Multimedya: Ben :-)
Bölüm biraz kanlı olucak. Beğenmenizi umuyorum.
"Sude?!" acı bir bakış vardı suratında. Önce ne diyeceğimi bilemedim. Sonra yavaş yavaş Sude'ye yaklaştım. Tüm vücudu ve dudakları kurumuş kan içindeydi. Yaşayıp yaşamadığına bakmak için elimi tam uzatacaktım ki anı bir refleksle birkaç saniye içinde hızla kalkıp yine uzandı. Korkudan elimi tuttum ve geri çekildim. Aleyna ise çığlık attı.
Cesaretimi toplayıp tekrar yaklaştım. Korka korka işret ve orta parmağımı boynuna yaklaşırdım ve nabzını aradım. Damarında hissettiğim atmayla gözlerimi kocaman açtım ve kekeledim.
"Ya-ya-yaşıyor. Sude yaşıyor." dedim. İkisi de anlamsızca yüzüme baktılar.
"Yaşıyor diyorum. Ölmemiş. Anlamıyor musunuz?" diye bağırdım ve Sude'nin yanaklarına hafifçe vurmaya başladım. "Sude? Sude beni duyuyor musun? Sude? Sude?" dedim ve kafasını hızla bir sağa bir sola sallamaya başladım. Tepki vermiyordu. Aklıma bir şey geldi. Belki acı hissederse beyin bunu algılayıp onu uyandırır diye düşündüm.
Odadan çıktım. Önce banyoyu bulup bir havlu aldım ve soğuk suyla ıslattım. Evi biraz dolaştıktan sonra mutfağı buldum ve dolapları karıştırmaya başladım. Kısa süreli aramam sonucunda tuzu buldum ve biraz elime döktüm.
Koşarak odaya gittim. Yağız Sude'nin yanına yere diz çökmüş, Sude'nin elini avuçlarının arasına almış ve kafasını yatağa yaslayıp ağlıyordu. Evet Yağız ağlıyordu.
Hemen yatağa oturdum ve biraz tuzu Sude'nin bacağındaki kesiğe döktüm. Önce bir tepki vermese de sonradan bacağı titremeye başladı. Ardından kollarını çırpmaya başladı hafiften ve aniden gözlerini kocaman açtı. Sonra çığlık attı. Ben onu kendine getirmeye çalışıyordum ama bir fayda etmedi. Sonra Yağız ayağı kalktı ve Sude'nin yanına gidip ellerini tuttu ve onu kendine çevirdi.
"Sude'mm iyi misin?" diye sordu. Salak! Mal! Gerizekalı! Kız nasıl iyi olsun ya!
Sude Yağız'a döndü. Onu görünce gözlerinin ici parladı resmen. Sonra Yağız'a yaklaşıp ona sarıldı. Ama sarılması ve çığlık atıp geri çekilmesi bir oldu. Kızın her yeri kesik. Canı yanmıştır diye düşündüm.
Sude yatağına oturup ağlamaya başladı.
"Yağız yaralarını temizlememiz gerekiyor. Sen evde tentürdiyot falan ara. Ben de kanları silicem." dedim. Yağız tamam der gibi kafasını salladı ve odadan çıktı.
Elimdeki ıslak havluyla Sude'nin bacaklarından başlayarak kanları temizlemeye başladım.
"Siz kimsiniz?" dedi Sude. Kafamı kaldırıp ona baktım. Sesi yumuşaktı. Ama zar zor konuştuğu her halinden belliydi.
"Uzun hikâye Sude. Sana her şeyi anlatıcam. Ama önce iyi olman gerek." dedim ona. Biraz durdu. Sonra tamam der gibi kafasını aşağı yukarı salladı.
"Sude. Tüm olanlar benim suçum. Bu hâle gelmen... senden çok özür dilerim." dedim. Sesim titredi. Bana anlamayan gözlerle baktı. Tepki vermedim.
Sonra kafama bir şey dank etti. Aleyna nerde?
Hemen kafamı arkaya çevirip etrafı taradım. Aleyna duvar kenarında, yerde baygın bir şekilde yatıyordu. Yerimden kalkıp Aleyna'nın yanına gittim. Kafasını sallayıp dürtükledim.
"Aleyna? Kalk hadi. Aleyna? Aleyna?" cevap vermiyordu. Sonra aklıma şeytaniece bir fikir geldi.
"Aleyna çabuk kalk o adam geldi! Aleynaa!!" diye bağırdım. Tepki vermedi yine. Sonra dayanamayıp sert bir tokat yapıştırdım suratına. Yerinden zıplayarak kalktı. Başını ellerinin arasına aldı.
"İyi misin?"
"Galiba."
"Tamam." dedim ve tekrar Sude'nin yanına gittim. Sonra odaya Yağız girdi. Elinde ilk yardım çantası vardı. İçinden tentürdiyot ve pansuman bezi çıkardı. Sude'ye hiç bakmıyordu. Baksa da sadece gözlerinin içine. Gözü hiç vücuduna kaymıyordu.
Neyse. Sude'nin üstündeki kanı tamamen temizledikten sonra dolabından iç çamaşır çıkarıp giyilmesine yardımcı oldum. Ardından yaralarına pansuman yapıp sardık. Sonra üstüne birşeyler giydirdim.
"Bence Sude bundan sonra bizimle kalmalı." dedim Yağız'a.
"Zaten artık burda yanlız kalması iyi olmaz." dedi. Ben Sude'nin dolabına yöneldim. Üst kısımda bir sırt çantası buldum. Onu elime alıp Sede için biraz kıyafet, iç çamaşır ve onun bana söyleyip içine koyduğum bazı kişisel eşyaları.
"Hadi hemen gidelim ben korkuyorum burdan." dedi Aleyna. Onu onaylayarak tam kapıya yönelecektim ki kapı aniden sert bir şekilde kapandı. Ödüm koptu resmen. Aleyna ile çığlık attık. Yağız şok olmuştu. Yerinde taş gibi kalmıştı. Sude ise bayıldı.
Kapıya döndüğümde altında kırmızı bir sıvının aktığını gördüm. Yaklaştım. Parmağımı değdirip burnuma yaklaşırdım. Kokladım. Bu metalik kokuyu çok iyi biliyorum. Kan....
Ayağı kalktım ve kapıya doğru elimi uzattım. Açılmıyordu. Yağız da Sude'yi ayıltmıştı.
"Aç kapıyı seni pislik şerefsiz!!" diye bağırdım. Ve kapı hızla açıldı. Gördüğüm manzara karşısında geriye doğru sendelerdim. Ne diyeceğimi şaşırdım. Sadece ağzımdan bir küfür çıktı.
"Hassiktir!"
* * * * * * * * *
ÇOK ÖNEMLİ LÜTFEN OKUYUN!!!!!
Selam kankiler. Size önemli bir duyurum olucak.
Ben bu hikayeye başladığımda kafamdaki kurgu çok farklıydı. O yüzden ismini LÂNETLİ EV olarak seçtim. Ama zaman geçtikçe kurgum değişti ve kitabın ismiyle alakasız bir hâle geldi. Bu yüzden kitabın ismini değiştiricem. Kitabın ismini
PEŞİMİZDEKİ PSİKOPAT
yapmayı düşünüyorum. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz benim için çok önemli. Düşüncelerinizi yoruma bekliyorum.
ÖPÜLDÜNÜZ......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEŞİMİZDEKİ PSİKOPAT
HorreurHiçbir şeyden habersiz yaşayıp giderken bir ölümle başladı maceramız. Önce iki kişiyken sonradan bir kişiye daha açıkladık sırrımızı. Her geçen gün benim yüzümden başkalarının çırpınışlarıyla acı çekiyordum. Peşimizde gizemli bir psikopat.. Başımız...