Gri -Bölüm On Bir-

167 20 1
                                    

Yazmak için 'İntihar Sanatı' adlı bir şarkıyı milyarlarca kez dinlemek zorunda kaldığım bir bölümdü. Bundan şikayetçi değilim elbette ama yine sabah 4'e kadar oturdum bu partı tamamlayabilmek için ve emin olun gözlerimin altındaki torbalar pek de iç açıcı bir manzara sergilemiyorlar. Eğer uyuyabilsem günlerce uyumak isterdim ama şu sıralar, daha doğrusu şu son 2 aydır, ağlamaktan düşünmekten ve yazmaktan uykuya kalan sadece 20 dakikam var. Sizi sıkmak istemiyorum ama bunun karşılığını votelerinizle ve yorumlarınızla verebilmenizi ümit ediyorum. İyi bir yazar değilim ve büyük ihtimalle sadece sizleri sıkan kelimeler sunuyorum ortaya ama uykumun bedelini ödeyecek tek şey sizlerin okuması, yorumları ve oyları. Her neyse. Yine uzattı da uzattı bu kız, diye düşünüyor olmalısınız bunun için üzgünüm. Özgür olun. İyi okumalar dilerim.

***

Krys bir elindeki silaha bir de Alan'ın kararlı mavi gözlerine baktı.

"Şaka mı yapıyorsun?"

Alan kollarını iki yana açarak kıza döndü.

"Şaka değil, hadi beni vurmayı dene."

Krys şaşkınlığını üstünden atamadan Nich'i kafasında duydu.

'Ateş et Krys.'

Kız hayretle kaşlarını kaldırdı. En az yarım saattir Alan ona kendisine ateş etmesini söyleyip duruyordu. Ve şimdi Ses de aynı şeyi söylüyordu.

"Seni öldürebilirim biliyorsun, değil mi?"

Pembe saçlı bir kahkaha patlattı. Krys hala anlamaz gözlerle onu izliyordu.

'Güzelim merak etme, ona zarar vermeyeceksin.'

'Emin misin Nich?'

Alan hareket etmeden öylece duruyordu. Krys bir şey yüzünden terlediğini ve bileğindeki acının keskinleştiğini hissetti.

'Eminim. Hadi vur onu.'

Kız yavaş ve titrek hareketlerle tabancayı kaldırdı. Onun zayıf ellerine biraz da olsa ağır geliyordu ama tutuşu rahattı. Alan bu silahın ona çok uygun olduğunu söylemişti ve şimdi yanılmadığını görmek güzeldi.

"Pekala, ateş ediyorum."

Alan kafasını aşağı yukarı salladı. Krys tedirgin bir şekilde tetiği parmak uçlarında hissettiğinde nefesini verdi ve biraz zorlanarak parçaya bastı. Mermi beklediğinden daha hızlı bir şekilde pembe saçlıya doğru giderken Krys'in geriye doğru düşmemek için fazla çaba sarf etmesi gerekmişti.

'Papatyam, gözlerini aç.'

Nich'in sesini duymasıyla Krys mekanik bir hareketle gözlerini açtı. Alan ona alaycı bakışlarını dikmiş, sırıtarak bakıyordu. Kız onun acılar içinde yerde kıvranmayışına beklediği kadar çok şaşırmamıştı.

"Ama...nasıl?"

Alan omzunu silkerek kıza doğru yürüdü. Krys onun ne yaptığını anlamamıştı. Pembe saçlı bembeyaz elini kaldırıp öne uzattı. Birden aralarında oluşan görünmez duvar hafif bir çarpma sesi çıkardığında Krys'in gözleri kocaman olmuştu. Hayret dolu bir nefes alıp tabancayı yere yavaşça bıraktı. Elleri atışın şiddetiyle hala titriyordu.
Silah kullanma ya da birilerini vurma fikrine ne zaman alışabilecekti?

'O iyi Krys.'

'Neden onu vurmadım?'

Alan elinde bir bıçağı çevirerek görünmez duvarın dışındaki bir plastik cesete hızla fırlattı. Krys bu sahneyi dikkatle ve nedeni bilinmez bir ilgiyle izliyordu.

×TELEPATİ× #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin