3

116 10 3
                                    

Yüzümün kireç gibi olması mı,yoksa midemin bulanması mı daha kötüydü karar veremezken iki arkadaşımın da sarhoş olduğu gerçeği tam bir intihar sebebiydi.

"Megan yavaşlasana,seni sürtük!"diye bağırdı Laura.Yolun ortasında.

"Cadılar ışınlanmadığı için ırkıma küfrediyorum.Neredeydi bu teyzenin evi?"

"Meg...Sakin,kuzum."Ashley de zıvanadan çıkmıştı.

"Yeter ama!Bırakıp gideceğim sizi!"

Kıkırdadılar.

"İçki yok demiştim!"diye bağırdım.

"Neden normal olmayı denemiyorsun?"diye sordu Laura.Sesindeki baygınlık bana Race'i hatırlattı.

"Ne demek bu şimdi?"diye sordum.

"Neden genç olmuyorsun?Kırk yaşında gibisin.Çok güzelsin ama farkında değilsin.En yakın arkadaşın altmışına merdiven dayamış Bayan Ledwick.Onunla takılmayı daha çok seviyorsun."Kahkaha attı.

Gözlerim dolmaya başlamıştı.

"Ayrıca neden umutsuzsun?Her şeyi sen başarmak zorunda değilsin.İyi kızı oynamaktan vazgeç,Meg.Güçlü görünmene gerek yok."

"Güçlü görünmeme gerek yok!"diye bağırdım.Patlamıştım."Ama güçlü olmama gerek var anladınız mı?!Her şey görüntüden ibaret değil!Kendi ayaklarımın üzerinde durmak zorundayım çünkü siktiğimin şehrinde yanında kalacak bir yakınım bile yok!Ve sırf bu yüzden siz iki pisliği çekmek zorundayım!"

Yönümü değiştirdiğimde yaşlar hızla damlıyordu.Önce yanaklarıma,oradan da yere düşüp benden ve şu an bulunduğum hüzünlü durumdan küçük izler bırakıyorlardı.

Her şey üzerime geliyordu sanki.Anne ve babamın olmaması benim bir kusurummuş gibi davranan varlıklar sanki bunu yapmak için yaratılmış gibilerdi.

Ne yapacağımı ve nereye sığınacağımı bilmediğim için bara doğru yürüdüm.Üşüyordum.

"Güzellik?Nereye böyle?"Kalın bir sese sahip olan adam bana mı sulanıyordu?

"Sana ne?Git başımdan."

"Mitch.İşine."O ses...Race Hudson hemen arkamdaydı.Cünlenin altında yatan tehdidi fark etmek için cadı olmaya gerek yoktu.Böyle klişe bir şeyin,genelde kitaplarda okuduğum,başıma gelmesi beni başka bir zaman olsa gülümsetebilirdi.

Race'e döndüm.

"Siz sadece kutsanmış soydan gelen bir insansınız.Sizden yirmi kat daha güçlüyüm belkide.Ama tek bir kelimeniz her şeye yetiyor.Sadece cadılar arasında değil insanlar arasında da aynı güçlere mi sahipsiniz?"Bana yeniden hesap sormasını istemediğimden mi yoksa Bayan Ledwick geçen sene bize Hudson'dan bahsederken merak ettiğim için mi sorduğumu kestiremediğim uzun bir soru sordum.

"Kutsandım ben.Ne bekliyorsun ki,bücür?"Güldü.Az öncekinden daha vahimdi.Kendinde değilmiş gibi hissettiriyordu.

Arkamı döndüm ve başka bir yere gitmeye başladım.Hudson'a bulaşmak iyi olmazdı.İçimizden birinin gelecekteki eşiydi o.

"Dur."diye emir verdi.Bir cadı olarak onun emrine uymak zorundaydım.Ama,hey...Şu an okukda değildik ve ben de bazen kural yıkabilirdim.Ayrıca yarın bunları hatırlamayacaktı bile.Yarın beni hatırlamayacaktı.

Koşmaya başladığım an onun da koşmaya başladığını anladım.Ara sokağa girdiğimde karşıma devasa bir köpek çıktı ve ters yöne koşmaya başladığımda üçüncü kez Veliaht ile çarpıştım ve bütün vücudum üçüncü kez aynı hislere büründü.

YüceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin