Çekim Yasası

383 35 22
                                    

Alarm çalmaya başladığında güneş daha doğmamıştı. Bezgin bir tavırla alarmı kapattı. Tüm gece uyanık kalmıştı aslında onun yüzünden uyuyamamıştı. Attığı saçma sapan ayrılık mesajlarından sıkılmıştı. Nedendir bilinmez bu kıza farklı bir şekilde tutulmuştu. Onu bırakmayı gerçekten istemiyordu, belki de ona âşıktı. Onun yüzünden uyuyamadığı kaçıncı geceydi acaba? Kız inatla ayrılmak istiyordu ama sebepleri yeterli değildi, hayır onu bırakmayacaktı.

Belki de gitme isteği yüzünden bu kadar bağlanmıştı... Başında şiddetli bir ağrı vardı ve ağrı yavaş yavaş gözlerine iniyordu ve omzu! Gece sinirle yere attığı CD'leri toplamaya çalışırken karanlıkta masaya vurmuştu. Acısı sabah çıkıyordu. Ah of bu fenaydı işte. Belki biraz uzanırsa geçerdi. Tamam, tüm gece yatmıştı ama onun yüzünden başını rahat rahat yastığa değdirememişti bile!

Biri omzunu koparıyordu, acı aniden gözlerini açmasına sebep olmuştu. Annesi uyandırmak için omzunu sarsıyordu. 'Of yanlış omuz anne ' , "Ege, kalk hadi servisi kaçıracaksın" . Tabi ya servis, okul, dersler... Hızla giyindi, koşa koşa servisi beklediği bakkalın önüne gitti. Biraz bekledi servis hala yoktu. Zaten beklediği yere geç de geldiği düşünülürse... Berbat bir sabaha merhaba de! Servisçiyi aradığında korkulanın kesinliği kanıtlanmış oldu. Telefonda dişlerini sıkarak iyi günler dedikten sonra durağa doğru yürümeye başladı.

Son günlerde istediği hiçbir şey olmuyordu. Sebebi neydi bu kötü şansın? Hayır, neyi yanlış yapmıştı ki? Hayatın ona adil olmasını gerektirecek kadar uslu bir çocuk olmuştu en azından. Otobüste yaşlılara ve hamilelere yer veriyordu, elinden geldiğince annesinin isteklerini gerçekleştiriyordu, sorumluluklarının bilincinde sayılırdı, çok çalışkan bir öğrenci olduğu söylenemezdi ama hiçbir zaman da ortalamanın altına düşmemişti.

Sonra sevgilisine sadıktı, yani zaman zaman bir şeyler olabilirdi ama bu sadık olmadığı anlamına gelmezdi. En azından onu gerçekten seviyordu. Genel olarak pozitif biriydi ve gülmeyi severdi. Tamam, şu bir iki gün içinde pek gülmemiş olabilirdi ama ne yapsaydı? Ayağını kırık kuzeninin karşısına geçip zıplayarak dans mı etmeliydi? Ne yapmalıydı? Her şey üstüne gelirken durup somurtarak seyretmek yerine kaçmalı mıydı? Neden böyle olmuştu ah bir çözebilse...

Yağmur yağmaya başladı. Bir bu eksikti. Ne şemsiye ne de bir montu vardı şu anda yanında. Yeni bir talihsizlik hoş geldiniz efenim diğerlerine katılın derdim ama yer kalmadı sanırım size başka bir sıra açalım... İnce gri hırkasının kapüşonunu başına geçirdi. Söylenerek yürümeye devam etti. 'Belki olmayan şansım döner de yağmur hızlanmadan durağa varırım ' derken buz gibi esen rüzgâr kapüşonunu savuruverdi arkaya.

Gerçekten şom muydu yani? Rüzgâr yağmur damlalarını kime yönlendirir acaba? Onca direk, duvar ve ev varken bu ıslak, soğuk damlalar kime çarpmak ister ki zaten. Okkalı bir küfür yağmur damlalarının arasına, havaya karıştı. En sevdiği şey, ona doğru şiddetle yağan yağmurda koşmak...

Durak boştu, yok bu hayatın onun için yaptığı bir güzellik değildi. Burada duraklar sadece otobüs geçtiyse boş olurdu. Sinirli bir kahkaha attı, diğer otobüs yarım saat sonra geliyordu. İçindeki uykusunu alamamış yorgun taraf 'Git eve uyu zorlamanın anlamı yok' diyordu ama hayır içindeki nasıl bir eğitim aşkıysa okula gidecekti.

Bekliyor, bekliyor ve bekliyor, sonunda otobüs geldi. Hem de bomboş, tabi boş olur okul saati geçti, iş saati geçti, iş yerleriyse çoktan açıldı. Ne kadar ıslanmış olduğunu koltuğa oturunca anladı. Yoksa bu koltuğun ıslaklığı mı? Yok, artık bir bu eksikti. Tekli koltuktan kalkıp ikililerden birine geçiyor aynı zamanda içinden saymaya devam...

ZencefilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin