lüksleri yoktu, yine içler acısı...

"Ciddi anlamda yakışıklıydı.Ama fazla somurtkan değil mi sizce?Ayrıca sanki arkasından birisi silah tutuyormuş gibi bakıyor.Yanımıza yaklaşmadı bile.Yüce kim?Hala bilmiyoruz."dedi Jessica.

Arkadaşlarıyla yaptığı dedikodu beni ilgilendirmezdi.Hatta çoğu zaman ilgimi çekmezdi fakat şu an Race hakkında konuşuyorlardı.Sahi,o gün aşağı inememiştim.Veliaht bana o kadar garip bakmıştı ki yeniden aynı şekilde bakmaması için odamda tıkılmıştım.

"Artık Yalı'da yaşamaya başlayacak.Bilirsin,Jess.Bayan Ledwick Yalı'ya bir şeyler götürmemiz için bazılarımızı görevlendirir ve sen hep kaçarsın.Sanırım artık gönüllü olacaksın."diyen kız Jessica'nın kuzeniydi.Hep beraber kıkırdadılar.

YüceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin