Kötüler Sevilmezler -Bölüm On Üç-

247 18 12
                                    

Aranıza yavaş yavaş dönmek, mükemmel bir his. Sonunda kafamdakileri parmak uçlarımda hissedebildim. Yine de, hiç içime sinen bir bölüm olmadığını itiraf etmek zorundayım. Kelime tekrarları ve saçmalıklarla dolu oldu. Hala kanı hissetmekte sorunlar yaşıyor olsam da, şimdilik bundan daha iyi bir bölüm sunabileceğimi sanmıyorum. Her neyse multiye güzel bir şarkı koyuyor, ve sizi kelimelerimle yalnız bırakıyorum. İyi okumalar.

***

Krys sessizliğin ortasında uzun sayılamayacak bir süre boyunca bekledi ve aniden kapının kırılmasıyla kendine geldi. İçeri dolan insanlar ellerindeki silahları oradan oraya savuruyor, sanki önlerine gelen her şeyi yakıp yıkmak istiyorlardı. Ve elinde bir bıçak olan orta yaşlı bir adam Krys'e yaklaştığında kız aslında yapması gerekenin ne olduğunu bilmediğini fark etti. Öldürmeli miydi? Yoksa kaçmalı mıydı?

'Av ve avcı Krys, unutma. Yemezsen yenilirsin.'

Kız Nich'i duyduğunda tek yapması gereken şeyin kendine güvenmek olduğunu anlayabilmişti. Yine de Taroxlar'ın adamı olan Hanie'yi vurduktan ve onu ölüme terk ettikten sonra başka birini daha canından etmek istemiyordu. Ama kural buydu işte. Öldür yoksa ölürsün. Onu avlamak isteyen avcılar ona hem bir avcı hem de bir av olduğunu unutturmuyorlardı.
O bu karmaşanın içinde düşüncelere dalmışken aniden kafasında hissettiği acıyla yere yığıldı. Biri sanki kafasına demir bir balyozla vurmuştu. Acı, beynini delip geçen bir ağrıya dönüşüyordu. Buna rağmen gözlerini açtı ve karşısında duran adamı gördü. Elindeki silahın kabzasından bir sıvı damlıyordu yere. Krys'e ait bir sıvı. Onun kanı.
Bir gün biri size gelip elinde üzerinde sizin kanınızın olduğu bir silahla karşınıza dikilen adamın aslında sizin doktorunuz olduğunu söylese buna ancak gülüp geçebilirdiniz. Ama belirli şartlar altında, bu neden olmasındı? İşte Krys karşısındaki Doktor Gebrail'e bakarken aynı böyle düşünüyordu.

"Krys!"

Birden görüntüye pembe saçlı Alan girdi ve elindeki silahla hiç düşünmeden, Krys gibi titremeden ya da ağlamadan adamı vurdu. İri beden yere yığılırken Krys kolunun sertçe çekildiğini hissetti.

"Kendine gel fare surat! Ölmek istemiyorsan aptal aptal hareketler yapmayı kes ve şu asalakları öldür."

'Krys, ölmeni istemiyorum, lütfen seni kaybetmek istemediğimi anla artık."

Kız derin bir nefes aldı ve kontrolün kendinden kafasındaki şeye geçtiğini hissetti. Hepsini öldür. Krys bıçağın kabzasını daha çok sıkarak ileriye atıldı. Ne yaptığını bilmiyordu, sadece önüne yığılan beden sayısının her dakika daha da arttığını fark edebilmişti. Vahşice hırlayıp yeniden profesyonellere taş çıkartacak şekilde bıçağını kullanırken vücudundan yükselen hislerin normal olmadığı açıktı. O sıcak sıvının ellerinden akmasını veya boğazından aşağı geride metalik bir tat bırakarak kaymasını istiyordu. Kanla bir bütün olmak istiyordu. Bu yüzden onu öldürmek isteyen insanları giderek daha da vahşi ve insancıl olmayan yollarla öldürmeye başladı.

"Yuin tut şunu!"

Ve kız birden elinden bıçağın çekildiğini ve sağ kolunun havada asılı kaldığını hissetti. Hızla onu durduran kişiye dönüp sol koluyla vurmak istediğindeyse sol kolunun da esir alındığını fark etti.

"Kendine gel Krys!"

Krys onları duymuyordu bile. Tek istediği önüne çıkan herkesi öldürmek ve kan çıkmasını sağlamaktı.

'Krys? Beni duyuyor musun meleğim?'

Nich'in sesini duyunca kızın vücudu kısaca titredi ve kafasındaki şey zihninin odalarından birine saklanıverdi. Artık yine kendisiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

×TELEPATİ× #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin