1K 80 18
                                    

Şey bölüm çok geç geldi ama elimde olan bir şey değil. Yoğun ilhamsızlık yaşıyorum.

Ayrıca oyların ve özlellikler yorumların düştüğünü görünce yazasım gelmiyor. Hatta bu yüzden bir hikayemi daha sileceğim. Bu konularda ne kadar hassasım bilemezsiniz :c

Sınır: 38 OY

Elini tereddütle kaldırdı sonra vazgeçip cebine yerleştirdi. "B-ben cidden üzgünüm."

Üzgün olmasını gerektiren bir sorun yoktu. Fletcher doğru olanı yapmıştı. Erkenden ayaklarım üzerinde durmayı öğrenmem gerekiyordu. Gülümseyerek dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Sorun yok. Cidden..."

"Ba...ba?"

Justin'i görüş alanımdan çıkarıp merdivenin son basamağından inmeye çalışan Mona'yı endişeyle inceledim. Minik elleri sıkıca klasik korkuluklara tutunuyordu. Justin'e göz ucuyla bakıp Mona'nın yanına gittim.
O, bir elini ikinci basamağa yerleştirirken, "Yardım edebilir miyim?" diye sordum.

Saçını geriye atıp kaşlarını çattı. Elini basamaktan çekip avucunu bana doğrulttu, harfleri yutarak, "Ayıy," dedi.

Kıkırdadım ve kaza ihtimaline karşın düşmemesi için onu korudum. İki elini de basamağa yerleştirip zemine indi. Doğrulduğu gibi paytak adımlarla, bizi izlemekte olan Justin'e ilerledi.

Justin, onu kollarının arasına alıp başına ufak öpücükler kondurdu. "Kızım, bir süre görüşemeyebiliriz."

Gözlerimi kaçırıp merdivenin basamağına oturdum. Mona, siyah saçının ucuyla oynadı ve mıkırdandı.

Justin, hafifçe gülümseyip oturma odasına doğru ilerledi. Ayağa kalkıp arkalarından ilerlerken Fletcher ile çarpıştık. Elinde tuttuğu vodka şişesi yerle buluşup tuzla buz olurken Fletcher kahkaha atarak duvara yaslandı.

"Yardıma ihtiyacın var mı?"

Başımı kaldırıp bizi inceleyen Justin'e baktım. Mona, elinde tuttuğu bebekle oynarken oldukça mutlu duruyordu.

"Hayır." Sesim olması gerektiğinden kısık çıktığında Fletcher yere birden oturdu.

"Siktir." kaşlarını çatıp bana baktı. "B-bir sorun yok değil mi?"

Sarhoş olmasından dolayı harfleri yuvarlıyor ve oldukça yavaş konuşuyordu. Başımı onaylamazca sallayıp yerdeki cam parçalarını toplamaya giriştim. "Bir süre sende kalmam gerekiyor."

Fletcher tek kaşını kaldırdı. Sindirmek için bir süre bekledikten sonra "Eee?" dedi.

Cam parçalarını yere bıraktım. "Bu halde nasıl araba kullanacaksın?"

Gülümsedi sonra kirli sakalını kaşıdı. Siyah yırtık metal tişötü sabahki durumundan daha kırışık gözüküyordu. Gözlerini kapattı. "Taksi?"

Dürtükledim. "Uyuyayım deme." şişkin duran cebini elimle yoklayıp telefon olduğunu anlayınca cebinden aldım. "Numara."

İnledi. Eli refleks olarak şakaklarına yönelirken rahatsızca kıpırdandı. Beyninin çarkları oldukça yavaş dönüyordu, sanırım. "Bilmiyorum."

Önüme düşen siyah tutamı geri tel tokama kıstırdım sonra cam parçalarını tamamen toplayıp mutfağa gittim. Dolunay'ın görkemli ışığı uzunlamasına duran mutfak camından içeri süzülüyordu. Ne yazik ki bugün yıldızlardan eser yoktu. Bu da demek oluyor ki, bence gelecekte memnun olmayacağım olaylar yaşayabilirdim. Camları kapının yanında duran çöpe attım. Buzdolaplarında magnetlar bulunurdu. Başımı büyük buzdolabına çevirdim. En üstte bir taksi kartvitizi fark ettiğimde elime alıp telefona numarayı geçirdim.

"Ne yapıyorsun?"

Justin, oldukça sessiz bir şekilde yanıma gelişi ürkütmüştü. Sanki hayatım bir televizyon; kanalı değişmiş ve şimdi farklı rollerde gibiydik. İfademi ölçercesine başını bana doğru eğdi. Yüzünün kusursuz görüntüsünün tapusunu almış gibi gülümsüyordu. "Sadece taksi çağıracağım. Bilirsin, Fletcher sarhoş."

Dudağını büzdü. "Sırf Mona'yı biraz daha görmek için bırakabilirim."

Evet, bu iyi fikir gibiydi. Tabii, annesi şu an yolda olduğuna göre taksiyle gitmek daha güvenilir geliyordu. Pattie beni Justin ile görürse olay Justin'in yalan söylemesinden berbat gerçeklere kadar uzanabilirdi. Ki, Justin'in bile bu berbat gerçekten haberi yoktu. Sırrımı bir süre saklamak bu durumda iyiydi.

"Ah, lütfen. Annen gelecek. Taksi çağırmalıyım."

Öğrendiğim bir özelliği: İnatçılığına laf topunu atmadan çevirdiğim numarayı aradım. Sesi boğuk gelen bir adam ben adrese geçene kadar sustu. Telefonu kapattığımda Justin'in bir avcı dikkatiyle beni izlediğini fark ettim. Pencereyi döven su sesiyle yağmurun başladığını anladım. Yanından geçerken "Ne dersin Justin? Sence bir hırka daha almalı mıyım?" diye sordum.

"Yağmur yağıyor. Tabii..."

Gülümseyip duvarın dibine yatmış Fletcher'ı kaldırdım. Bedeni bir erkeğe göre ağır sayılmazdı. Başı gerdanıma düştüğünde buklesi yüzüme gelmiş ve gıdıklamasına neden olmuştu. Justin, yeni giydiği siyah eşofmanıyla taşımama yardım etti. "Sikik herif," diye mırıldandığında aniden Mona'ya baktım. Sırıtarak bebeğinin saçlarını tarıyordu.

"Saçları cidden seninkine benziyor. İpek gibi ve parlak."

Kaşlarımı kaldırarak Justin'e baktığımda gülerek Mona'yı izlediğini gördüm. Sağ dirseğini bacağına yaslayıp çenesini
avucuna yerleştirdi. "Mükemmel bir kız. Ona bakmaya doyamıyorken ilk ayrılığı yaşamak beni kırıyor."

Gülümsedim, "Gelemez misin?"

Baktı, gülümsedi. "Bilemiyorum." birden derince yutkunup bana baktı. "Aethelind,"

Gülümsemem solarken sorunun ne olduğunu anlatması için içim içimi yiyordu. Boyattığı saçlarını düzeltip bana baktı.

"Hoşuna gidecekmi bilmiyorum." sesindeki vızıltı rahatsız ediyordu. Kahve gözlerini sıkıca yumdu. "Eğer bunu yapmasaydım, Aster onu benden alacaktı. Çekinmeyecekti."

Elini cebine yerleştirdi ve bir kimlik çıkardı, Mona'nın kimliğini. Elime uzandı ve kimliği avucuma bıraktı. "Ah, Aethelind; ben... Mona'yı üzerime aldım. Babası olarak, resmî."

Şaşırmıştım ama mantık olarak bunun gerekliliğini fark edince bir tür endişe yaşamıştım. Anî kararım daha ortaya çıkmayan kötü sonuçlar doğuruyordu. Elimdeki kimliğin ebeveyn kısmına baktım: Babası Justin Bieber.

"Aster'a para ödedim ve..."

İçim burkulsada yakaladığım bir nokta içimi ürpertti.

Kaşlarımı çattım. "Bu... Ne zaman oldu?"

Dudaklarını birbirine bastırdı. "Sen girdikten bir ay sonra."

Gözlerimi kapattım sonra kimliği hızla masaya koydum. Sinir dalgası vücudumu hükmetmek için çaba sarf ederken Justin, kendinde suç arıyordu. Beynimi kurcalayan ve beni istemediğim gerçekle buluşturan sorun ise şuydu:

Aster aylar önce Mona'dan vazgeçmişse, o gün... Hapishanede ilk ziyaretçim olduğu gün neden bildiği şeyleri sormuştu?

Taksinin korna sesi kulaklarıma dolduğumda sarhoş Fletcher gibi ben de yerimde zıpladım.

Ya Aster yanıma hiç gelmediyse?

mom ∴ justin bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin