Yalnızlık

13 1 0
                                    

Tepkiyi veren kişiye dönüp baktığımda gördüğüm kişiyle 2.kez şaşırdım.Karşımda meraklı gözleriyle Kaan duruyordu.
"Senin ne işin var lan burada"diye bağırdı Selim.Nazlı bana,ben Nazlıya anlamamışcasına bakıyordum.Kaan ise açıklama yapmak istiyor gibiydi.
"Ben Başakı o halde görünce nasıl olduğunu merak edip sizi takip ettim"dedi.Ne yani Kaan?Şu pislik Kaan?Beni?Merak?Etmek?Hah,öleceğim galiba.
"Başakı merak mı ettin"
"Beni merak mı ettin"dedim Nazlıyla aynı anda aynı şaşkınlık tepkisiyle.
"Evet kötüydün,ağlamıştın"dedi normal tavırla.
"Lan bak defol git fena olacak"dedi Selim sinirle.Telefonum çalmaya başlayınca onlardan biraz uzaklaştım.
"Efendim"diye açtım.Arayan Kenandı.
"Şey ben geldim de nerede görüşeceğiz"dedi.Bıkkınlıkla iç çektim.
"Sen gidip birkaç gün biryerde kalsan biraz kafa dinlemem gerekiyorda"diyip cevabını beklemeden telefonu kapattım.
"Birşey mi oldu"diyerek Nazlı yanıma geldi.Kaan ve Selime görünmeden onu da alıp uzaklaştım.Sonuçta onlarla kalıp tartışmak istemezdim.Ama Kaan'ın bu iyi hallerinin sebebini merakta etmiyor değildim.
"Başak artık bir duracak mısın"dedi Nazlı hızla.Ben ise onu aldırmayıp yoluma devam ettim.Olduğum kadar hızlı yürüyordum çünkü bu benim bir çeşit sinirimi ve öfkemi çıkarma yöntemimdi.
"Nazlı sus yoksa bütün hıncımı senden çıkartırım"diyip yürümeye hatta koşarak yürümeye devam ettim.
"Kızım sen neyin peşindesin artık?Annenin iyileşmesi için kendini şu saçma evlilik denilen şeye kaptırma.Yani istemediğin şeyi istemediğin kişi bu Selim veya Kenan'da olabilir ama hayatını mahvetme,başka türlü iyileştir anneni.Sen annemi dinleme başka türlü yollar vardır.Sakın kendini boşverip sadece anneni düşünme"dedi birden bağırarak.Hızla arkamı dönüp ondan daha çok hızlı ve bağırarak konuşmaya başladım.
"Ne yapayım peki?Bencil mi olayım ya?Bana verilen seçeneklerden birini seçmeye çalışırken Selimde bana yardım etmek istiyor.İnan ki sırf annemin iyileşmesi için bunu yapabilirim"diyip kaldırıma oturdum.
"Özür dilerim ama Başak senin üzülmeni istemiyorum anla beni"dedi bana sarılarak.
"Biliyorum ama bunu yapmak zorundayım işte"dedim bende sarılmasına karşılık vererek.Bir anda yanımızda iki tane araba durdu.Biri Selim diğeri ise Kaan.
"Bir Savaş eksik sanırım"dedi Nazlı oflayarak.
"Sana inanmıyorum Nazlı"dedim gözlerimi açıp iki arabaya da dikkatle bakarak.
"Artık gider misiniz"dedim ikisine de dikkatle bakarak.
"Hayır"dedi ikiside birden.
"Benimle gelir misin konuşacaklarımız var sonra evinize bırakırım sizi"dedi Kaan aniden.
"Asıl benim sorum üzerine konuşmamız gerek Başak onunla gitmeyeceksin"dedi Selim.
"Biz eve gidiyoruz"dedi Nazlı elimden tutarak.Yola çıktığımızda filmlerdeki gibi taksi geçmiyordu ama 10 dk sonunda geldi.Taksiye Nazlıyla birlikte bindik.Gözlerim artık kendini serbest bırakıp ağlamaya başlamıştı.Nazlı ise telefonuyla uğraşıp öteki yandan ofluyordu.
"Oflamayı keser misin"dedim hıçkırıkların arasından.
"Senden şu ağlamayı kesmezsen ağzına geçiricem bir tane"dedi elini kaldırarak.
"Adresi verin artık küçük hanımlar"diyen taksici amcaya bakıp adresi verdik.Nazlı telefonuna şaşırarak bakarken bende ona bakıyordum.
"Ne oldu be"dedim gülerek.O kadar şaşkın bakıyordu ki bu haline gülmüştüm.
"Şa-şafak bana mesaj atmış"dedi.
"Ee ne olmuş normal olarak.Aynı bölümdeyiz sonuçta"dedim normal karşılayarak.
"Kızım mesaj atması değil önemli olan attığı mesaj"dedi.
"Ne yazmışki"dedim merakla.
"Seni seviyorum"dedi.
"Bende seni"dedim çünkü gerçekten anlamamıştım.
"Gerizekalı,Şafak öyle yazmış"dedi.
"Ne"diye bağırdım.Fazla şaşırmıştım.Taksici bana hayretler içinde bakınca yapmacık şekilde gülümsedim.
"Şey amcacım kusura bakma"diyip tekrar gülümsedim.Eve geldiğimizde parayı ödeyip taksiden indik.Nazlı elinden telefonu nihayet düşürmüştü.Bende öylece salına salına yürüyordum.Kapıyı açıp içeriye girecektik ki arkamızdan tanıdık ses yükseldi.Şafak!Eğer bizim burada oturduğumuzu bile bile taşınmadıysa Başak değilim!
"Selam kızlar"diyip gülümsedi.Nazlı ağzını açmış ve şaşkın gözlerle ona bakıyordu.Benide kolumdan çekip içeriye aldı.Kaşlarımı çatarak konuştum.
"Napıyosun Nazlı ya"dedim.
"Kızım aptal mıyım ben?Bana seni seviyorum diyen adama hiç bir şey yokmuş gibi davranamam hem bilmiyor musun?Ben Savaşa aşığım,aşık"dedi.
"Biz kötü mü yaptık sence Istanbula gelmekle"dedim dizlerimin üzerine çöküp, başımı ellerimin arasına alarak.
"Önce senin hiç olmam dediğin aşık olman sonra annemin hastalığı ve Selim'in bana olan evlenme teklifi sence de acımasızca değil mi"dedim.Üstümdekilerden kurtulmak için Nazlının yanına gittim.O çoktan üstündekilerden kurtulmuş pijamalarını üstüne geçirmişti.
"Saçmalıyosun Başak geçiricem yüzüne bir tane"diyip yine sinirlendi.
"Geçir hadi geçir"diyip bir yandan gülmeye,diğer yandan ise gardımı almış gibi yapıyordum.Nazlı önce gözlerini kısıp bana baktı sonra gözlerini devirdi.
"Kızım sen gerçekten hala çocuksun"dedi.
"Neden öyle söyledin"dedim.Merak etmiştim çünkü ciddi şekilde söylemişti.Evet,bazen çocuksu davranıyor olabilirdim ama gerektiği yerde ciddi oluyordum.
"Şu hareketlerine baksana bi.Annen hasta Başak artık şunun farkına var burada gülüp eğleneceğine ne beni ne kendini düşün.Şu zamana kadar hep kendini umursa sadece derdim ama yeter.Betül teyzenin hastalığı çok önemli artık ikimizinde önemsediği derslerimize değil de annene odaklanmamız gerek"dedi.Olduğum yerden çökmüştüm.Bunları başkaları söyleseydi eğer önemsemezdim fakat Nazlının söylemesi içime oturmuştu resmen.
"Acımasız olan yaşadıklarımız değil Nazlı sensin"dedim ve ayağı kalktım.Çıkarmakta olduğum kıyafetlerimi tekrar giyindim.Başörtümü de Güzelce yaptıktan sonra yanıma sadece telefonumu aldım.Bir de cüzdanımı.Nazlı ise yatağa öylece uzanmıştı.Kalbim kırılmıştı.
"Başak nereye"dedi Nazlı nihayet kalkıp.Cevap vermeyip kapıyı kapattım.Çıktığım anda karşımda Kaan'ı görmem bir oldu.Yine ağlıyordum,lanet olsun ki yine beni ağlarken görüyordu.
"Ağlayan bir kız,hem de Başak"dedi alayla.Alayının arasında acıma var gibiydi ve ben acınmaktan nefret ederdim.Ona daha çok yaklaşıp konuşmaya başladım.
"Sen bana acıyamazsın dön bir kendine bak.Kendine acı sonra diğer insanlara acırsın.Ne maksatla burada olduğunu bilmiyorum ama sakın birdaha bana alay ve acımayla bakma"dedim.Yine ve yine alay ve altında yatan acımayla bakıyordu.
"Bana bu kadar yaklaşman günah sayılır ağlayan kız"dediği anda cinlerim tepeme zıplamıştı.
"Sen varya"diyip elimi salladım ama bundan da bir şey çıkaracağı için merdivenlerden inmeye başladım.O da arkamdan duymam için bağırdı.
"Artık çok görüşeceğiz çünkü burada yaşıyorum"dedi gülerek.Bu adam beni sinir etme konusunda bir numaraydı.Ah,pardon Kaan hiç bir şekilde bir numara olamazdı,saçma konuştum.
"Gerizekalı"diye mırıldanıp kendimi kapıda buldum.Sonunda apartmandan çıkabilmiştim.
"Başak yukarı çıkar mısın"dedi Nazlı bağırarak.Onu dinlemeyip yürümeye devam ettim.Gözlerim artık kendini serbest bırakmıştı.Çünkü en yakın kardeşimden acı sözleri duymuştum ve hala hatırladıkça saplanıyordu beynime o sözler.Belkide Nazlının sonradan değiştiği fikri gibi kendimi boşvermeliydim.Çünkü her şeyi tekrar bulabilir ve yapabilirdim.Ama annemi kaybedersem hiç bir şey eskisi gibi olmazdı.Bir an önce ya evlenmeliydim ya da annemin yanına gidip sadece onunla ilgilenmeliydim.Annemin yanına gidersem okulumu dondurmak hatta belkide bırakmak zorunda kalacaktım.Hoş,Nazlı bile artık beni kırmıştı.Nazlı ki bana hep kendimi düşünmemi söyleyen kız,o herkese karşı kaba bana sadece korumacı yaklaşan kız bana neler söylemişti?Beynim allak bullak olurken kaldırıma oturup ağlamaya başladım.Yanımda olmayan Nazlı için,hasta annem için ve cevabı beklenen evlilik teklifi için.Aslında şu an Selim'e neden bu teklifi yaptığını merak ediyordum.Sonuçta evlilik bu boru değil.Gözlerimi silip ayağı kalktığımda başımdaki ağrıyla istemsizce geriledim.Bir an bayılacağımı düşünsemde öyle bir şey olmadı.Karşıdaki bakkala gidip su almaya karar verip bütün gücümle dirildim.Gözlerimin kararmasına aldırmayıp yürümeye başladım.Kafamı sağ tarafa çevirmemle yaşadığım o kısa süreli şok ve korna sesleri kulaklarımı doldurdu.Gözlerim karardı ve büyük bir gürültüyle yere çakıldım.

AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin