Gül Yoksa Ölürsün -Bölüm Altı-

203 26 15
                                    

Sevgili arkadaşlar, bölümleri olabildiğince erken yayınlamaya çalışıyorum. Yazması hiç kolay değil, ilham perilerim de yaz tatiline çıktılar herhalde. Neyse. Lütfen ama lütfen fikirlerinizi benimle paylaşın çünkü yazılarımın nereye gittiğini merak etmiyor değilim. Umarım beğenirsiniz biraz kısa olmuş olabilir ama olsun, iyi okumalar. Yeni bölüm hazır olana dek vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

***

Birkaç saat sonra kapı çalındı ve doktor içeri girdi.


"Ailene veda etmene izin vermediğim için beni bağışla ama-"


"Onlar benim ailem değil."


Doktor durakladı.


"Nasıl-"


Krys derin bir nefes aldı ve daha önce serumun takılı olduğu elinin ağrıdığını hissetti.


"Bak doktor, bana ne yapacaksan yap ama konuşma."


Kız kendi sesinin nasıl bu kadar katı çıkabildiğini merak etti. Sonra doktorun böyle kaba davranmasından alınabileceğini düşündü ve daha kibar bir sesle devam etti.


"Yani, lütfen."


Doktor onaylar biçimde mırıldandı ve arkasındaki hemşireye bir şeyler söyledi. Hemşire kafasını salladı ve yanlarından uzaklaştı. Doktor kızın yanına gelip kalkmasına yardım etti.


'Krys, bitanem?'


Kız doktorun kolunu sıkmamak için kendini zor tutuyordu. İçinden yükselen heyecanı başka türlü nasıl atabilirdi bilmiyordu ki.


'Nich?'


Ses hala endişeliydi, Krys ise korkuyordu ama en azından artık her iki taraf da ne yapacaklarını bildikleri için daha keyifliydi.


'Tanrım, tekrar söyle.'


Krys gülümsememek için dudağını ısırdı.


'Nich.'


Ses inledi.


'Adımı ilk kez bu kadar sevmeye başladım. Dudaklarının aldığı şekli görmek isterdim.'


Kız ve doktor yürüyerek bir tür toplantı odası gibi bir yere geldiler. Adam kapıyı açtı ve ikisi içeri girdiler.


"Çocuklar, Krystalina'ya 'merhaba' deyin lütfen."


İçerideki hastalar, kaba deyimiyle 'deliler', kıza el salladılar.


'Nich, beni deli hastanesine getirdiler.'

×TELEPATİ× #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin