"Sürprizimi beğendiniz mi?"
"Ya yeter artık ne istiyorsun bizden?" diye bağırdım.
"Peki tamam direkt konuya giriyorum. Aleyna mı yoksa Sude mi?" dedi ve kahkaha atmaya başladı.
"Amacım ne senin? Ne demeye çalışıyorsun Allahın belası?!!" dedim sinirle. Bana korkarak bakan Aleyna ile göz göze geldik. Gözleri dolmuş ve olanları anlamaya çalışıyordu.
"Gerizekalının tekisin Helen. Sana ikisi arasında bir secim yapmanı söylüyorum."
"Neden ya?! Neden? Ne yapacaksın? Ben artık bıktım bu kovalamacadan! Senin sorunun benle onlarla değil! Neden bunu yapıyorsun?" dedim sinirle. Yanağımın ıslandığını hissedince daha çok sinirlendim ve sert bir şekilde göz yaşlarımı sildim.
"Başkalarının çırpınışlarıyla sen acı çekeceksin! Tıpkı benim gibi! Anlaşıldı sen kararını vermekte zorlanacaksın." dedi ve telefonu suratıma kapattı.
Neye uğradığımı şaşırdım.
Başkalarının çırpınışlarıyla sen acı çekeceksin! Tıpkı benim gibi! Derken neyi kastediyordu. Çıldırıcam yemin ederim çıldırıcam. Ben ne yaptım ona?
Hafızamı zorluyorum ama hiçbir şey hatırlayamıyorum. Odaklanamıyorum geçmişe.
Kafamı kaldırıp baktığımda Aleyna koltukta oturmuş elleriyle ağzını kapatmış ağlıyordu. Yağız'ın gözlerinde korku vardı. Sude de ise bir türlü anlayamadığım bir duygu vardı gözlerinde. Birden gizleri doldu ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Yağız beni şaşırtacak bir hareket yaptı. Sude'yi umursamadan geçip oturdu.
Artık sinirlerim bozulmuştu. Birşeyler yapmalıydım. Bu oyuna bir son vermeli pesimizdeki psikopatı bulup kim olduğunu öğrenmeliydim.
Tam bir şey söyleyecekken balkon kapısı hızla açıldı ve içeri bir şey atıldı. Ve daha ne olduğunu anlamadan odanın kapısı hızla kapandı içerisi sis dolmaya başladı. Bu... bu öyle bir şeydi ki..
Nefes alamıyordum. Boğazım çok kötü yanıyordu. Öksürme sesleri geldi. Ben de öksürüyordum. Yağız'ın "Helen?" dediğini duyabildim ancak. Ardından biri beni kollarımdan tutup çekti. Refleks olarak gözümü kapattım. Açtığımda ise aramızda santimlerin bulunduğu bir çift gök mavisi gözle karşılaştım.
Öyle bir bakıyordu ki tanımlayacak kelime bulamıyordum.
"Sen." diye bir fısıltı çıktı ağzımdan. Elim hemen maskesine gidince hızla elimi tutup bunu engelledi. Ardından en senin kenarında hissettiğim bir acı. Ve karanlık.
Ama... ama ben korkuyorum. Çok karanlık. Kimse yok. Yalnızım. Her yer bomboş. Yüzümü avuçlarıma alıp ağlamaya başladım. Dizlerimin üzerine çöktüm.
"Yeter artık. Dayanamıyorum ben. Kimsin söyle! Aci çekmekten yoruldum!" diye bağırdım. Ama sadece sesimin yankısını duydum.
Gözyaşlarımı silip ayağı kalktım. Yürümek istedim ama birkaç adımdan sonra hareket edemedim. Çok... çok korkuyordum. Birden önümde siyahlar içinde biri belirdi. Dikkatlice baktım. Gök mavisi gözler.........
"Sen?! Bana artık kim olduğunu söyle ne olur?"
"Bunu kendin öğreneceksin merak etme. Az kaldı. Her şeye. Çok... az.. kaldı..."
"Gitme! Dur! Lütfen?" ama beni dinlemeyip yavaş yavaş gitti.
Aniden kendimi bir sandalyeye bağlı bir şekilde buldum. Kalın ve bu can yakan iplerden kurtulmaya çalıştım ama olmuyordu. Başaramıyordum.
Başıma müthiş bir ağrı girince inledim. Bir ışık görür gibi oldum. Yavaş yavaş gözlerim açılıyordu. Kendime geldiğimde etrafıma bakıp nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Gördüğüm bulanıklık yavaş yavaş geçince her şeyi seçebiliyordum.
Ben, Aleyna, Sude ve Yağız. Dördümüz de sandalyelere bağlı bir şekilde duruyorduk. Ayılan tek kişi bendim. Oturma odasındaydık. Ama ne koltuklar ne de televizyon vardı. Oda bomboştu. Ayaklarımız sandalyelerin ayaklarına, kollarımız ise arkadan kalın iplerle bağlanmıştı. Ağzımız da koli bandıyla. Çok sinir bozucuydu.
Tepinmeye başladım. Dilimle koli bandını atmaya çalıştım. Ah tabi ki işe yaramadı.
"Boşuna uğraşma..." dedi arkamda bir ses. Adım seslerini duyabiliyorum. Tam karşıma geçti ve gözlerim bana nefretle bakan gözleriyle buluştu.
"Kurtulamazsın." diye devam etti. Ama ben konuşmaya çalışıyordum. Yanıma gelip koli bandını sertçe çekti. Çığlık attım ben de. Çok acımıştı çünkü.
"Ne yapacaksın?" diye sordum sesimin titremesine engel olamadan.
"Acınacak durumdasın." dedi bana. Sonra karşımda yan yana dizilen Aleyna, Sude ve Yağız'ın arkasına geçti ve daha önce elinde fark etmediğim çok değişik olan bıçakla oynamaya başladı.
"Hangisi?" diye sordu.
"Ne?"
"Aleyna mı yoksaa Sude mi?"
"Neden yapıyorsun bunu?"
"Neden mi? Bana yaşattıklarınızın acılarını çıkarıyorum." dedi sinirle.
"Yaşattıklarınız mı? Başkaları da mı var?" dedim ve yavaş yavaş aklıma birşeyler gelmeye başladı.
Fatih?
Pelin?
Bu bu o olamazdı değil mi?
"Sen..." dedim bana bakmıyordu. Belki de umursamıyordu.
"Yoksa Pelin...." dedim ve aniden kafasını bana çevirdi. Sinirden titrediğini fark edebiliyordum. Kendini gülümsemeye zorladı.
"Demek hatırlamaya başladın. Buna sevindim." dedi.
Anılar aklıma bir bir gelirken gözlerim doldu. Kafamı önüme eğip ağlamaya başladım. Kendimden o kadar nefret ediyordum ki!! Ağlarken her hıçkırığımın beni boğmasını diledim.
"Pişmansın değil mi? Ama bak ben yapacaklarımdan hiç pişman olmayacağım." dedi ve Sude'ye yaklaştı. Kendimi zorladım. Birşeyler söyleyebilmek için.
"Yapma.... lütfen?!" dedim hıçkırıklarıma engel olamadan.
Kahkahaları kulaklarımı doldurdu.
"Aynı şeyi ben de söylemiştim. Hatırladın mı?" dedi ve bıçağı Sude'nin suratında gezdirdi. Arkama gidip bir sandalye ile geri döndü. Tam karşıma geçip oturdu.
"Artık kim olduğuma eminsin sanırım." dedi gülerek. Cevap vermedim, ağlıyordum.
"İntikam alacağım hiç mi aklına gelmedi? Yaptığınız onca şeyden sonra hiçbir şey yapmayacağımı mı sandınız?"
Cevap veremedim.
"Benim ne kadar acı çektiğimi biliyor musun?"
Yine cavap veremedim.
"Susma! Bu sana hiçbir fayda sağlamayacak!"
"Ne diyebilirim ki?" dedim. Sesim kısık çıkmıştı.
"Nasıl yapabildiniz bunu? Lan sen de kızsın hiç mi düşünmedin onu?!"
"Fatih beni tehdit etti. Ne yapabilirdim? Mecburdum başka çar-"
"Gelip bana söyleyebilirdin! Anlıyor musun? Ama artık bitti. Ve ben Pelin'in intikamını hepinizden alıcam."
Haklıydı. Her zerresine kadar haklıydı ve ben şu an bu durumdan kurtulmak için nelerimi vermezdim.
Pişmanım... hem de çok... ama bu hiçbir şeyi değiştirmicek. Biliyorum.....
**************
Bölüm çok geç geldi biliyorum. Hepimizden çok özür dilerim.
Bu arada aramızda Çorum'lular varsa bana özelden mesaj atmasını istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEŞİMİZDEKİ PSİKOPAT
TerrorHiçbir şeyden habersiz yaşayıp giderken bir ölümle başladı maceramız. Önce iki kişiyken sonradan bir kişiye daha açıkladık sırrımızı. Her geçen gün benim yüzümden başkalarının çırpınışlarıyla acı çekiyordum. Peşimizde gizemli bir psikopat.. Başımız...