TALİHSİZ BEN

212 41 4
                                    

Aslı'nın yanında sessiz sessiz oturdum. Tuğçe'yle Aslı kahkaha atıp ortalığı inletiyor, bense olduğum yerden kaçıp gidecek planlar yapıyordum. Bunun burada ne işi var ki? Anneannemin evindeki hamam böcekleri gibi her yerde karşıma çıkıyor, korkmaya başlıyorum iyice bir gün yatak odamda da görürsem şaşırmazdım ''sen geç yat benim yatağa, kendi odanmış gibi kullan.'' derdim. Nedense hiç konuşmuyordu, sadece kızgın kızgın bana bakıyordu. Bu işte kesin bir şey var, eminim acısı sonra çıkacaktı. Fingirdek Tuğçe'de resmen çocuğun içine düşecekti. Bu kız hiç akıllanamaz mıydı? Beni öpen çocuğun bu olduğunu bilse eminim birde o tokadı yapıştırırdı. Sessizliğimi Tuğçe'yi uyarmakla bozdum, yanına gidip çaktırmadan bacağına vurdum ''Aaa'' diye bağırarak ortalığı inletti. Çetin'de meraklı gözlerle ne olduğunu sordu. Tuğçe'nin konuşmasına izin vermeden ben atladım.

- Tuğçe'nin böyle huyları vardır. Kusura bakmayın.

Sesimdeki yumuşaklığa ben bile şaşırmıştım o nasıl şaşırmasın, garibim beni ilk defa bu kadar hanım efendice görmüştü. Tuğçe'de benden geri kalmayıp benim bacağımı cimcikledi, ben ortalığı ayağa kaldırmadım tabi ki de.

- Ne yapıyorsun kız?

- Asıl sen ne yapıyorsun kızım, çocuğun ağzının içine düştün.

- Vurman gerekmiyordu direk söyleyebilirdin.

- Anlayacağını düşünmüyorum ki Tuğçe , sen anca şiddetle yola geliyorsun.

- Ama Eda ablası, baksana nasıl yakışıklı. Nasıl efendi, bir içim su. Bunu doğuran anaya varya prim vermeleri gerekir prim.

- Tuğçe ne ablası kız. Anlamıyorum ki sen nasıl bir kız oldun başımıza, adam öküzün önde gideni uzak dur ondan, tanımıyorsun daha onu.

- Sen tanıyor musun ? Yoksa sen mi?

- Ne ben mi?

- Sen işte, o çocukla hani anlarsın ya.

- Tuğçe o çeneni kapatmazsan seni çamdan aşağıya atarım sonra üzerine ağaç dikerim dallanır budaklanırsın.

Bu kızı halıya yatırıp ayaklarına 3000 sopa vurmak gerekir, o zaman belki akıllanır da yola gelir. Beklediğim an gelmişti çocuk Aslı'nın yanına gelip yanağından öptü.

- Abicim dikkat et kendine olur mu? Bir şey olursa muhakkak beni ara.

Tesadüfler üstüne tesadüfler, bir an önce bu oteli terk etmek istiyorum. ''Abi'' dedi ya! Böyle ince, zayıf, narin hanım efendi birisinin nasıl böyle öküz bir abisi olabilir ki. Beni görmemezlikten gelip yanımda oturan Tuğçe'nin elini sıktı.

- Tanıştığımıza memnun oldum, Tuğçe hanım.

- Tuğçe demen yeterli bana.

Elimde kalacak şimdi bu kız, nasıl da cilve yapıyor tanımadığı çocuğa. Bana hiç bir şey söylemeden çıktı, gitti. Çocuktan nefret etmeme rağmen yinede beni görmemezlikten gelmesi tuhaf bir şekilde canımı sıkmıştı. Bari ''Görüşürüz, kendine iyi bak'' filan deseydi. Toplum içinde dışlanmak kadar kötü bir şey yokmuş, onu anladım. ''İyide sende çocuğa demediğin laf bırakmadın ne yapmasını bekliyorsun ki kul köle mi olmasını boş ver böyle daha iyi.'' içimdeki melekler, sen doğru olanı yaptın boş ver takma diyorlardı. Doğruydu da.

- Hazırsanız, gidelim prova odasına.

- Tamam ben hazırım. Eda sen yine nereye daldın?

- Yok bir şey, ne dediniz?

- Aşağıya iniyoruz, hadi kalk.

Keyfim tuhaf bir şekilde bozulmuştu, kafamdan çıkmıyor beni görmemezlikten gelmesi. Öküz işte kendini ne sanıyorsa. yaha fazla rezil olmak istemiyorsam, kafamda ki düşüncelere bir son verip akşamki dansa hazırlamam gerekiyordu. Ayağa kalkıp çantamı aldım, ayakkabılarımın olduğu poşeti ortada göremeyince Tuğçe'ye kızgın kızgın baktım.

BİR DELİ AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin