Gözümü açtığımda başımda lanet bir ağrı vardı. Sanki yüzlerce kişi tarafından dayak yemiş gibi hissediyordum kendimi. Kalkıp aynaya baktığımda yüzümü görünce şok oldum. Balondan bir farkı yoktu. Çok mu uyudum? Ne zaman uyuduğumu da hatırlamıyordum. Hem neden benim üstümde sadece iç çamaşırlarım var? Lanet olasıca akşam ne halt yedim ben? Of başım çatlıyor. Zor bela kalktım etrafıma baktığımda Tuğçe'yi ortalıklarda göremedim. Çok mu erken kalkmıştı ya da ben mi çok uyudum? Saate baktığımda daha 07,00 gösteriyordu. Erkendi aslında, ben gayet normal bir saatte kalkmışım. ''Tuğçe'' diye seslendim, ses gelmeyince dışarı çıkmıştır, bende hazırlandıktan sonra yanına giderim diye düşündüm. Banyoya doğru gittiğimde kapıdan Tuğçe'yle Mert'in sesi geliyordu, biraz tartışır gibi konuşuyorlardı. Merakıma yenik düşüp banyo kapısının arkasına geçip dinlemeye başladım.
- Mert sarhoştu kız, emin ol hatırlamıyordur ne yaptığını. Kafana takma lütfen, uyansın konuşursun adam akıllı.
- Bilmiyorum Tuğçe bilmiyorum, nasıl bana böyle bir şey yapar? Çok kızgınım ona, akşam tam bir çift gibiydik, aramızda çok güzel bir elektrik vardı.
- Ya kız bir uyansın konuşursun, emin ol hatırlamayacak hiçbir şeyi. Belki seninle yaşadıklarını bile hatırlamayacak ama sakın kızın üstüne gideyim deme tamam mı?
Mert'le mi yaşadıklarım? Ben Mert'le ne yaşamış olabilirim? Hem neden bana bu kadar sinirli bu çocuk? Ben ona hiçbir şey yapmamıştım ki. Sonra üstümde sadece iç çamaşırlarımı görünce ağlamaklı gibi oldum. Aman Allah'ım ne halt yedim ben? ''Allah'ım lütfen pişman olacağım şeyler yapmamış olayım, lütfen lütfen.'' Ya yapmışsam? Ne yapacaktım ben şimdi? Bir daha Mert'in yüzüne nasıl bakarım? Mert bana bunu nasıl yapar? Nasıl sarhoşken benimle birlikte olur? Gözlerim dolmaya başlamıştı bile...
- Anlaştık mı Mert, Eda'nın üstüne gitmek yok.
- Tuğçe neyi anlamıyorsun? Ben ona asla zarar vermem, yarı yolda bırakmam, sadece anlamaya çalışıyorum akşam olanları, gördüklerim gözümün önünden gitmiyor.
Gözlerimden yaşlar geliyordu, ayaklarım tutmamaya başlamıştı, inanamıyordum kendime, ben Mert'le olamam, olsa bile böyle başlamamalıydı. Ah Eda yaktın başını, nasıl hatırlayamazsın olan biteni? Çocuk resmen onu yarı yolda bırakmam diyor. Gözyaşlarıma engel olamıyordum, bunu yaptığıma gerçekten inanamıyorum, keşke zamanı geri alabilseydim, o lanet bara hiç gitmezdim.
- Nasıl tanımadığı bir adamı öper. Gerçekten aklım almıyor Tuğçe.
''NEEE ?? ''
Kapıyı öyle sert açmıştım ki parmağım arada sıkışmıştı ''ne'' dememle çığlık atmam bir oldu. Lanet olsun çok acıyordu, ağlamaya başlamıştım bile, Mert'le yaşadıklarım yetmiyor gibi bir de üstüne tanımadığım biriyle mi öpüştüm? İyice kızarmaya başladım ölmek istiyordum.
- Eda !! İyi misin? Çok acıdı mı?
Kafamı salladım, olanları bilmek istiyordum. Mert'in yüzüne bile bakamıyordum utançtan.
- Tuğçe ben akşam kimi öptüm? Lanet olası akşam ben ne yaptım çabuk bana anlat !!
O kadar utanıyordum ki kendimden, ağlaya ağlaya Tuğçe'ye soruyu anca 1 dakika da sorabilmiştim.
- Eda olanlar akşamda kaldı. Ben her şeyi unutabilirim, her şey eskisi gibi olabilir.
Mert bana acımış olmalı ki geri adım atıyordu. Biraz önce Tuğçe 'ye ''ona çok kızgınım'' demiyor muydu? Neden hemen yumuşadı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DELİ AŞIK
Teen Fiction- Eda, bu kapıyı şimdi açmazsan kırmak zorunda kalıcam. Sesimi çıkarmadan olduğum yerde zıpladım, korkudan altıma işeyecektim. Arada kapı olmasına rağmen, bana hala boğa gibi sinirli olduğunu görebiliyordum. Kapıya biraz daha böyle yumruk atmaya dev...