Bölüm 8- Gidiyorsun

3.1K 242 52
                                    

*Bazen gerçekleri bilmemek daha iyidir.*

Multide Gamziş'imin harika bir çalışması var. Kendisi pek beğenmiyor ama bence çok güzel olmuş. Sizce nasıl?

Bölüm Şarkımız: Bora Cengiz- Gidiyorsun 

Ayağa kalkmak için geriye ittirdiğim sandalye zeminde tok bir ses çıkarırken yaşlı gözlerimle bakıyordum hala. Bazen gerçekleri bilmemek daha iyidir derler. Mantığım hiçbir zaman kabul etmedi bunu. Bir insan hayatının gerçeklerini öğrenmemesi nasıl iyi olabilir ki diye düşünür, bu teze karşı çıkardım hep. Yanılmışım... Hakan'ın ağzından çıkan kelimelerin sonucunda anladım ki, bazen gerçekleri bilmemek daha iyiymiş.

Çalan zil ile Hakan'da oturduğu yerden kalktı. Kapıyı açmaya gittiğini kavrayan zihnime karşıt, hareket edemeyecek bir bedene sahiptim o an. Mutfağa elinde zarf ile gelen Hakan'a bakarken, o zarfın içindekiler korkutuyordu beni.

''Seni bekletme sebebim bu zarfta gizli... Tüm kanıtlar var burada.'' diyerek zarfı önüme itti. İstemiyorum ki! Zarfı açmak, içindekilerle yüzleşmek istemiyorum.

''Aç lütfen...'' derken elini, elimin üzerine koydu Hakan. ''Aç ki gör. Gör ki inan bana, içinde şüphe kalmasın. Seni yaralayacak şeyleri önüne koymam, merak etme.'' diyerek bana güven verici bir bakış yolladı.

Sandalyeye geri otururken, zarfın üzerinde gezinen parmaklarımı durdurdum. Hakan'ın avucunda kalan elimi de çekerken, zarfı kavradım. Ağız kısmını yırttım zarftan çıkan şeyleri masaya bıraktıktan sonra derin bir nefes aldım ve kağıtlardan birisini elime aldım. Elime aldığım resim güvenlik kamerasından çekilmişti sanırım. Çünkü griydi ve net değildi. Hakan'ın resmiydi bu... Hakan'ın o gün orada olduğunun kanıtı olan bir resim...

Hakan ''İyi misin?'' derken akan yaşımı sildi. İyi miydim? Bilmiyorum...

''Bilmiyorum.'' diyerek, dosya halindeki şeyi aldım elime. Okuduğumda ise anladım ki; elimdeki dosya babamın, Hakan'ın annesini öldürdüğü davanın dosyası.

''Benden nefret etmiyor musun?''

Hakan, sorumu anlamamış olmalı ki hemen kaşlarını çattı.

''Babam, annenin katili... Bu, çok ağır Hakan... Nasıl benden nefret etmezsin?'' derken süzülen gözyaşlarımın ardından, yenileri kaplıyordu yüzümü.

''Bilmiyorum. Evet, normalde senden nefret etmem gerekirdi ama senin ne suçun var ki? Hem tanıştığımızda, birbirimizi sevdiğimizde bilmiyorduk ki bunu. Biz masumuz Ecrin. Aşkımız masum, sen masumsun. Senden nasıl nefret edebilirim ben?'' derken bana sarılmak için hamlede bulunuşuyla geriledim biraz.

Senden gidecek birisine, bu kadar yakın durmamalısın Hakan.

''Etmelisin, etmen gerekirdi.'' derken kalktım sandalyeden. Saçlarımın arasına geçirdiğim parmaklarım, saçlarımdan kaymak yerine takılı kalırken sinirle çektim elimi.

''Nefret etseydin, bu kadar yanmazdı canım. Bırakmak daha kolay olurdu.''

Ağzımdan fısıltıyla çıkan cümlem, onun kulaklarına erişmedi.

''Bu kadar meleğim. Benim anlatacaklarım bu kadar. Sana kendimi savunuşum, aşkını her zaman taşıdığıma dair sunacaklarım bu kadar.'' derken, o da kalktı sandalyeden. ''Senden nefret edemem. Varlığınla nefes alırken, senden nefret etmek nefesimi keser.''

''Hakan.'' diye inleyişim bir sızlanıştı sadece. Yapmamalısın Hakan... Beni sevmemelisin... Bu sadece sana daha fazla acı verir. ''Her şeyi anlatacağım sana, sonra seçim senin dedin ya...'' deyişim ile umutla bakan gözlerini bana çevirmesi bir oldu. Yutkundum o an. Yani yutkunmaya çalıştım. Boğazıma takılan şey, hani nefes almanızı engelleyen ama öldürmeyen o yumru... Yutkunamadım o an.

ECRİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin