Duygusal Başak

4 0 0
                                    

Park'ta uzun süre oturmayıp eve geri dönmüştük.Güneşi zorla evden yollamıştım ve geldiğimden beri salya sümük oturmuş ağlıyordum.Söz konusunun Kaan olması önemli değildi.Yaşanılan acı aynıydı ve bunu ben veya başkasıda yaşayabilirdi.Dışarıya verdiği o kötü çocuk hissi insanın ondan uzaklaşmasını sağlasada onun insanlara,sevgiye ihtiyacı vardı.Belkide girdiğim bu işin içinde Kaan'ı çoktan tanımıştım ve girdiğim bu meşaketli yolda benim de çok acı çekeceğim belliydi.Ama sonuna kadar ilerleyip onunla aynı inanca sahip olmamı sağlayacak bir de gerçek kişiliğini öğrenecektim.Amcası babası olmuştu ve bugün ailesinin tükendiği gündü.Annesinin hamile olması ve kardeşinin annesiyle birlikte gitmesi de yaşanacak diğer bir acıydı.Kapının kilidinin açılmasıyla gözlerimi silip Nazlıyı bekledim.
"Başaak"dedi.Kalkıp yanına gittiğimde elindeki poşetleri taşımaya çalışıyordu.Birazını elinden alıp mutfağa götürdüm.Elimdeki poşetleri bırakıp yerleştirmeye başladım.Çünkü artık bişeylerle zaman geçirmem gerekiyordu.Yarın da okula gitmeyi düşünüyordum zaten.O sırada Nazlı üstünü değiştiriyordu.
"Sen ağladın mı"dedi yanıma gelip bana bakarak.
"Evet"dedim.
"Ne için"dedi kaşlarını çatıp.
"Kaan"dedim sadece.
"Ne!Bir de onun için ağladın mı yani?Çok aptalsın Başak"diyip bağırdı.
"Bilmediklerimiz varmış Nazlı ailesi hakkında"dedim burnumu çekerek.
"Bilmediklerimiz"dedi soru soran bakışları eşliğinde.
"Ailesini bir günde kaybetmiş"dedim.
"Trafik kazasında mı"dedi.
"Hayır,annesi intihar etmiş babasıda Kaan'ın gözleri önünde kendini vurmuş hem de tam 3 yaşındayken"dedim tekrar ağlamaya başlayıp.
"Peki okulda bahsedilen meşhur ailesi kimlermiş"dedi.Yine bunun altında birşeyler arayacağı belliydi.
"Amcası Kaan'ı evlat edinmiş ve diğer evlatlarından hiç ayırmamış"dedim.
"Bunun doğruluğunu kanıtladı mı peki"dedi kaşını kaldırarak.
"Nazlı artık her şeyin altında bir şey arama,Kaan o kadarda acımasız değil hem de bu kadar şey yaşamışken"dedim.
"Sende bu kadar aptal olma bunun gerçek olup olmadığını öğrenmeden inanmamalısın"dedi.
"Neyse aç mısın"dedim gülümseyerek.Nazlıyla aramın bozulmasını istemiyordum.
"Valla kurt gibi açım Başak.Birşeyler yemem lazım hemen"dedi gülerek.
"Ne var bil bakalım"dedim gülerek.
"Söylesene kızım delirtme beni"dedi sinirle.
"Hiç birşey yok"dedim dudaklarımı büzüp.
"Güneş bir şey yapmadı mı yani"dedi sinirlenip.Güneşi sevmediğini biliyordum.
"Yapmadı maalesef"diyip güldüm.
"Dışarıda yiyelim o zaman"dedi.
"Makarna daha iyi fikir bence.Her gün dışarıda yemek yemeye olumlu bakmıyorum"dedim bir anne edasıyla.
"Haklısın aslında"diyip ofladı.
"Yine bir şey olmuş"dedim kaşlarımı çatıp.
"Bugün Savaşın sevgilisiyle tanıştım"dedi gözlerini kaçırıp.
"Neden ki zorun neydi"dedim yanına yaklaşıp.
"Yanıma gelip benimle tanışmak istediğini söyledi.Hatta benimle arkadaş olmak istediğini"dedi kaşlarını çatıp.Sanırım Savaşın sevgilisini hiç sevmemişti.Tabi sevmek mümkünse!
"Sen ne yaptın peki"dedi.
"Sadece memnun olduğumu söyleyip gülümsedim"dedi.
"Neden çekiyorsun ki bu kadar şeyi at artık şunu kafandan"dedim bağırarak.Nazlının üzülmesini istemiyordum,hele ki hiç olmayız dediğimiz aşk kısmında üzülmesini hiç istemiyordum.
"Demesi kolay Başak.Bana 2 ay öncesine kadar aşık olacağımı söyleseydiniz sadece gülüp geçerdim ama bu mümkün değil artık.Sanki birisi böyle içime bastırıyo hiç çıkamıyorum içimden.Hani yatarken kimi düşünüyorsanız onu seviyorsunuz diyolar ya işte ben önceden sadece uyumaya odaklanırdım şimdi ise Savaş aklımdan çıkmıyo.Elimi uzatsam tutacak kadar yakın,bir o kadarda uzak.Anlayacağın bu aşk boktan bir duygu"dedi acıyla gülüp.
"Onu anladım da sen ne ara sırılsıklam aşık oldun kız,sen düne kadar tuvalete gitmeye üşenip altına eden kızdın"dedim alayla.Sanki içindeki acıyı çekip almak istiyormuşum gibi.Onun iyi olmasını istiyordum,biraz daha aşık olmasını değil.
"Saçma bir şey değil mi"dedi birden ne dediğini bile anlayamamıştım.
"Saçma olan şey ne"dedim merakla.
"Saymamı ister misin"dedi gözlerini kaçırıp.Dalga geçiyordu resmen!
"Of Nazlı,bazen gerçekten saçmalıyosun"dedim dayanamayıp.
"Açken ben,ben değilim"diyip ellerini çıkardı.
"En son ben böyle çocuklaşmaya başladığımda hafızamı kaybetmiştim"diyip gözlerimi devirdim.O günleri hatırlamak bile istemiyordum.
"Özür dilerim"dedi yanıma yaklaşıp masum sesiyle.
"Öyle olmasını cidden istemezdim"dedi.
"Boşverelim bunları sen yemeğini ye bende dişlerimi fırçalayıp yatıcam"dedim gülümseyip ona sarılarak.
"Tamam bebek yarın okula gelecek misin"dedi.
"Evet dekanla şu raporu konuşacağım ve daha fazla geri kalmayı göze alamam iyi olduğuma göre yarınki derse girebilirim"dedim gülümseyerek.
"Benimki 2de seninki kaçta başlıyo"dedi.
"Benim 12de dersim var 5te bitiyo"dedim oflayarak.Gerçekten yarın başım patlayacaktı.
"O zaman sana şimdiden geçmiş olsun benim 3.30 gibi biter"dedi zafer kazanmış edayla.
"Yatıyorum ben iyi geceler"dedim.Bir an önce gidip uyumazsam yarınki derste uyurum hatta uyumakla kalmayıp birde sayıklardım.Sayıklama demişken küçükken Nazlı bize kalmaya gelmişti.Onuda alıp babamla parka gitmiştik.Oradaki bir tane teyze 'gözlerini bana verir misin'dediğinde ağlamaya başlamıştım.Bununla da kalmayıp gece rüyamda 'gözlerimi teyzeye vermek istemiyorum'diye sayıklayıp ağlamışım.Buda böyle bir anımdı işte.Banyoya gidip kendimi incelediğimde uzun zamandır bakım yapmadığımı hissettim.Hastalık falan geçmişti uzun süre.Banyo dolabını açıp kil maskemi yaptım.Yüzüme dağıttıktan sonra gülmemeye dikkat ederek Nazlının yanına gittim.Canım arkadaşımı korkutarak aşktan biraz uzaklaşmasını sağlamak kötü bir fikir değildi.Büyük sessizliğim eşliğinde emin adımlarla salona yürüdüm.Nazlı ağzını bir av yakalamış Aslan edasıyla açmış yemeğini yiyordu.Bu görüntüsü beni aşırı güldürmek istesede kaskatı kesilmiş kili çatlatmayacaktım.
"Allah belanı vermesin Başak,ödümü kopardın"dedi eliyle kalbini tutarak.
"Bir an için gerçekten evi bastıklarını düşündüm"dedi yine kalbini tutarak.Yine gülmemi tutup sessizliğim eşliğinde banyoya geri döndüm.Yüzümü yıkayıp Nazlının yanına geri döndüm.Kahkahalarımı artık tutamamıştım.
"Hiç büyümeyeceksin değil mi"dedi bana gülerek.
"Asıl sen ne zaman korkmaktan vazgeçeceksin merak ediyorum"dedim kahkahalarıma devam edip.Bizim Nazlı hem aşık hem korkak Nazlı artık.Nerede bizim kavgacı Nazlı?
"Neyse ben göbeğini çatlatmadan gidip yatıyım bide onun için rapor almayalım"diyip gülmeye devam ederek odamıza gittim.
"Bana yer bıraaak"diye bağırdı Nazlı arkamdan.
Pikeyi yatağa serip üstüme örttüm.Yatağıma iyice kurulduktan sonra hayatımı düşünmeye başladım.Samsunda Nazlıyla tanınırdık.İstanbulu ve kimseyi tanımadığımız için burayı tercih etmiştik.İyi insanlar vardı elbette ama bazısı yalancıydı,bazısı sahtekar,bazısı dost görünümlü düşman,bazısı bencil,bazısı acımasız ve daha niceleri..Kendi hayatımı düşündüm.Sevgilim olan Kaan vardı özkişiliğini öğrenmek istediğim,farklı duygular beslediğim Selim vardı,Nazlı vardı en yakın dostum,en yakın kardeşimin aşık olduğu adam Savaş vardı,Nazlıya aşık olan Şafak vardı,gıcık olduğum Ezgi vardı hatta dahası bile vardı.Tek kişinin bile yeteceği bu hayatta hiç birimiz yalnız değildik.Sonuçta Allah vardı.Fakat insanlar her başının sıkıştığında 'yalnızım'diyip duruyordu.Yalnız olan bizler değildik.Şuan bulunduğum durum berbat olmasına rağmen berbat demeye cesaret edemiyordum çünkü onlarca berbat hayat vardı.Hatta daha bugün öğrendiğim berbat ötesi bir hikaye vardı.Bu hikayeyi yaşamış bir çocuk,ve bir türlü atlatamayan genç bir adam vardı.Ölüm,kim bilir insanlara ne kadar kolay gelen bu kelime,binlerce kalbi delip geçiyordu.İnsanlar acımasız derdi büyüklerimiz,asıl acımasız olan insanlar değil hayattı.Hatta insanları acımasızlaştıran hayattı.

AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin