HEM ''KAS YIĞINTISI'' HEM ''AYI''

301 50 7
                                    

- Ne yapalım Baş komiserim? Alalım mı karakola hanım efendiyi?

- NEE !!! Baş komiser mi???

Bu adam, Baş komiser olamaz eğer baş komiser ise yandığımın resmidir, adama kaç defa vurmuştum. Mert daha önceden biliyor muydu acaba? Çaktırmadan Mert'e baktım. Çaktırmadan bakıyorum çünkü göz göze gelsem elinde kalıcam. İnanılmaz sinirli şu an bana, haklıydı çocuk. Her şeyi geçtim, ben bu adamı nasıl öperdim? Bunu öptüğüm zaman, beynim nasıl çalışıyordu kim bilir. Bana baktığını fark edince;

- Ne bakıyorsun be, dedim.

- Arabaya ne zaman bineceksiniz diye, bakıyorum.

- ''Bineceksiniz'' Mi? Mert' de mi gelecek?

- Evet 

-  Ama neden ?  Onun suçu yok ki. 

Kafasındaki şişlikle, boğazındaki morluğu gösterince hemen anlamıştım.

- Bu yüzden. 

- Mert, sen bunu mu dövdün? İnanmıyorum sana.

Bana kızgın olmasına aldırış etmeyip, koşup Mert'in boynuna sarıldım. 

- Afferim bee! Kimin arkadaşı, hak etmişti bu herif.

Sesimde inanılmaz bir neşe vardı. Bu sefer sinirlenen Baş komiser bozuntusu olmuştu. Mert'se zavallım, şaşırmıştı hareketime. ''Dur dur bir dakika, bu adamla kavga ettiyse adamın yüzü tanınmaz halde olması gerekmez miydi?''

-Hani adamı tanınmaz hale getirmiştin. Biraz daha yüzünün sol tarafına çalışsaydın, belki o zaman tanınmazdı. Ah senin yerinde ben olacaktim varya; eşşek sudan gelene kadar döverdim. Gözünün yasina bakmadan ver Allah ver.

Mert ne kadar sinirli olsa da, gülebilmişti söylediklerime.

- Mert ben ciddiyim.

Komiser, sinirli sinirli bana bakıyordu. Hiçte umurumda değildi, Vallah. Bakarsa baksın. Bende ona kafamı çevirip sinsi bir bakış attım, bakışlarımda her anlam yüklüydü. Ama en çok zafer kazanmış  gibiydi bakışım.'' Hey gidi hey! Sen bana bulaşmayacaktın oğlum, böyle yaparlar adamı.''

- Eda, adam Baş komisermiş sussana biraz.

Mert bunu söylerken bile, bıyık altından gülüyordu. Bende sadece, omuz silkiyordum .

- Bana ne canım, Baş komiser ise Baş komiserliğini bilsin oda. 

- Hadi oyalanmayın binin arabaya.

Arabaya binip karakola geldiğimizde, ilk önce Mert'i odaya aldılar. Mert odadayken, bende sıkıntıdan polis memuruyla konuşmaya çalışıyordum. Ama hepsi nemrut suratlıydı. Birisi bile benimle, doğru düzgün konuşmadı.

- Yazık sizin halinize, gerçekten Allah sabır versin.

- Ne diyorsunuz hanım efendi?

- Diyorum ki Allah sabır versin böyle bir baş komiserle ömür geçmez. Kötü davranıyor mu size? Söyleyin şikayet edicem. 

- Yok hanım efendi, Çetin Baş komiser burada görevli değil.

Demek ismi Çetin'miş. Bu adamla başka zaman başka yerde karşılaşsaydım alırdım hemen avucumun içine gül gibi çocuk kaçırır mıydım, ismi de güzelmiş ''Çetin'' Ama malesef, ne kadar cennetten çıkma da olsa bu maganda ayısıyla bir saatimi bile baş başa geçiremem ne bir saati bir dakika bile tahammül etmem. Mağazası burada değil miydi bu dağ ayısının? 

- Nerede görevli dağ a.... 

Lafımı tamamlamadan sustum çünkü aklımdaki kelimeyi söylesem adam direk üstüme atlardı. Hiç çaktırmadan sözüme devam ettim.

BİR DELİ AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin