Parçanın Adı: Frederic Chopin- Prelude İn E mirror
Bu bölümde betimlemelere daha fazla yer verdim. Bunun sebebi konunun 'Özgürlük' başlığıyla ele alınmış olmasından ve ana karakterlerin düşünce yapılarını bu sayede size aktarabilmiş olmaya çalışmamdan kaynaklanıyor. Umarım karakterlerin düşünce dünyalarını keşfederken sıkılmazsınız. Bu konuda görüşlerinize ihtiyacım var. Yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar...
***
Dışarıya bakan rüyadadır, içine bakan uyanışta.
-1-
Eylem yeni kuruttuğu kabarık saçlarını önüne alıp aynadaki yansımasına baktı. Kendini izlerken nasıl biri olduğunun analizini yaptı bir kez daha. Eliyle önüne aldığı saçlarını kendini geriye çekip önce arkaya attı sonra da sol yanında topladı. Ardından sol omzunda biriken saçlarını üçe ayırıp örmeye başladı.
Öncelikle kendiyle ilgili kendine itiraf etmesi gereken bir şey varsa o da kesinlikle masum biri olmadığıydı. Dışarıdan bakan sıradan biri için on yedi yaşında, saf, temiz biri gibi göründüğünün de farkındaydı. Ama görünenden çok daha farklı bir iç dünyaya sahip olduğunu biliyordu genç kız. Sadece, masumiyetini yok edebilmek için eline daha önce hiç fırsat geçmemişti, hepsi bu. Yetimhanede geçirdiği yılların aksine biraz normal görünen bir düzende yaşasaydı çoktan aklına koyduğu ilk kötü düşünceyi gerçekleştirirdi.
Hiç erkek arkadaşı olmamıştı. Ne sevgili ne de sadece arkadaş manasında. Eline erkek eli değmemişti henüz. Baba veya abi rolünü üstlenen bir erkek bile dokunmamıştı ona. O derece uzaktı ki karşı cinsten. Ama yine de ailesiz, başıboş bir insanın daha serbest olması gerekmez miydi bu tür konularda? Sonuçta herhangi bir ilişkiye girecek olsa ona hesap soracak veya hesap sorma cesaretini gösterecek çok az kişi çıkardı karşısına. Ve Eylem şundan emindi ki; karşısına böyle bir şeyde hesap sormak amacıyla çıkan bir insanı asla takmaz, ciddiye almazdı. Ancak onun durumu farklıydı. Erkeklerle sadece okul ortamında, minibüste, otobüste, caddede, sokakta, kısacası günlük hayatta karşılaştığı insan topluluğunun içinde, toplum denilen kavramın oluşturduğu zorunluluk nedeniyle bir arada bulunuyordu. Ve Eylem kendini güncel hayattaki toplumdan dışlayıp soyutlaştıralı çok olmuştu maalesef. İnsanlarla muhatap olmayı kesen ve olabildiğince az diyaloglarla yetinmesini bilen biri için erkek bulup aşık olmak veya cinsel ilişkiye girmek olanaksıza yakındı.
Hayatında daha önce nasıl olduğunu merak bile etmemiş, porno filmelere bakmamıştı. Yetimhanede bırakın o tür bir filmi, çizgi film izlemek için bile yer yoktu zaten. Ancak içeriğinde seks bulunan birçok kitap okumuştu. Bu kitapları okumayı da seviyordu. İçeriğinde cinsellik bulunan kitapları okumayı sevmesinin nedeni bu tür kitap yazarlarının satır aralarına sığdırdığı kelimeleri beyninde canlandırıp bundan duyduğu haz değildi elbette. Hatta çoğu zaman o cümle ve kelimelerde anlatılmak isteneni anlamıyor, kafasında canlandıramıyordu bile. Seks ile ilgili ona söylenecek onlarca kelimeye önceden okuduğu kitaplar nedeniyle aşinalığı olurdu. Ancak o kelimelerden herhangi birinin ne anlama geldiğini sorsalar kesinlikle bilemez, belki sadece tahmin yürütebilirdi.
Bu tür kitapları okurken heyecan duymamasının nedeni de henüz hiç yaşamadığı bir şey hakkında kafa yormaya üşenmesi, birkaç kez düşünmeyi denese de ona çok uzak gelen bu gibi şeyleri zihninde canlandırmayı becerememesiydi. Bunu yaşamadan da kendi kendine düşünerek bundan haz alan kızların var olduğunu şahit olmasa veya görmese de biliyordu. Bu belki onlara göre normal bir şeydir, yaşamadan da hissedebilmek vardır, diye düşünüyordu kendi kendine. Ancak Eylem, tuhaftı zaten. Farklıydı. Herkes tarafından dışlandığını hissetmesinin altında yatan yüzlerce sebepten biri de buydu belki.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN VURUŞ
Teen FictionÖlümden hiçbir şekilde korkmayıp, hayatı, dünyayı, insanları umursamamayı en acı olaylarla deneyimleyerek öğrenmiş bir kız. Griye aşık. Eylem Renksiz... "Her şeyi denedim. Beni görebilmeleri için, elimden geleni yaptım. Başardım mı? Hayır! Ulaşılmaz...